Oldu ya konu açmakta sıkıştın, hemen “Kayıt dışını önlemeliyiz” lafını yapıştır ve arkana yaslan... Mevzunun ucu bucağı yoktur. Ne söylesen gider alimallah...
Muhabbeti iyidir, güzeldir ama kayıt dışı ile başa çıkmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir... Kayıt dışını bugün sert bir kontrol sistemi ve sıkıyönetimle önlersin, yarın ülke batar!
Kayıt dışının birçok nedeni olmasına karşın bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde genellikle vergilerden kurtulmak için kullanılır.

ARAMIZDA KALSIN


Nedeni basit; Hem ürün hem de emek alışverişinde devleti aradan çıkarırsanız onun payını aranızda bölüşürsünüz. İş bundan ibarettir...
Topraklarımızdan petrol fışkırmadığına, madenlerimiz ancak kendimize yettiğine göre çarkları çevirecek tek kaynağımız vergi... Devlet de kendi payını haklı olarak kaptırmamaya çalışıyor. Tamam topladığı vergileri mundar ediyor ama o ayrı mesele...
Konu geniş olduğundan dolayı kayıt dışı istihdam üzerinde yoğunlaşalım. Demem o ki; Kayıt dışı sebep değil, sonuçtur!

TARIMI KİM KAYDEDİYOR?


İnsanlar bugünkü ortamda para kazanmak için kayıtlı, kayıtsız diyerek seçim yapma lüksüne sahip değiller... Artan işsizlik, ucuz işgücü arzını artırarak kayıt dışılığa davetiye çıkarıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da amacı ucuz işgücü değil miydi zaten? Al sana yüzbinlerce kayıtsız Suriyeli... Neyse...
İstatistikleri hiç iç açıcı değil! Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı yüzde 35’lerde... Bu oran tarım sektöründe yüzde 81’e kadar çıkıyor.

İSTESEN İŞSİZ OLAMIYORSUN!


Türkiye İstatistik Kurumu deyince hele bu işsizlik hesaplarında, oturup iki kere düşünmek gerek...
Şubat 2014 dönemiyle birlikte yeni hesaplama yöntemine geçildi. Bu uygulamada “son dört hafta” içerisinde iş arama kanallarından en az birini kullanan ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişiler “işsiz” olarak kabul ediliyor.
Yani 1,5-2 ay önce iş başvurusu yapmış olan ve işe başlamaya hazır bir kişi işsiz kategorisi dışında kalıyor. Sonra da bunu Avrupa Birliği’ne uyum kisvesi altında bize yediriyorlar.
Kısaca ne yapsan, ne etsen yine dönüp dolaşıp sistemin çarpıklığına geliyoruz. Oradan bir adım ileri gidemiyoruz.