Sevgili okuyucularım, Türkiye’de bu iktidar sayesinde her gün akıl almaz, mantık dışı işlere tanık oluyoruz.
Dünkü yazımda vurgulamıştım, çok önemliydi.
Cemaate sürekli dümdüz giden, söven, tehdit eden, devleti ele geçirmekle suçlayan, binlerce kamu görevlisini cemaatçi olduğu gerekçesiyle sürgün eden, içeri tıktıran bir hükümet var.
Kürtçü HDP işte böyle bir ortamda Meclis Başkanlığı’na önerge verdi:
“Bu konuda Meclis Araştırma Komisyonu kuralım, bu cemaati enine boyuna araştıralım ve bütün pisliklerini hep birlikte ortaya dökelim.”
Sıra birkaç gün önce oylamaya geldiğinde CHP, MHP ve HDP bu önerge için olumlu oy kullandı.
Ama gelin görün ki hükümet çareyi yine kaçmakta buldu ve önerge AKP’li milletvekillerinin kelle sayısı çokluğu ile reddedildi.

* * * *

Madem her gün cemaatle yatıp kalkıyorsun, onlara sürekli sövüyorsun, tehdit ediyorsun, cemaatin nasıl sinsi ve tehlikeli bir yapı olduğunu vurguluyorsun, hatta casus ve Haşhaşi olduğunu iddia ediyorsun, o halde bu önergeyi niçin reddediyorsun?
Oysa o komisyon kurulsa çoğunluk yine AKP milletvekillerinde olacak, başkanlığını da bir AKP milletvekili yapacaktı.
Kabul et komisyonun kurulmasını ve cemaatin bütün foyalarının ortaya çıkmasını sağla!
Yolsuzluk, hırsızlık, casusluk, devleti ele geçirmek, paralel yapı, Allah ne verdiyse belgelerini ser ortaya ve sadece Türkiye’ye değil bütün dünyaya duyur!
Onları rezil et.
Ama bunu yapmaya yürekleri yetmedi çünkü cemaat, iki yıl öncesine kadar AKP iktidarının iş ortağı, taşeronu, tetikçisi idi.
Ne yaptılarsa beraber yaptılar.
Şu anlattığım reddetme olayı ülkemizin hangi kafa tarafından yönetildiğinin en güzel ve en somut örneğidir.
O kafa korkaktır... Her gün afra tafra yapar ama işin ciddiye bindiğini görünce yarıda bırakıp kaçar.

* * * *

Şimdi gelelim bugün değinmek istediğim ve yazımın başlığında yer bulan büyük rezalete.
Duyduk duymadık demeyin, bizim Necdet Bey Genelkurmay’ı tarafından desteklenen yeni bir hükümet projesi var.
Türkiye’de ABD ve bizim ordumuz tarafından birlikte eğitilecek yabancı askerlerle, Suriye Devlet Başkanı Esad’ı devirmek!
ABD ile anlaşma önümüzdeki haftalarda imzalanacak.
Bu yabancı askerler Kırşehir’deki özel jandarma tesislerinde eğitilecek.
Giysileri, son model silah ve cephaneleri ABD tarafından karşılanacak.
Yeme içme bizden!
Eğitimleri bitince bunlar Suriye’ye salınacak ve Esad’ı devirmek için çatışmalara girecek.
Allah bilir ABD-AKP hükümeti-bizim Genelkurmay ve MİT işbirliği ile nice çatışmalar olacak, her iki taraftan insanlar ölecek ve öldürülecek.

* * * *

Böyle yüzkarası bir olay Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmaz. Başka bir ülkenin düzeni bozulsun ve daha çok insan öldürülsün diye senin bunu yapmaya hakkın yoktur.
Topraklarında ABD ile birlikte Esad’ı devirme üsleri kuracaksın, eğittiğin yabancı uyruklu ramboları “Saldım çayıra mevlam kayıra” yöntemiyle Suriye’ye kaçak yollardan sokup terör eylemleri yaratacaksın!..
Neymiş o, Esad’ı devireceksin!
Böyle bir olay, başka bir ülkeye kan ve terör ihraç etmek Cumhuriyet tarihinde yok.

* * * *

Atatürk’ün 1930’lu yılların sonunda Hatay’ı Fransız mandası altındaki Suriye’den koparıp Türk topraklarına nasıl kattığını bir düşünün.
Operasyonlar tereyağından kıl çeker gibi sessizce, diplomatik yollardan ve bir kişinin bile burnu kanamadan yapılmıştı.
İşlemi Atatürk başlatmış, onun ölümünden hemen sonra 1939 yılında İsmet İnönü tarafından son nokta konulmuştu.
Bu yazıya konu olan çarpık olayda benim anlamadığım şudur:
Esad’ı devirme özlemiyle yaşayan ABD ve Tayyipgiller hükümetinin bu tuzağına Genelkurmay ve MİT nasıl düşüyor?
Dikkat ediniz, Suriye operasyonu rezaleti kısa süre sonra ortaya çıkacak, ABD ve Tayyipgiller hükümeti tarafından resmen açıklanacak.
O zaman hesabı kim, nasıl verecek?

* * * *

Emin Çölaşan’ın notu: 15 milyonluk İstanbul köyüne kar yağdı böyle oldu! Milyonlarca insanımız çile, işkence, ıstırap çekti, perişan oldu... Çünkü ortalıkta Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve kamu kurumları yoktu. Hepsi karın altında ezilip kaybolmuştu.
Yollar ve elektrikler kesildi, insanlar evlerine ve işyerlerine gidemedi.
Her gün her fırsattan yararlanıp nutuk atan, her yemeğe maydanoz olan Tayyip-Ahmet ikilisi bu İstanbul rezaleti konusunda konuşamadılar, ağızlarını açamadılar, özür dileyemediler.
Niye dilesinler ki, İstanbul’un oylarını nasıl olsa cepte keklik biliyorlar!.. Haziran seçiminde ters tepmesin de!..