92 yıllık Cumhuriyet tarihinde, çeşitli dalgalanmalar olmuş ama Türkiye böyle bir kara dönem hiç yaşamamıştı.
Kimi huysuz, kimi soysuz, kimi uğursuz!
Bir yandan terör, bir yandan yolsuzluklar ülkeyi perişan ediyor.
Türkiye’nin sınırları delik deşik... Giren çıkan belli değil...
Bu da, koca ülkeyi, dış tehlikelere açık tutuyor!
AKP iktidarının, hesapsız-kitapsız, denetimsiz bir şekilde Türkiye’ye kabul ettiği 2 milyon Suriyeli sığınmacıların arasında çok sayıda IŞİD militanının sızdığı biliniyor!
Başımıza gelen belâların önemli bir kısmı bundan kaynaklanıyor!
***
Ankara’daki korkunç katliamın failleri kimlerdir? Henüz belli değil!
O kadar büyük istihbarat ve güvenlik zafiyetimiz var ki, canlı bombaları yollayarak bu faciayı yaratan gerçek katillerin bulunacağından şüpheliyim.
Birinci sayfada TOKMAK-1 sütunumda iki gündür yazığım gibi Türkiye üzerinde kirli oyunlar tezgâhlanıyor, ülkeyi yönettiğini zanneden AKP iktidarı da, büyük bir acz içinde olayları seyrediyor.
İçişleri Bakanı’nın, meydana gelen korkunç olaylara rağmen “Ülkemizde güvenlik zafiyeti yoktur!” diye iddia etmesine ne demeli?
Güler misiniz, ağlar mısınız?
***
Başbakan Davutoğlu “Başbakanı olduğum Bakanlar Kurulu, AK Parti hükümeti değildir. Ülkeyi seçime götüren bir hükümettir” diyor.
Ne demek bu?
Yani “Yönetim zafiyetinden AKP sorumlu değildir” demek istiyor.
Affedersin Sayın Davutoğlu, bu hükümet tepeden tırnağa AKP’lilerden oluşmuyor mu? Sadece bir Tuğrul Türkeş vardı. O da partiye katıldı ve şimdi AKP milletvekili adayı...
Düşünün ki, Başbakan AKP’li, Dışişleri Bakanı AKP’li, İçişleri Bakanı AKP’li, Maliye Bakanı AKP’li.
Velhasıl tüm bakanlar AKP’li ama, ülkenin yönetiminden AKP sorumlu değil, öyle mi? Nasıl bir mantıktır bu?
***
Başbakan Davutoğlu’nun sözleri izaha muhtaç!
Bu duruma terör olaylarından ve ülkedeki tüm çarpıklıklardan o değil de Yunanistan Başbakanı Çipras mı sorumlu? Vatandaş hesabı bu Yunan hükümetinden mi soracak yani?
Helâl olsun! Başbakan
Davutoğlu, ülkedeki sorumluluk sorununu “AK Parti sorumlu değildir” diyerek halletmiş oldu!
“Türkiye neden bu halde?” sorusunun tek cevabı var:
Ülke kötü yönetiliyor. Daha doğrusu hiç yönetilmiyor!
Her zaman söylenen ve artık klasik hale gelen “Binmişiz bir alâmete, gidiyoruz kıyamete” sözü, “hal-i pür melâlimizi”,  yani acınacak halimizi gösteriyor!

Aziz Yıldırım haklı çıktı

Başkan Aziz Yıldırım mahkeme kararıyla aklandı ve onunla birlikte Fenerbahçe de temize çıktı.
Aziz Yıldırım şike ile suçlandığı dönemde Avrupa Futbol Birliği UEFA da Fenerbahçe’yi şike iddiaları nedeniyle cezalandırmış ve iki yıl Avrupa Kupaları’na katılmaktan men etmişti...
Hem maddi, hem manevi müthiş bir kayıptı bu...
Fenerbahçe’nin adı tüm dünyada “şikeci” olarak anılıyordu. Paranın olduğu her yerde kötülük şeytanının da olduğundan söz ediliyordu.
Bu durum beni çok üzdüğü için Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ı sert bir şekilde eleştirmiştim.
***
Yazım büyük gürültü kopartmış ve aynı gün Aziz Yıldırım beni telefonla aramıştı.
“Yazmanız için değil, bilginiz olsun diye size bazı şeyler anlatmak istiyorum” dedi ve uzun uzun kendisine ve Fenerbahçe’ye kurulan büyük kumpası anlattıktan sonra şunları söyledi:
“Bu söylediklerim yüzde yüz doğrudur. Adalet yerini bulacaktır. Anlattıklarımın aksini ispat etsinler, kendimi Boğaz Köprüsü’nden aşağı atarım!”
Aziz Bey kendinden çok emindi.
Açık söylüyorum. Onun içtenlikle anlattıklarına inanmış ve yazmak için izin istemiştim. Fakat o dönemde, açılan dava devam ediyordu ve yargı karar vermeden bunları yazmak hukuken doğru olmazdı.
***
Öyle kötü bir dönemde yaşıyoruz ki, bu iktidar insanlarımızı böldü, ülkeyi kamplara ayırdı, Fenerbahçe’yi de ele geçirmek istedi ama Aziz Yıldırım’la birlikte bütün Fenerbahçe’lilerin kahramanca direnişi sayesinde bu oyun bozuldu. Hepsini kutluyorum.

GÜNÜN SÖZÜ

Hangi hayat sonsuz  olmuş ki, bunların  iktidarı sonsuz olsun?