Çağlar böyle getirdi. Altın ve gümüş sikkenin yerini kağıt para aldı. Sonra para yavaş yavaş görünmez oldu, yerini başka araçlara bıraktı. Çek, senet, mevduat hesabı, kredi kartı para oldu. Sonra para dijital, vidyosel oldu.
En sonunda bilgi öne geçti.
Bilgi para oldu.
Türkler çağı kaçırıyor diye hayıflanıyorduk. İşte çağı yakaladık(!) Şu günlerde bütün istekler, arzular, dikkatler bilgiyi yakalamaya yöneldi(!)
Bilgi soruyor:
Kayyum nasıl olunur?
Ardından basıyor kahkahayı!
Günün gırgırı; “Ben de kayyum olacağım. Parayı gözünden vuracağım” üzerine kuruldu. Fethullah Gülen’e destek olmuş işadamlarının şirketlerine, gazetelerine, televizyonlarına, fabrikalarına, köşklerine “FETÖ”cü bunlar, FETÖ’ye finasman desteği veriyorlar” diye el konuluyor ve şirketlerin başına bir yığın isim atanıyor. Çoğu iktidar partisi AKP’nin üyesi, milletvekili ya da belediye başkanı adayı olmuş kişiler, birkaç şirkete birden kayyum atandıkları için ayda 105 bin TL (30 bin dolardan fazla) maaşı alanlar da varmış.
Çok ballı para!
Önce iktidara yandaş ol.
Kendini kayyum yaptır.
Aylık 105 bin TL.
Zengin ol!

* * *

Kayyumluk, iktidarın “bana ihanet ettiler” dediği Gülen destekçisi işadamlarının mallarını ganimet yapıp, yağmalayan ve “ıstakozun içini yiyen” vicdansız adam tipine dönüştü. Kayyumluk, hukukun işlediği ülkelerde gerçekte “ıstakozun bekçiliğini yapan ve onun içini hukuk dışına çıkmış olanlara yedirmeyen” bilgi, beceri, ahlak, vicdan sahibi insanlara veriliyor. Kayyumluk zengin olma aracı, ballı maaşı kapma mesleği değil. Bir şirketin sahibi iş adamı, şu ya da bu nedenle batmış, işleri ters gitmiş, mal derdine düşmüş ve hukuk dışına çıkarak “şirketinin içini boşaltmaya” kalkmışsa bu şirkete “üçüncü kişilerin hakkını, hukukunu korusun” diye kayyum atanıyor.
Kayyum, şirketi koruyor.
Güçlü tutuyor.
İşçinin alacağını gözetiyor.
Diğer alacaklıları savunuyor.
Şirket bir ıstakoz ise kayyum ıstakozun içi yenmesin diye bekçilik yapmak için atanıyor.

* * *

Türkiye’de tersi oldu.
Gülen destekçisi Koza İpek Grubu’nun sahibi olduğu Bugün Gazetesi’ne de el kondu. Gazete 120 bin satıyordu. Kayyum atandı. Kayyum gazetenin yayın politikasını değiştirdi, yolsuzluk, rüşvet, dolar dolu ayakkabı kutuları, döviz dolu bakan oğlu kasalarını yazdıkları için okunan yazarlarını gazeteden attı.
Gazete satışı 15 bine düştü.
Kayyum gazeteyi batırdı.
Oysa gazete satışının düşmemesi için kayyumun, yayın politikasına karışmaması gerekirdi. İddia edildiği gibi gazeteden Gülen’e finansman desteği varsa kayyumun “ne yapıyorsunuz gazetenin içini boşaltıyorsunuz, çalışanın hakkını yiyorsunuz” diyerek buna engel olması beklenirdi.
Kayyum, iktidar satırı oldu.
Gazeteyi biçti.
Biçme ikramiyesi:
Aylık 105 bin TL.
Korkunç!

Esad diriliyor!


Viyana’da “Esad’sız çözüm” kararı çıktı, ömrü bitti, öldü, bitti diye bakılıyordu. Tersi oldu. Esad diriliyor ve Suriye’nin başında kalacakmış gibi duruyor. Fransız Cumhurbaşkanı, bir yıl önce “Suriye’de ilk işi bitirilecek olan Esad’dır” diyordu, bugün “Suriye’de ilk savaşılacak IŞİD’dir” diyor.