Sevgili okuyucularım, bir süre önce kurulan AKP-HDP koalisyon hükümetinde ilginç şeyler oluyor.
Bildiğiniz gibi hükümette HDP’yi iki adet Bakan Bey temsil ediyor.
Biri Avrupa Birliği Bakanı Ali Haydar Konca.
Diğeri ise Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan.
AKP kesimi bu işi acayip bir gargaraya getirdi ve bu iki ismi de kendisi seçti.
Yani HDP’nin belirlemesine izin vermedi.
AKP tarafından atandılar ve HDP bunu içine sindirdi.
İkisinin de hükümette hiçbir fonksiyonu yok ve olmayacak. Altlarına göstermelik kırmızı plakalar ve yanlarına korumalar verildi, hepsi o kadar.
Bunların bakanlıklarında herhangi bir atama yapmalarının, önemli bir karar vermelerinin önü zaten kesildi...
Çünkü bunlar bakan seçildikten sonra yayınlanan bir kararname ile bakanlıklarda yapılacak olan bütün atamalar için Başbakan ve Cumhurbaşkanı onayı alınması gerektiği karara bağlandı.
Bu karar Resmi Gazete’de yayınlandı.
Belki özel kalem müdürlüklerine istedikleri birkaç kişiyi almış olabilirler. Belki onu bile alamadılar.
Hepsi işte o kadar.
Bu ikilinin seçime kadar da hiçbir fonksiyonu olmayacak.
İki adet göstermelik Bakan Bey!
Çaycılarını, sekreterlerini, odacılarını, makam şoförlerini bile değiştirmesi mümkün olmayan iki hükümet üyesi!

* * *

Bu ikili doğal olarak Bakanlar Kurulu toplantılarına katılıyor. Orada neler konuşulduğunu, hangi konuların gündeme geldiğini bilmiyoruz.
Ancak hiç kuşkum yok, onların yanında hiçbir kritik konu konuşulmuyor...
Zira her konuyu partilerine, HDP’ye iletmelerinden endişe ediliyor.
Şimdi bu durumda akla bir soru geliyor:
Bunların amiri kimdir?
Başbakan Davutoğlu Ahmet mi, yoksa partilerinin genel başkanı Selahattin Demirtaş mı?

* * *

Atama dahil bütün yetkileri elinden alınmış olan bu iki Bakan Bey’i bakanlık yetkilileri de takmıyor.
Önlerine sadece bakan tarafından imzalanması şart olan rutin evraklar geliyor.
Ancak bakanlık çalışanları şimdilik yanaklarından makas almıyor!
Düşünün yani, Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerini ve kalkınmasını güya bu iki şahıs yönetiyor.
Allah kolaylık versin!

* * *

Cizre’de sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti ve bu durum bir hafta boyunca sürdü. Bunların partili milletvekilleri, genel başkanları da yanlarında olduğu halde, kalabalık bir kafile ile Cizre’ye doğru yürüyüşe geçtiler.
Bildiğiniz yürüyüş, karayolundan yürüyerek gitme girişimi...
Polis ve asker zırhlı araçlarla yollarını kesti, Cizre’ye gitmelerine izin verilmedi.
Kafilede bu iki Bakan Bey de yer alıyordu.
Ancak gelin görün ki, güvenlik güçleri bunları da yoldan çevirdi.
İki adet Bakan Bey de ötekilerle birlikte kös kös geri dönmek zorunda kaldı.

* * *

Beklerdik ki o dağ başlarında basın açıklaması yapıp olanları kınasınlar, fikirlerini ve görüşlerini kamuoyuna iletsinler!
İkisinden de tık yoktu.
Bugüne kadar adam gibi bir açıklama yapmaları mümkün olmadı.
Ezik durumda oldukları belliydi.
Ön plana çıkmaktan, heyetlerine yapılanlara itiraz etmekten bile korkmuşlardı.
Öne çıksalar Tayyip’e ve kendi başbakanlarına, çıkmasalar HDP seçmenine hesap vereceklerini biliyorlardı. İki arada bir derede kalmışlardı.
Herhalde ikinciyi tercih ettiler ki, pasif kalmayı yeğlediler.
Tahmin ediyorum siz bunları okurken onlar Ankara’ya, kutsal bakanlık görevlerine (!) geri dönüp kırmızı plakalara ve makam masalarına kurulmuşlardır.
Biri “AB” işleriyle, öbürü “Kalkınma” işleriyle uğraşmaya başlamıştır!

* * *

Bu iki Bakan Bey’in başına gelenler ancak Türkiye gibi bir ülkede olabilir.
Maşallah, ikisinin de yüreği genişmiş!..
Başlarına geleni ağızlarını bile açamadan sineye çekiyorlar. Seçime kadar daha da çook çekecekler.
Sadece kendileri değil, partileri de öyle.
Kendilerine hiçbir yarar sağlamayan, kırmızı plakaya binmek dışında hiçbir fonksiyonu olmayan, yetkileri alınmış ve sıfırlanmış iki bakanlık uğruna bunlara katlanmaya, bu durumlara düşmeye acaba değer miydi?
AKP’ye, koalisyon ortağı HDP’ye, Ali Haydar Konca ve Müslüm Doğan isimli iki adet göstermelik Bakan Bey’e daha nice başarılar dilerim!
Oynanan bu komedide Allah hepsine birden selamet versin!