Gelenek, görenek, başkan baba aramaları Türkiye’yi tek kişi yönetimine çekme heveslerini hep diri tutuyor.
Gerçekçi olalım.
13 yıl tek kişiyle geçti.
Şimdi yüzleşme zamanı.
Yüzleşelim.
İşte Türkiye’de tablo:
Her 100 kişiden 33’ü:
Hipertansiyon.
Her 100 kişiden 33’ü:
Obezite.
Her 100 kişiden 14’ü:
Şeker hastası.
Her 100 kişiden 15’i:
Böbrek yetmezliği.
Tablo böyle uzuyor.
Türk Nefroloji Derneği’nin hazırladığı bu tablonun genel sonucuna göre “Her 100 insanımızdan 95’inde kronik bir rahatsızlık” varmış.
13 yılda geldiğimiz yer.
13 yılda en yüksek harcamaların, eğitim ve sağlığa yapıldığı söylendi. Hastane harcamaları artışında Türkiye OECD lideri ülke oldu. Hastane harcamasında lider olmuş bir toplumda her 100 kişiden sadece 5 kişinin sağlığı yerindeyse ve 95’inin durumu “doktorluk-hastanelik” olmuşsa yüzleşme zamanıdır.

* * *

Bu kadar harcama?
Bu kadar kaynak?
Nerede sağlıklı insan?
Nerede eğitimli toplum?
Sağlıklı ve eğitimli bir toplumun her 100 kişiden 95’i kırılıp, dökülüyorsa sormak hakkımız: Acaba kitleler eğitimli ve sağlıklı olmak yerine karizma peşinde koşarak sürüleşmeyi mi seçtiler?
Yüzleşelim.
13 yıl iktidarda kaldıktan sonra seçimleri yüzde 49.5 gibi yüksek bir oyla yeniden kazanan kadrolar; gelecek 4 yıl için “toplumu uçuracak sözler” de verdiler.
Seçim bildirgesinde var.
İşsiz kalmayacak.
Evsiz kalmayacak.
Aç kalmayacak.
Asgari ücret artacak.
Gençlerin önü açılacak.
Projelerini getirecekler.
Kredilere kavuşacaklar.
Pirim borçları silinecek.
Öğrenci bursları artacak.
Esnafların vergisi düşecek.
Çiftçi, köylü gülecek.
Yem ve gübreye KDV yok.
Emekliler yaşadı.
Maaşları artacak.
Destek pirimi kalkacak.
Polisler, muhtarlar, sanayiciler, tüccarlar, işadamları, üniversite hocaları yediden yetmişe herkesin hayat standardında, yaşam kalitesinde, işini büyütme kapasitesinde, sermayesini çoğaltma fırsatlarında yükselme olacak. Kabaca anlıyoruz ki, önümüzdeki 4 yıllık yükseliş sonunda Türkiye’de kişi başına milli gelir 10 bin dolardan 17 bin dolara fırlamış olacak. Dünya demokrasi pratiği gösterdi ki, ancak 17 bin doları bulan toplumlar “eksiksiz demokrasi kurabilme” aşamasına geliyor, buluş yapıyor, yenilik yaratıyor, verimli çalışıyor, bilim geliştiriyorlar.

* * *

13 yıldır iktidarda olanlar sürekli olarak “geçmişinizle yüzleşin” diye suçu geçmişe yüklüyorlardı. Bu bahane de bitti. Şimdi yüzleşme sırası onlarda.
Sözler verdiler.
Yüzde 49.5 oy aldılar.
Sözler yüzleşme bekler.
Halk sürü değil, bekliyor.
İlk günden kıvırtma sinyali “asgari ücreti 1300 TL’ye çıkaracağız” sözünü geri çekmeyle geldi.
Ben ne söylerim.
Tanburam ne çalar!

Baraj bilirkişisi!


Seçim propagandaları arasında “Baraj Faciası Bilirkişisinin faturayı ölenlere kesmesi” haberi kaynayıp gitti. Siirt’te Alkumru Baraj Gölü’ndeki suların taşması üzerine Botan Çayı yatağında piknik yapmakta olan vatandaşlar taşkın sularına kapılmış, 6 kişi can vermişti. Açılan soruşturmanın ilk bilirkişi uzman heyeti ölümlerden barajın işletme sahibi ile yöneticilerini “asli kusurlu“ bulduğunu rapor etmişti. Uzman heyetin bu raporu beğenilmedi. Hazırlanan ikinci bilirkişi raporunda sulara kapılıp ölen vatandaşların asıl kusurlu olduğu rapor edildi. Bu haberin düşündürücü olan yanı; Siirt Cumhuriyet Savcılığı’nın elindeki bilirkişi raporu olmasına rağmen dosyayı Ankara Cumhuriyet Savcılığına göndererek yeni bir bilirkişi raporu istemesi oldu.