Böbürlenme saymayın. Kendi kendimizi övmeye ihtiyacımız yok. SÖZCÜ, Türkiye’nin hem lider gazetesi ve hem de en tutarlı gazetesi oldu.
Daha iyi de olacak.
Sanılıyor ki, SÖZCÜ yazarlarıyla okunan gazetedir. Doğru değil. Gazeteyi gazete yapan önce okurları sonra da yazı işleri; genel yayın müdürü, yazı müdürleri, editörler, redaktörler, muhabirler, sayfa sekreterleri, matbaa işçileri, dağıtım servisi, reklam ve ilan bölümleri, santraldeki kızlar, çaycılar, şoförler ve bunları bir uyum içinde bir araya getirip tutabilen gazetenin patronu ile genel müdürüdür. Okur; iktidara, egemene, güç sahibine, zorbalığa boyun eğmeden, herkes susarken zor şartlarda bile “doğruyu yazabilen” gazeteyi sahiplenir, okur olur. Yazarlar, “okuma tiryakiliği yaratıp” gelen okurun devamlı olmasına katkı yaparlar.

* * *

Dün, herkes susarken ve iktidarı, egemeni, güç sahibini; “Kemalist Cumhuriyeti Demokratik Cumhuriyete dönüştürüyor” diye alkışlarken SÖZCÜ, “Orduya kumpas kuruldu ve bu emperyalist bir plan” diye yazıyordu. SÖZCÜ’ nün doğruyu yazan gazete olduğu; “Tayyip-Fethullah iktidar pasta kavgası patlayınca” daha da netleşti.
Okur kararını verdi:
SÖZCÜ, yazınca doğrudur.
Bugün SÖZCÜ, “Tek Adam Devleti kuruldu. Türkiye tek kişinin iradesine teslim edildi.” doğrusunu yazıyor.
Toplumu uyarıyor.

* * *

Yazı işleri yaratıcılık ister.
Yazı işleri eksiksiz anlatımı bulur: SÖZCÜ yazıişleri dün tam sayfaya 10 adet büyük boy Tayyip Erdoğan resmi koymuş, her Tayyip Erdoğan resminin altına da devlet çarkını çeviren 10 kurumunun başındakilerin küçük boy fotoğraflarını yerleştirmişti.
Cumhurbaşkanı.
Başbakan.
Meclis Başkanı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı.
Genelkurmay Başkanı.
Yargıtay Başkanı.
Danıştay Başkanı.
Emniyet Genel Müdürü.
MİT Müsteşarı.
Medya Grup Başkanı.
Bütün devlet gücü, tek adamın fotoğrafında erimişti.
Bütün devlet gücü tek adama vidalanmıştı. Bütün devlet gücü tek adamın iradesine teslim olmuştu. Türkiye böyle bir gerçekle yüz yüze geldi. Ve “bu çağda sadece 100- 150 yıl öncesinin padişahlık-krallık-faşist rejimlerinde görülen bu tek adamlı yapıyı” en net dile getiren yine SÖZCÜ oldu.

* * *

10 tek fotoğraf!
Tam sayfayı kapladı.
Aslında 2 eksik vardı.
12 olması gerekir.
Diyanet İşleri Başkanı:
O da Tayyip Erdoğan.
MÜSİAD Başkanı:
O da Tayyip Erdoğan.
Böylece 12 posta pulu küçüklüğünde tek tek fotoğraflar; hem Cumhurbaşkanı, hem Başbakan, hem Meclis Başkanı, hem Anayasa Mahkemesi Başkanı, hem Genelkurmay Başkanı, hem Yargıtay Başkanı, hem Danıştay Başkanı, hem Emniyet Genel Müdürü, hem MİT Müsteşarı, hem Medya Grup Başkanı ve hem de dinin temsilcisi Diyanet
İşleri Başkanı ile sermayenin temsilcisi MÜSİAD başkanı (hepsinin makam otomobili lüks Mercedes) tek adamın muhafazakar İslamcı cumhuriyetine dişli oldu; “devlet gücü, din gücü, sermaye gücü tek elde” toplandı.
Halka “başkancı sistem kuruyoruz” diye yalan yutturulmakta.
SÖZCÜ!
Doğruyu yazan gazete.

Meclis mi?
Yorgunhane mi?
Üfürükten bir tartışma, sinsi bir danışıklı çekişme gündem maddesi yapıldı. Halk algısından avlanıyor. Neymiş? MİT Başkanı Hakan Fidan, milletvekili olmak istiyormuş. Cumhurbaşkanı da “senin gibisini bulamayız, MİT’in başında kal“ diyormuş. Hakan Fidan da “çok yoruldum Meclis’e gireyim” izni istemiş. Meclis mi? Yorgunhane mi? Rezalete bak: yorgunluğunu anlatırken “Meclis’in torbacı tembel kanun yapıcılar oteline dönüştüğünü” söylüyor.