Almanlar çoğunluğu çalışkan, dürüst, ahlaklı, yenilikçi, reformcu, disiplinli, bilime açık, özgür düşünceli insanlar. Almanya’yı lider ülke yaptılar. Avrupa’yı Almanya sürüklüyor.
Nasıl lider oldular?
Yenilikçi yetişmiş insanı.
Üstün kalifiye işgücü.
Dünyada yüksek imajı.
Çok gelişmiş bir altyapısı.
Ülkede hukukun üstünlüğü.
Çok sayıda dünya şirketi.
Alman 3 üretiyor.
1 tüketiyor.
2’yi dünyaya satıyor.
Bugün dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun ister nükleer santral yap, ister patatesi kabuğundan soyma fabrikası kur; bu yeni fabrikaya mutlaka Alman malı bir makine, bir özel üretim parça, bir vida, bir cıvata satılmıştır.
Almanya geçiş ülkesi değil.
Çok güçlü orta sınıfı var.
Yolsuzluğa izin vermiyor.
Rüşvete göz yummuyor.
Devletini soydurmuyor.
Yoksulu, garibi, gurebası kalmamış. Politikacısına garip, gureba, din, kitap, Allah, peygamber istismarı yaptırmıyor.

* * *

Bu kadar mı? Değil.
Bütün bunlardan öte ve en önemlisi; Almanlar, bilgilerini, duygularını, sezgilerini birbirileriyle paylaşarak sinerji yaratıyorlar. İki artı iki, her yerde dört ediyor. Alman toplumu, sinerji yaratma özelliği sayesinde iki artı ikiyi beş yapıyor.
Alman Merkel Hanım
Her şeyi var.
Vicdanı yok.
Suriyeliye vicdan odağından bakarak gelmedi. Para odağından bakış getirdi. Para odaklı bakışlar altın varak koltukta el sıkıştılar. Ezilmiş toplumların afyonu, görmemişlik, şöhret hırsı, tatminsizlik kokan altın varak koltuğa kurulunca Suriyeliyi insan olarak görmediler. Parayla alınıp satılabilen köleler olarak gördüler.
Almanya para versin.
Türkiye havuz olsun.
Suriyeliye tampon olsun.
Bir çeşit toplama kampı kursun.
Avrupa’ya Suriyeli sızmasın.

* * *

Alman Merkel Hanım!
Türkiye Cumhurbaşkanı!
Yıldız Sarayı’nın Mabeyn Köşkü’nde yaklaşık 130 yıl önceden kalma altın varak padişah koltuğuna karşılıklı oturup, fotoğraf çektirdiler.
Dünya oturuş gördü!
Türkiye Cumhurbaşkanı da altın varak koltukta Türkiye’yi dünya lideri yapmış havasında oturuyordu. Sanki 13 yılda halkı “onlar ve biz” diye ikiye bölmemiş ve Türkiye Almanya olmuş; iki artı iki üç etmiyor(!) beş ediyor.
O Yıldız Sarayı’nda.
O Mabeyn Köşkü’nde.
O altın varak koltukta.
Osmanlı Padişahı’na yaklaşık 130 yıl önce Batılı Yahudi Zenginler çok yüksek para teklif etmişlerdi. Filistin’den Yahudiler için toprak satmasını istemişlerdi. Padişah, Filistinlileri satmadı. Bu teklifi bir daha duymayayım diye Yahudi zenginleri azarladığı tarihe yazıldı.

* * *

130 yıl sonra.
Altın varak üstünde.
Suriyeli alındı, satıldı.
Tarihi satış oldu.

Türkiye IŞİD’in eğit-donat üssü!


Barış sürecinde Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu PKK’nın patlayıcı yerleştirme üssü olmuştu. Ankara’da 100’den fazla insanın can verdiği patlamadan sonra ortaya çıktı ki, Türkiye aynı zamanda IŞİD’in de eğit-donat üssü gibi kullanılmış. Başsavcı; “Gazeteciler yazdı, bombacılar gazeteleri okuyup kaçtı” diyor. İnsaf et sayın savcı! Bombacılar bakanlar gibi önde koruma araçlarıyla geliyor, kahvaltı yapıyor. Takip edilmiyorlar. Gözaltına alınmıyorlar. Yakalanmıyorlar. 21 kişilik fotoğraflı bir liste var. Ankara’daki patlamayı yapanlar bu 21 kişilik listenin içinde yer alan kimseler çıktı. Türkiye’nin IŞİD’in eğit-donat üssü haline getirilmesine göz yumuldu. IŞİD, eğitile-donatıla Ankara Garı’na güle oynaya geldi, hesap soran çıkmadı.