Göstergeler var. Etkili. Sarsıcı. Uyarıcı. Gözümüzün önünde. Hayatımızın içinde.
Dile geldi.
Haykırıyor:
Bitiş!
Saray gölgesine sığınmış Başbakan, bitmemek için son çırpınışlarını yapmakta... Pazar günü ilk kez oy verecek gençlerin ev adreslerini ele geçirmiş. Ev adreslerinin Başbakan da olsa kimseye verilmemesi gerekir. Yasaya aykırı. Başbakan’a vermişler, o da gençlere; “Bana oy atın. Tek başına iktidar yapın” mektubu yazmış. Aynı Başbakan Ankara’da partisinin propaganda toplantısında “Boynukalın” soyadlı genci yanına oturtmuş, sırıtmakla gülmek arası bir yüz ifadesiyle sağ ellerini kaldırmış selam veriyorlar.
“Boynukalın” kim?
Gazete binası bastı.
Gazeteyi ateşe verdi.
Terör yarattı.
Yazar yakmaya kalktı.
Başbakan “bitişiyle” yan yana oturdu oy istedi. Pazar günü ilk kez oy verecek 18 yaşını yeni bitirmiş gençler, bir başbakandan aldıkları mektuba bir de Başbakan’ın yanına oturttuğu “Boynukalın” a bakacaklar.
Gazete yakan!
Ve gazete yaktıran!
Yan yana!
Bitişin göstergesi!

* * *

Göstergeler bağırıyor:
Biber gazı.
Polis copu.
Demir makas.
Ters kelepçe.
Zırhlı TOMA
Yandaş kayyum.
Hepsi bir araya geldi; TV ve gazete binası bastı. Gazeteci dövdü. Parmaklarını kanattı. Kanaltürk TV, BUGÜN TV, BUGÜN Gazetesi, MİLLET Gazetesi, bu iktidar döneminde Başbakan’ın ve 4 bakanın oğullarıyla birlikte giriştikleri“Hırsızlık-Rüşvet- Yolsuzluk” kasetlerini, dosyalarını, fezlekelerini, iddianamelerini halk anlasın, bellesin, unutmasın diye yayınlıyor, yorumluyor, sergiliyordu.
Yayın odalarına girildi.
Fişler çekildi.
TV ekranları karartıldı.
Fişi çeken ile çektiren. TV ekranını karartan ile yandaş kayyum yan yana, birlikteydiler.
Bitişin göstergesiydi.

* * *

Dışarda Gazete ve TV binalarının girişinde toplanmış insanlar arasında başı beyaz türbanlı bir yaşlı hanım adı Melek İpek, sesleniyordu.
Cumhurbaşkanı’na...
Başbakan’a...
Meclis Başkanı’na...
Bülent Arınç’a...
Numan Kurtulmuş’a...
Binali Yıldırım’a...
Ali Babacan’a...
Mehmet Şimşek’e...
Veysel Eroğlu’na...
Mehmet Ali Şahin’e...
Cemil Çiçek’ e...
Bütün bu isimlere ve onların başı türbanlı eşlerine; fişleri çekilen, ekranları karartılan TV’lerin sahibi işadamı Akın İpek’in annesi başı türbanlı Melek İpek şöyle sesleniyordu:“AK Parti bizim düşmanımız değil. Ben onların hepsini çok iyi tanıyorum. Dosyaları görün, inceleyin. İki kelime söyleyin. Bugün söylemezseniz, hangi gün söyleyeceksiniz...”
Melek İpek boşa seslendi.
Biber gazı.
Polis copu.
Demir makas.
Ters kelepçe.
Zırhlı TOMA.
Yandaş Kayyum.
Söyleyeceğini söyledi.
Gazete bastılar.
Korku saldılar.
Bitişin göstergesiydi.
Seçime iki gün kala yoksul insanlara 5 ile 7 bin lira arası para dağıtılması da bitişin başka bir kör gözüm parmağına işaretiydi.

TÜSİAD: Duyarlı! TOBB: Duyarsız!.


Koza İpek’e bağlı 22 şirkete iktidar partisine üye olmuş, iktidar partisine milletvekili adayı olmuş, iktidar partisinden belediye meclisi üyesi olmuş, iktidar şakşakçısı havuz medyası gazetecisi olmuş “Yönetici kayyumlar” atandı. Oysa Koza İpek’in “Kara para işlerine girip girmediği”gerçeğini ortaya çıkartmak için en azından “Denetici kayyum” atanması gerekirdi. Bu hukuksuzluğa TÜSİAD; “Kayyuma devir gibi bir yargısal işlemin yerindeliği ve orantılı olmasından şüphe duyulması hukuk güvenliği açısından ülkemizdeki iş ve yatırım ortamına büyük zarar verir” açıklaması yaptı. İşveren örgütü TÜSİAD duyarlılık gösterdi. İşveren örgütü TOBB ise duyarsız, sustu. Neden?