“28 Şubat liderleri mahkemeye çağırıldı...”
Hukuk 2002 öncesinde dolanıp duruyor, bir türlü bu yana geçemedi...

*

Mahkemenin diğer çağırması gerekenler:
Süleyman Demirel...
Bülent Ecevit...
Cemal Gürsel...
Fahri Korutürk...

*

Çağıracak kimse kalmayınca, dönersin başa:
İsmet İnönü...
Kazım Karabekir...
Atatürk...

*

Mahkemeye çağırılması şart olan gazeteciler:
Hasan Tahsin...
Sabahattin Ali...
Abdi İpekçi...
Çetin Emeç...
Uğur Mumcu...
Ahmet Taner Kışlalı...
Bahriye Üçok...
Hrant Dink...

*

2002’ye kadar herkes suçludur sayın mahkeme...
Bu cumhuriyeti kuranlar, uğruna ölenler, aydınlık günler için canını verenler... Özgürlük, bağımsızlık, hukuk, demokrasi diyenler...
Namık Kemal’i yargılayacaksın mesela...
Nazım Hikmet’ler...

*

Laik, medeni, çağdaş, adam gibi uygar bir ülke için kim çırpındıysa... Kim zifiri karanlığa karşı çıktıysa...
Kim çocuklarımızın geleceğini, kendi aziz canından önce gördüyse...
Çağır...

*

Ama kayıp trilyonları, Ali Diboları, Deniz Feneri’ni, mülk satışlarını, elin malına el koymaları, talanları, yağmaları, örtülü ödenekleri, kaçak sarayları, ayakkabı kutularını, kasaları, 17-25 Aralık vurgununu, sıfırlamaları...
Açma dosyaların kapağını...
Kanıtlar havada uçuştuğu, talan devam ettiği, yıkım sürdüğü halde...
Dönüp bakma mahkeme...

*

Sana “mahkeme” diyorlar ama...
Hukukun da olsa!...