İktidarı halen elinde tutanların uyuklaması devam ederse...
Bu gidişin sonu vahimdir!..
Türkiye’nin Suriye’ye, Mısır’a, Libya’ya benzemesi kaçınılmazdır!..
Halkın birbirini “düşman” olarak görmeye başlaması, Türkiye için en büyük felakettir!..
Ki, bu durumu önceki geceden itibaren ülkenin bir çok il ve ilçesinde görmeye başladık!..
* * *
19 Ağustos’ta bu köşede “Ey halkım neredesin?” demiş ve eklemiştik:
“Şehitler geliyor sesin çıkmıyor!..
Analar feryat ediyor, sesin çıkmıyor”
Ancak...
“Kalk git, parti binalarını ateşe ver... Diyarbakır’a sefer yapan otobüsleri tahrip et... Kürt vatandaşlarımızın oturduğu mahallelere saldır” demedik!..
Önceki gece parti destekli olan veya olmayan protestolarda neredeyse “Kürt avı” yapıldı!.
Kürt vatandaşlara ait birçok lokanta ve kafe ateşe verildi, ortalık savaş alanına döndü...
Daha da vahimi, Meclis’te 80 milletvekili olan HDP Genel Merkezi tahrip edildi, arşiv odası yakıldı!..
* * *
Türkiye “kana kan intikam” sloganlarıyla huzura kavuşamaz!..
“Kana kan intikam” diye bağırarak şehit analarının gözyaşları dindirilemez!..
Herkes aklını başına toplasın!..
Kahpe PKK ile mücadele arazilerdedir, dağlardadır ve görev de güvenlik güçlerindedir!..
Parti binalarını taşlamak, camını çerçevesini indirmek en kolay yoldur!..
Şehitlerimiz de göğüs göğüse çarpışmak, kalleş bombalı tuzaklara düşmek yerine cam taşlasalardı, bugün hayatta olacaklardı!..
* * *
Protesto nasıl olur?..
Uygar ülkelerdeki gibi 500 bin, 1 milyon kişinin katıldığı vakur protesto yürüyüşleri veya mitinglerle olur!..
Bunun küçük örneğini önceki gece Mecidiyeköy’de başlayan, Beşiktaş’ta sona eren ve Kadıköy’de yapılan protesto yürüyüşlerinde, taksi şoförlerinin Boğaz Köprüsü’ndeki eyleminde gördük...
Sakin, kimseye sataşmadan, sadece vahşi teröre laneti haykırarak, protesto eylemi yapılır!..
Kırıp dökerek, yakarak, adam döverek, insan avı başlatarak değil!..
* * *
Türkiye kan gölüne dönmüş, şehit tabutları sıra sıra geliyor Meclis tatilde!..
Meclis’ten güven almaya ihtiyacı olmayan geçici seçim hükümetinin geçici Başbakan’ı Van’da ağlıyor...
Ve geçici seçim hükümetinin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, aradan 2 gün geçtikten sonra parti binalarına saldırıları ve isim vermeden Hürriyet’e yapılan saldırıyı kınıyor!..
Gözü yaşlı Başbakan medya ve parti binalarının korunması için İstanbul Valisi’ne talimat veriyor!..
Talimat vermesi mi gerekir, valiliğin zaten görevi bu değil mi?..
* * *
Başıboş bir ülke!..
Ülkeyi yönetenler acz içinde!..
İktidar hırsından başı dönen, aklı bir karış havadakilerin elleri ayakları birbirine dolaştı!..
Çareyi kaba kuvvet ve linç kampanyasında arayan kifayetsiz muhterisler Türkiye’yi felakete sürüklüyorlar!..
Oyuna gelmeyelim!..
Bu vatana ihanet etmeyelim!..
400 vekil!..
Son günlerde şu 400 vekil hikayesi yeniden gündemi işgal etmeye başladı...
Şöyle yorumlanmış, böyle yorumlanmışı bırakalım...
400 vekil hangi partiye isteniyor?..
“Hangi parti olursa olsun” mu?..
Mesela HDP’ye mi 400 vekil verilsin de yeni anayasa inşa edilsin?..
Yoksa MHP’ye mi?..
CHP’ye olabilir mi?..
Veya SP’ye?..
Mesela HDP’ye veya CHP, MHP’ye 400 vekil verilirse, anayasa değiştirilerek “Başkanlık rejimine” geçilebilir mi?..
“Olmaz” mı diyorsunuz?..
O halde kala kala bir AKP kalıyor!..
Bu durumda neyin tartışması yapılıyor Allah aşkına?!.