Örnekler var. Yanımızda oldu. Yanı başımızda. Gözümüzün önünde. Bizde olmaz demeyin.
Tırmanma böyle başlıyor.
Boşnaklar bir yaptı.
Sırplar iki cevap verdi.
Büyüdü. Alev aldı.
Bosna-Hersek bölündü.
200 bin kişi öldü.
2 milyon insan yer değiştirdi.
Irak’ta aynısı oldu. Bir taraf ABD’yi arkasına aldı, diğer taraf kendi mezhebine tutundu.
Tek tek bombalar.
Süreklilik kazandı.
15 yıldır Irak yanıyor.
1 milyon kişi öldü.
14 milyon insan yer değiştirdi.
Libya’da da aynısı yaşandı. Tırmanma 10 günde 15 kişinin ölümüyle başladı. Karşılıklı vuruşmalar hızlandı. Ölenler günde 150 kişiye ulaştı. 5 yıldır Libya yanıyor.
Aynısı Suriye’de oluyor.
Ölü sayısı 200 bini geçti. Suriye kan gölünden kaçıp komşu ülkelere sığınmacı olanlar 4 milyonu (2.5 milyonu Türkiye’de) geçti. 3 yıldır Suriye yanıyor. ABD’nin kendisi bile Irak’ta Saddam dönemini, Libya’da Kaddafi dönemini, Suriye’de Esad dönemini aramaya başladı.

* * *

Uyanın!
Gidiş feci.
Dün Türkiye’deki gazetelerin manşetleri; “10 günde 14 şehit” haberine vidalanmıştı.
Tırmanma başladı.
10 günde 14 can.
Bu gidiş; bir yıl sonra, iki yıl sonra, bir de bakarsınız ki, 200 bin kişi ölmüş. 4 milyon insan yerinden yurdundan kopmak zorunda kalmış.
Komşularımızda oldu.
Bizde olmayacağının bir garantisi yok. Tersine olabileceğinin kuvvetli belirtileri var: Sözünü geri aldı, özür diledi ama HDP’nin Hakkari milletvekili, TV ekranından;
“Pe Ke Ke’nin öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğüyle boğar...” dedi.
Sizi yani Türkleri!
Hakkari milletvekili, PKK’yı bu kadar güçlü görüyor, dağa gitmeye meyilli gençlere güçlü gösteriyor.
Bilerek mi?
Bilmeyerek mi?
Fark etmez.
Tırmandırıyor.

* * *

Aynı tırmandırmayı; HDP Eş Genel Başkanı da “Biz sırtımızı PYD’ye, YPG’ye, YPJ’ye dayıyoruz” diye konuşarak yapıyor.
PYD’nin arkasında ABD var.
ABD havadan.
PYD karadan.
IŞİD’e vuruyor.
Türk Ordusu, Kandil’de PKK’yı ve Suriye’de IŞİD’i bombaladığı gün HDP Eş Genel Başkanı, “Biz sırtımızı PYD’ye dayıyoruz” diyerek ateşe benzin döküyor.
Aklımızı başımıza alalım.
Yangın büyüyebilir.
Akılımızı başımıza alalım derken ben sadece “Kürtlerin sözcülüğünü yapmakta olan liderleri” kast etmiyorum, “Türklerin sözcülüğünü yapan liderleri” de işaret ediyorum. Türklerin sözcülüğünü yapanlar da; dün dağı terk edin, gelin ovada siyaset yapın, Meclis’e girin diyordu. Oylarını artırmak için yumuşuyor, kucak açıyor, el uzatıyor barış süreci başlatıyordu. Bugün oylarını artıracağını zannederek sertleşiyor, keskinleşiyor; HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için “sonunda sen de kardeşin gibi dağa gidersin...” diyor.
Dağdan indirecekti.
Dağa gönderiyor.
Yangına benzin atıyor.

* * *

Aklımızı başımıza alalım.
Hem Türkler.
Hem Kürtler.
Kürtler, ABD’ye çok güvenmesinler. ABD, işine gelmediği an onları yarı yolda bırakır. Türkler de “İncirliği verdik, Kandil’i bombalama izni aldık...” diye ABD’ye bel bağlamasın. Dün Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü; “İncirlik’ten kalkan uçaklar YPG’ye destek vermeyecek” dedi, ardından hemen ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü; “IŞİD’e karşı savaşan grupların tamamına ABD tarafından destek verilir” diye cevap yetiştirdi.
Türkler ve Kürtler:
ABD’ye güvenmeyelim.
Aklımızı öne alalım.
En kötüden kaçınalım.
En kötü; iç savaştır.
Gidiş feci: Uyanın!