Dünya başımıza yıkıldı!..
Ağlamak istiyoruz, gözlerimizden yaş gelmiyor...
Heyecanımız bitti, yaşama sarılma isteğimiz kalmadı!..
Çevremiz düşman, içimiz düşman!..
Uğursuz, sevimsiz, sevgisiz, merhametsiz günlerden geçiyoruz!..
* * *
İktidar cephesinden havaya savrulan lafları duyuyoruz...
Gün, dayanışma günüymüş!..
Yek vücut olmalıymışız!..
İktidarınız döneminde birbiriyle dayanışacak insan mı bıraktınız?..
Bunca düşmanlıklar yarattıktan sonra kim kiminle yek vücut olacak?..
İnsanları böldünüz, birbirine hasım hale getirdiniz, kindar, öfkeli, küfürbaz, saldırgan tipler yetiştirdiniz!..
Kim kiminle dayanışacak; kim kiminle yek vücut olacak?..
* * *
Birlik beraberlikmiş!..
Sadece demokrasi ve barış isteyen 97 güzel insanımız Başkent’in göbeğinde, Ankara Garı’nın önündeki o meşum saldırıda parçalanarak can verdikten sonra mı birlik beraberlik aklınıza geldi?..
Tayyip Bey, “Dayanışma, teröre en büyük, en anlamlı cevap olacaktır” diyor...
O ortam çoktan kayboldu, geçiniz...
3 bine yakın polis ihraç edildi, emniyet müdürleri görevden alındı ve yeni kadrolar kuruldu, ama 97 insanımız can verdi...
Eski kadroları kim kurmuştu, yeni kadroları kim kurdu?..
Davutoğlu Ahmet “Bu bir seçim hükümetidir” deyip AKP iktidarını sorumluluktan kurtaramaz; AKP halen tek başına iktidardadır!..
* * *
Bu İçişleri Bakanı’nı Aksaray valisiyken uçağına alıp İstanbul’a getirerek Emniyet Müdürü yapan Tayyip Bey değil miydi?..
Şimdi Kılıçdaroğlu bu İçişleri Bakanı’nı Başbakan’ın azletmesini istiyor...
Başbakan bunu yapabilir mi?..
Bir İçişleri Bakanı düşünün ki “Güvenlik açığı yok” diyor ve karşısında 97 kişi hayatını kaybetmiş durumda...
Şimdi bu olaydan ders alacaklarmış...
97 candan 97 defa ders alsan ne olur?!.
* * *
Tayyip Bey Paris’teki terör saldırısında Fransa’ya “Sizin istihbarat teşkilatınız yok mu?” diye seslenmişti...
Obama’ya “Ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz” diyerek “sorumluluk dersi” vermişti...
Davutoğlu Ahmet terörün belini kırmıştı!.
Bütün bunların sonrasında sadece demokrasi ve barış için bir araya gelen 97 güzel insan Ankara’nın göbeğinde iki canlı bombanın patlamasıyla hayatını kaybetti!..
Şimdi kimdir bunun sorumlusu?..
* * *
Ne dayanışma, ne birlik beraberlik...
Önceki gün hayatını kaybeden Levent Kırca’ya Demirel döneminde verilen “Devlet Sanatçısı” unvanını “muhalefet yapıyor” diye geri alırsanız...
İktidar olarak insanları ötekileştirirseniz...
Topluma nefret tohumları ekerseniz...
Küfürbaz, saldırgan, ahlaksız tipleri karanlık sokaklara salarsanız...
Ne dayanışma olur, ne de birlik beraberlik...
* * *
Ağlamak istiyorum, gözlerimden yaş gelmiyor!..
Uğursuz günlere lanet ediyorum!..
Yılmaz Tunçkol
Babıali’de ünlü bir isimdir, ama yeni nesil gazeteciler maalesef tanımaz...
Oysa bir zamanların en dikkatli, en otoriter istihbarat şefiydi...
Yeni Gazete kapandıktan sonra geldiğim Hürriyet’te istihbarat şefliğimi yaptı; 8 ay sonra ise halef-selef olduk...
Hürriyet İstihbarat Şefliğini ondan devraldım ve yıllar sonra Hürriyet Haber Müdürlüğüm döneminde de birlikte çalıştık...
Evet, Yılmaz Tunçkol’u da kaybettik...
Bir gerçek gazeteci daha sessiz sedasız bu dünyadan göçüp gitti ve Pendik’ten kaldırılan cenazesi Tuzla’da toprağa verildi...
Ailesine başsağlığı diliyorum, Allah rahmet eylesin...