Sevgili okuyucularım, yeni bir hükümet kurulduğu zaman her ülkede yaşanan süreç üç aşağı beş yukarı aynıdır.
Önce Bakanlar Kurulu toplanır.
Yeni hükümetin bakanları kendi alanlarında yapılması gerekenleri, gerekmeyenleri ve öncelikleri tek tek belirler.
Olmazsa olmazlar ve öncelikler başbakana önerilir.
Fikirler alındıktan sonra başbakan başkanlığında kurulan bir ekip bunları değerlendirmeye alır. Başka bir deyişle, işin toparlaması yapılır.
Hükümet programı taslağı ilgili bakanlıklara gönderilir ve yeniden görüş istenir. Yeniden eklemeler ve çıkarmalar yapılır, Meclis’e sunulacak metne son şekli verilir.
Türkiye ve dünyanın her yerindeki uygulama, eğer ciddi bir hükümet programı hazırlanacaksa, genelde şöyledir:
Yeni hükümet zaten kurulmuştur. Bütün çalışmalar devam eder ve program yaklaşık bir hafta sonra Meclis’te okunur.

* * *

Peki bu iş bizde nasıl oldu?..
Geçtiğimiz salı günü yeni hükümet açıklandı.
Bazıları bakan olacaklarını zaten biliyorlardı ama söylemeye korkuyorlardı.
Bazıları ise bilmiyordu!
Onlar, talih kuşunun başlarına konduğunu o gün televizyon haberlerinden öğrendiler.
Yeni bakanların da artık kırmızı plakaları olacaktı!

* * *

Evet, hükümet salı günü açıklandı...
Ve Davutoğlu Ahmet sadece bir gün sonra, çarşamba günü hükümet programını Meclis’te okudu.
Aradan 24 saat geçmişti.
Hiçbir eski ve yeni bakan, kendi alanında neler yapılacağını o sırada bilmiyordu.
Okunan programdan öğrenmiş oldular!
Demek ki Türkiye’nin gelecek dört yılını bağlayan program sadece 24 saat içerisinde hazırlanmış, millete sunulmuştu!
Jet hızıyla, yangından mal kaçırırcasına...

* * *

158 sayfadan oluşan bu belgeyi kim, kimler, ne zaman hazırlamıştı?
Bilinmiyor!
O halde mantığımız bize şunu söylüyor:
Bu program birileri tarafından önceden hazırlandı. O sırada kimlerin bakan olacağı bile bilinmiyordu.
Zira Ahmet-Tayyip ikilisi arasında, bakan yapılacak şahıslar konusunda fikir ayrılığı vardı.
Kimin adamının hangi bakanlığa getirileceği belli değildi.
Hiçbir bakanın itiraz etme, eleştiri yapma, eksikleri ve fazlalıkları irdeleme hakkı olmadığını da biliyorlardı.
Bakanlar, önlerine ne gelirse onay vermeye mahkûmdu.
İşin özü şöyle:
Yeni hükümet üyeleri belli olduktan sonra Bakanlar Kurulu’nu toplayıp bakanlara nezaket gereği bile olsa bilgi vermeleri mümkün olmadı.

* * *

Meclis’te göstermelik okunan hükümet programı zaten ölü doğdu. Sıradan, hiçbir özelliği olmayan, yenilik getirmeyen, klasik laflarla dolu bir karışık salata.
Bunun en büyük kanıtı, dünkü yandaş gazetelerde bile haberin çok kısa, sayfaların en alt bölümlerinde verilmiş olması.
Program onlara bile fazla hitap etmemişti!
En bilinen husus, başkanlık sistemine geçilecek olması!..
Bunu bilmeyen zaten kalmadı...
Gerçi iktidarın Meclis’teki sayısı anayasa değişikliği için yeterli miktarda kelleye ulaşmıyor ama olsun varsın...
Orada HDP var.
“Al sana başkanlık ver bana özerklik” demeye hazır...
Orada MHP var.
Bugüne kadar her olayda AKP’ye koltuk değneği olup iktidarı güç durumlara düştüğünde kurtarma görevini üstlenen MHP...
Hiç kimse endişe etmesin, bu iki parti Meclis’te var olduğu sürece başkanlık sistemi de gelir, her şey olur.

* * *

Çok önemli bir husus daha var:
Yeni hazırlanacak anayasadan “Türk” sözcüğü kaldırılacak. Bu kavram yok edilecek.
Programda şöyle deniliyor:
“Yeni anayasa milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan, herhangi bir ETNİK veya dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımını esas alacaktır.”
Bakınız, bu çok olumlu bir gelişmedir!
Örneğin, yürürlüğe girdiği anda PKK terörü mutlaka bitecektir!..
Ve artık hiçbirimiz “Türk olmaktan” utanmayacağız!
Yeter ki hepimizi rahatsız eden Türk kimliğimiz yok edilsin!