“Oyları çalmazlar” diyen yok...

*

Gökyüzünü dahi çaldılar...
Plan değişiklikleri ile gökyüzünü parsel parsel sattılar, ek kat çıkma ile sadece İstanbul’da verilen alanlara 200 çiftlik kurulur aşağıda olsa...
Bir sabah kalktık, İstanbul’un silueti de gitmiş...
(......)
Atatürk Orman Çiftliği’ni koruyan tam altı kanun vardı... Ki emanet sağlam dursun da kimse çalmasın diye...
Yürüttüler...
(......)
Arkadaşım yazar “Engel olalım sevgili okuyucular... Doğal alanları yağmalıyorlar... Aç gözünü aziz kardeşim...” diye yazı yazdığı gündü... İşe geldi ki gazeteyi yürütmüşler...
İçinde kendisi de gitti...
(......)
Orman, deniz, koy, barınak, yeşil alan, koru, dere, mera, kıyı, maden, dağ, ova, yayla....
Saray, köşk, konak, yalı, külliye...
Fabrika, liman, atölye, kurum, işletme şirket, tesis...
(......)
Çocukları dahi ebeveynlerin elinden yürüttüler...
“Balet olacak oğlum” diyordun...
İmam oluyor...

*

Oyları mı çalmayacaklar?..

*

Ve seçimler hukukun güvencesinde yapılmıyor...
Sandıklarda olacaklara engel bir yargı yok...
Aydınlarından, genelkurmay başkanına... Ev kadınından 13 yaşındaki çocuğa kadar... İnsanların yaşamlarının çalınmasında, masumları zulümde kullanılan hukuk... Sandıkta oyların güvencesi olabilir mi?..

*

Tedirginiz...
İçimiz rahat değil...
Hırsız korkusu, uyku tutmuyor...
Tıkırtılar geliyor kulağımıza...

*

Vakit varken tüm muhalefetin bir araya gelip, ortak bir “güvenlik sisteminde” anlaşması, sandık güvenliğinde işbirliği yapması lazım...
Bu siyasi bir talep değil, demokrasimizin güvenliği ile ilgili taleptir...
Yoksa yarın çok geç olacak...
Oy hırsızlığı, 8 Haziran’ı cehenneme çevirmeden...