Hakan Fidan, yaşken eğildi. Siyaset hayatının ilk baharında Saray ile kapışmaya gözü yemedi.
Adaylıktan çekildi.
Abdullah Gül, “Türk tipi başkanlık sistemi olmaz” diye Saray’a açıktan diklenip, siyasi hayatının son baharında  yeniden gonca verecekken aniden sararıp soldu. Saray’daki Adam’a “senin gönlüne göre poltikacı olmam, ben benim” demeye gözü yemedi.
Adaylıktan çekildi.
Ahmet Davutoğlu ile Bülent Arınç da yanlış yere dikilmiş fasulye sırığı gibi açıkta kaldılar. Saray’a “otur artık yerinde, kişiye özgü başkanlık olmaz, olamaz” diyemediler.
Ağaç, fidan, gül, fasulye!
Bu bitki yazısı değil.
Ne oluyor?
Anlamaya çalışıyorum.
Hakan Fidan için az bulunur, az yetişir, az rastlanır “kupon adam” diyorlardı. Balon çıktı. Oysa daha yaklaşık bir ay önce (5 şubat günü) Başbakan Ahmet Davutoğlu MİT Müsteşarı
Hakan Fidan için “hangi görevi alırsa, nerede bulunursa hakkını verir, cesurdur, yiğittir, attığı adımdan geriye dönmez” diyordu.

* * *

Cümleye dikkat edin.
Çalışkandır. Bilgilidir.
Demokrattır diyemiyor.
Cesurdur, yiğittir, attığı adımdan
geriye dönmez diyor. Belli ki, Ahmet Davutoğlu’nun yüreğinde “Fidan’ın geri adım atacağı korkusu” vardı ve bu ihtimali yok etmek için ona gaz vermeye çalıştı.
Fidan efsane olacaktı.
Güçlü karşısında eğildi.
Gazoz oldu.
Türkiye’de “çürümüş-avantacı- çıkarcı bir partiler ve bu partilerde yer tutmuş siyasetçiler düzeni”  var.
Bu çürük düzen her partiye kök salmış. Özellikle iktidar partisinde kim güçlü ise ona tapılıyor. Fidan’ın eğilmesi bir bakıma aydınlatıcı oldu: 42 yaşında ülkenin en önemli kurumlarından biri olan MİT’in başına hangi şartlarda ve kimler tarafından getirildiğinin yeniden sorgulanması gerekir.

* * *

Abdullah Gül de asılında “yeniden umut olacak“ diye pompalanıyordu. Balon oldu. Nedense Danıştay’ın 146. Kuruluş Yıldönümü töreninde Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun “yasama-yürütme-yargı güçlerini Tek Adam’ın elinde toplamak demokratlığa sığmaz” diye özetlenecek konuşmasına sinirlenip “edepsizlik ediyorsun” diyerek salonu hışımla terk eden Tayyip Erdoğan’ın yanında Abdullah Gül’ün de bulunduğu unutuluyordu.
Cumhurbaşkanı’ydı.
Başbakan Tayyip Erdoğan terk ediyor diye o da salonu terk etti. Ondan Saray’daki Adam’a karşı çıkma yürekliliğini beklemek abesti.

* * *

Fidan’ı gençken eğen, Gül’ü yeni goncayken solduran güç, Meclis Araştırma Komisyonu’nun 4 bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi kararının oylanacağı gün yandaş gazete sayfalarında yayınlanan ilanla kendini ortaya koymuştu.  Ankara’da Tayyip Erdoğan’ın oturduğu yeni saray, foto montajla tam sayfaya büyütülmüş altına; “Siyasi kariyerlerini ve kazanımlarını “Sağlam İrade“ nin gölgesine borçlu olanların küçük hesapları Büyük Türkiye yürüyüşünü durduramayacaktır” tehdidi yazılmıştı. Hatırlayın: Komisyonun bütün AKP’li üyeleri, ilanın istediği yönde Yüce Divan’a ret oyu kullanmıştı.
İlanda ne diyor?
Benim sayemde varsınız.
Varlığınız gölgeme borçlu.
Sizi yok ederim.
Fidan eğildi! Gül sarardı!
Arınç morardı! Davutoğlu titredi!

4 çalışana 5 yönetici

Ahmet Dönmez’in yazdığı habere göre iktidarın “VIP Arpalığa” çevirdiği devlet şirketlerine bir yenisi eklendi.  Özelleştirme İdaresi bünyesinde kurulan ADÜAŞ adlı şirkette 4 personele karşılık 5 yönetim kurulu üyesi var. Başkan Yavuz Sultan Kansız, üyeler Süleyman Şemdinoğlu, Mustafa Güneş, Sibel Tokgöz ve Mustafa Doğan yıllık toplam 1 milyon 100 bin TL maaş alıyorlar.