Fransa Cumhurbaşkanı “savaş nedeni sayacağız” dedi. Fransa Başbakanı, “Bu savaşı kazanacağız” diye ilave etti. Eski Fransa Cumhurbaşkanı, “Fransa geri adım atmaz. Hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Fransa topyekûn savaş ilan etmelidir” diye arkasını getirdi.
Dönüm noktasındayız.
Ortadoğu yanıyordu.
Ateş büyüyebilir.
İyice yakıp kavurabilir.
Hristiyan- Müslüman ayrımı alevlenebilir. Dünya savaşı benzeri kanlı büyük bir savaşa dönüşebilir. Oysa dünya “savaşmadan” da herkese yetecek kadar büyük. Herkesi doyuracak kadar bereketli. Herkesi, özgür ve eşit yapacak kadar cömert.
Savaşa hayır.
Teröre hayır.
İkisine de lanet olsun.
***
Cumartesi akşamı Paris’i kan gölüne çeviren IŞİD, henüz doğmamışken Fransa, Libya’ya askerleriyle saldırdı. Kaddafi, uçuk davranışları olan fakat Fransa’nın dostu sayılacak bir Lider’di. Paris’teki ünlü sarayın bahçesine gelip çadır kurmasına izin verecekleri kadar yakın biriydi. Fransız uçakları Kaddafi’nin Libya’sına bomba yağdırmayı başlattılar. ABD’yi ve NATO üyesi Türkiye’yi de bombalamaya ortak ettiler.
Kaddafi öldürüldü.
Libya parçalandı.
IŞİD çıktı.
***
Libya’dan çok önce Irak’da aynısı oldu. Saddam, ABD dostuydu. Destekleniyordu. Silahlandırılıyor, arkası sıvazlanıyor, ABD istedi diye İran ile savaşmaya bile razı ediliyordu. Tıpkı Libya’da Kaddafi döneminde olduğu gibi, dünyanın bilgisinden kaçırılıp gizlenen ve ABD, Fransa, İngiltere’nin Ortadoğu’da kurduğu düzeni bozucu bir terslik doğmuş olmalı ki, ABD Ordusu, Irak’ı işgal etti.
Saddam idam edildi.
Irak parçalandı.
IŞİD çıktı.
Suriye’de de aynısı oldu.
Esad, dost sayılmıştı.
Aile fotoğrafları çekiliyordu.
Suriye’ye de bomba yağdı.
Suriye de parçalandı.
IŞİD çıktı.
***
Bu üç lider, diktatördü, zalimdi, acımasızdı fakat Irak’ı, Libya’yı, Suriye’yi; milyonlarca insanın ölmesine, milyonlarca insanın mülteci olmasına ve IŞİD’in doğmasına ihtiyaç duymayacak şekilde yönetiyorlardı. Üçü de nispeten laik liderlerdi. Bu üç ülke ve üç liderin, dünya insanlarına gösterilen gerekçelerin dışında Paris’in, Londra’nın, Washington’un kabul edemeyeceği kabahati neydi ki; ülkeleri parçalandı, kendileri öldürüldü ve IŞİD doğdu?
Acaba diyorum!
Şüpheleniyorum.
Bu üç lider, ülkelerinin zenginliklerini (petrol, doğal gaz ve diğer) Paris’in, Londra’nın, Washington’un istediği gibi yönetmesine bir engel çıkarmaya kalktıkları için mi kelleleri alınacaklar listesine girdi?
Kaddafi örneğin...
Deliydi, uçuktu.
Diktatördü, zalimdi.
Fakat petrol gelirini Libya’nın kalkınmasına çevirmişti. Libya’da sulama projesi başlatmış, yol almıştı. Çölden su çekiyordu. Libya’nın su problemini bu yolla çözüyor: tarıma, sanayiye, hizmet sektörüne bol su sağlıyordu. Libya’yı tarımda dışa bağımlılıktan kurtaracak kendi sebze ve meyvesini yetiştirecek duruma getirmişti. Suni nehirler projelendirerek çöl ülkesi Libya’nın 250 yıllık su sorununu çözmüştü.
***
Fransız uçakları bomba yağdırmaya başlayınca Libya’da iç savaşla ülke parçalandı. Kaddafi savaşırken yakalandı. Senad el Sadık el Ureybi adlı Libyalı genç, öldürmek üzere Kaddafi’nin başına tabancasını dayadı. Libyalı gence Kaddafi’nin son sözü; “Sen benim evladım sayılırsın” oldu.
Silah ateşlendi.
Kaddafi öldü.
Libya’nın kalkınma projeleri de öldü. IŞİD doğdu. Cuma akşamı Paris, kana bulandı. Eylemi “Libya’nın karşılığı” açıklamasını yaparak IŞİD üstlendi.