Sevgili okuyucularım, 7 Haziran 2015 seçim sonuçları ve sonrasının herkese, ama özellikle de üç muhalefet partisine ders olmasını diliyorum. Eğer bu dersi önümüzdeki seçim sonrasında da almamış olurlarsa hem Tayyipgiller iktidarının ekmeğine yağ sürmüş olacaklar, hem de seçmenin karşısına bir daha hükümet olma çağrılarıyla çıkmaları biraz zor olacaktır.
Aksi takdirde üç muhalefet partisine, CHP, MHP ve HDP’ye oy veren milyonlarca seçmen bunun hesabını bu seçim sonrasında mutlaka soracaktır.
7 Haziran seçiminden sonra Meclis’te nasıl bir tablo oluştuğunu, hangi partinin kaç milletvekilliği çıkardığını bir kez daha anımsayalım:
Toplam milletvekili sayısı 550.
AKP 258.
CHP 132.
MHP 80.
HDP 80.
İktidarı elde etmek için Meclis’te salt çoğunluk 276.
Bu durumda AKP 258 milletvekili çıkarırken çoğunluğu üç muhalefet partisi 292 milletvekili ile elde etmişti.
Başka bir deyişle yılların iktidar partisi Meclis’te çoğunluğu ve tek parti iktidarı olma ayrıcalığını yitirmişti.

* * *

Bu tablo sonrasında Tayyip ve iktidar kesiminde büyük panik yaşandı.
Eyvah, şimdi neler olacaktı!
Üç parti bir araya gelip yeni bir hükümet kurar ve AKP muhalefette kalırsa, yeni hükümet bunların tozunu atar...
Ve geçmişteki bütün hırsızlık, yolsuzluk, vurgun, yandaş kollama, yağma, rüşvet, ayakkabı kutuları, MİT TIR’ları ve her türlü pisliğin üzerine gidip hesap sorabilirdi.
Bir dönemin rezillikleri ortaya saçılır ve sorumlular yargı önüne çıkarılırsa AKP mahvolurdu. Her şey çorap söküğü gibi ortaya çıkardı.
İktidar partisi telaşlanmış ve anımsayın, seçim sonrasında büyük bir suskunluğa bürünmüştü.

* * *

Ancak panik kısa süre sonra sona erdi ve AKP açısından yerini rahatlamaya bıraktı...
Çünkü Meclis’te çoğunluğu elde eden üç muhalefet partisi arasında herhangi bir konuda hiçbir uzlaşma olmayacağı ortaya çıkmıştı.
Sonuçlar belli olduktan sonra görüldü ki, üç muhalefet partisi iktidarla değil birbirleriyle dalaşmaya, birbirlerini suçlamaya başladılar.
Birbirlerine pas atmak yerine kafa attılar.
Bunların bir araya gelip hükümet kurması falan asla söz konusu değildi.
Bunu gören Tayipgiller rahatladı ve sahneye yeni bir oyun koymaya başladı.
Bu oyun şöyle idi:
Yeni bir hükümet için göstermelik girişimlerde bulunulacak, iktidar yine kendi partilerinde kalacak ve durumu toparlamak için yeni bir seçime gidilecek.

* * *

Çok özetle anlatıyorum... Üç parti anlaşamayınca Başkan yine AKP’den seçildi. Meclis aç kapa yapıldı.
Sonra tatil getirildi.
1 Kasımda yeni bir seçim yapılması karara bağlandı ve tamamı AKP’lilerden oluşan göstermelik seçim hükümeti kuruldu.
Muhalefet partileri ayaklarına gelen kısmeti tepmeyi ve iktidarı yeniden AKP’ye armağan etmeyi böylece başarmış oldu!

* * *

7 Haziran seçiminden günümüze 4.5 ay bir zaman geçti.
Yemin töreni hariç tutulursa Meclis toplam 24 saat bile çalışmadı.
Böyle bir rezalet bugüne kadar hiçbir demokratik ülkede görülmemiştir.
Bırakın koalisyon hükümeti kurmayı, üç parti bir kez olsun Meclis’i çalıştırmayı denemedi.
Ortaklaşa bir soruşturma önergesi, yasa teklifi vermedi veya veremedi.
Birlikte hesap sorma girişiminde bulunmadı veya bulunamadı.
Başka bir deyişle, iktidarı yeniden AKP’li azınlığın eline bırakmayı içine sindirdi.
Bu süreçte hepsinin ayrı ayrı hatası ve yanlışı oldu ama şimdi üç muhalefet partisinden herhangi birini suçlamak için çok geç. Sadece eleştirmekle yetiniyorum.

* * *

Şimdi önümüzde 1 Kasım seçimi var. Yapılan anketlere göre sandıktan üç aşağı beş yukarı yine aynı tablo çıkacak.
Yani AKP’nin Meclis’teki kelle sayısı açısından çoğunluğu sağlaması mümkün olmayacak.
Görünen o ki, çoğunluk yine üç muhalefet partisinde olacak.

* * *

CHP, MHP ve HDP’nin 7 Haziran olayından ders çıkarmalarını ve 1 Kasım sonrasında aynı hataları yapmamalarını dilerim.
Aksi takdirde şu görüş giderek yaygınlaşacaktır:
“Bunların amacı iktidar olmak falan değil, muhalefette kalmak...Çünkü hele böyle bir ortamda iktidar olmak zor iş. Muhalefette kalmak ise kolay...”
Önümüzdeki seçime yine aynı koşullarda giriyoruz. Devlet, hükümet, sınırsız örtülü ödenek harcamaları ve sonsuz para gücü yine Tayyipgillerin elinde.
Her türlü oyun oynanacak, her türlü dümen çevrilecek, toplumun gözü boyanacak, düzmece toplu açılış törenleri düzenlenip kitleler kandırılacak, terör karşısında aciz kalanlar yine palavralar atacak, ne pahasına olursa olsun, hile yapmak dahil seçim kazanmak için çaba harcanacak.
AKP, elindeki son kartı oynuyor.
Ya batacak ya çıkacak.
Batarsa mahvolacağını, iktidardan düştüğü anda yanı başındaki çanak yalayıcıların ortalıktan nasıl toz olacağını, yargı önünde nasıl hesap sorulacağını işte o zaman görecek.
7 Haziran sonrasında yapılan ortaklaşa hatalar, üç muhalefet partisi için 1 Kasım sonrası için yol gösterici olması gereken bir derstir.
Önemli olan iktidarın AKP’den alınması, bu görülmemiş saltanat, yalan dünyası ve el çabukluğu marifet göz boyamacılığına son verilmesidir.

* * *

Emin Çölaşan’ın notu: Sevgili dostum Uğur Dündar’ın yeni bir kitabı daha Bilgi Yayınevi tarafından çıkarıldı.
“Pazarlık Yok.”
Kitap Uğur’un bizim gazetede çıkmış en ilginç yazılarından oluşuyor.
Okumanızı öneririm, beğeneceksiniz.