Yunanlılar, Ege Denizi’ndeki 16 Türk adasını hayasızca işgal ettiler!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti açıkça hiçe sayıldı!
Bu işgaller 2004 yılından beri küstahça devam etmekte...
Biz yazdık, çizdik, AKP iktidarını uyarmak istedik. Belki bir Allah’ın kulu çıkar da bu işgallerden utanır, ülkesini düşünür diye umduk!
Fakat ne gezer! Duvara seslensen bir cevap alırsın, bunlarda ses seda yok!
Ne var? Ne oluyor beyler? Vatan toprakları yağmalanırken siz uyuyor musunuz?
Nedir bu hal? Nedir bu uyuşukluk?
Eğer yurdu koruyamayacaksanız, o koltuklarda ne işiniz var?

* * *

Atıp tutmaya gelince mangalda kül bırakmayan AKP iktidarı Yunan işgalleri karşısında sus pus!
Genelkurmay, Ege’deki her olayı Dışişleri Bakanlığı’na günü gününe rapor ediyor. Fakat bizim monşerlerden ses seda çıkmıyor.
Askerin yapacağı bir şey yok. Karar siyasi çünkü... Fakat bizim iktidar olaya şaşkınlık verecek derecede vurdumduymaz!

* * *

Güçlü devlet nasıl olunur?
Bunun en tipik örneği 1982 yılında İngiltere Başbakanı Bayan Thatcher’ın davranışıdır.
Arjantin o yıl, üzerinde sadece 1700 kişinin yaşadığı kayalıklardan oluşan Falkland Adası’nı işgal etmişti.
İngiltere’ye ait olan ada 8 bin mil uzaktaydı. Adada sadece 80 İngiliz askeri vardı.
Başbakan Margareth Thatcher “Ee, ne yapalım? Orası zaten işe yaramaz bir ada” demedi, 100’den fazla savaş gemisini dünyanın öbür ucundaki Falkland’a gönderdi.
Arjantin’le bir buçuk ay süren şiddetli bir savaş oldu.
İngilizler, 255 asker ile 4 savaş gemisi, 24 helikopter ve 10 uçak kaybettiler ama bir karış toprak kaybetmediler..

* * *

Arjantin mağlûp oldu. Falkland’da İngiliz Bayrağı dalgalanmaya devam etti.
Büyük devlet, yurt sevgisi ve milli onur lâfla olmaz, böyle olur.
Yunanlılar göz göre göre Ege’deki küçük adalarımızı işgal ediyor, biz korkakça seyrediyoruz.
Milli onurumuza ne oldu?
İktidarın böyle pısırıkça davranışı, beni kahrediyor, bir vatandaş olarak utanıyorum ama asıl utanması gerekenler utanmıyor! Yazıklar olsun!

Yasaklar ülkesi olduk!

SÖZCÜ okurlarından Yüksel Yılmaz, ülkemizde uygulanan bazı yasaklardan ilginç derleme yaparak göndermiş. Okuyalım:
- Hamile kadınların sokakta dolaşması yasak!
- Atatürk’ün anıtlarına çiçek koymak yasak!
- Muhalefet yapmak, Beştepe sakinini eleştirmek yasak!
- Başı açık gezmek yasak!
- Nişanlıların parklarda el ele dolaşmaları yasak!
- Rakılı şarkı söylemek yasak!
- Üçten aşağı çocuk yapmak yasak!
- 23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı, Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak yasak!
- Statlarda protesto yasak!
- 10’uncu Yıl Marşı yasak!
- Kadınlar matinesinde erkek çalgıcı yasak!
- Gezi Parkı’nda yürüyüş yapmak yasak!
- Tencere tava çalmak yasak!
Peki, ya ne yapmak serbest?
AKP’yi övmek, Tayyip Bey’e yağcılık yapmak, Davutoğlu’nun faziletlerini anlatmak serbest!
İleri demokrasi (!) böyle bir şey olsa gerek!

İlginç bir mezar yazısı

İzmir’den mektup yollayan Kadir Yurtseven adlı bir okurum “Babamın ölmeden önce bana vasiyeti vardı. Yazarak bıraktığı bir sözünü, ölümünden sonra mezar taşına yazdırmamı istiyordu. Şimdi, evlat olarak ne pahasına olursa olsun bu vasiyeti yerine getireceğim.” diyor.
Rahmetlinin, mezar taşına yazılmasını istediği sözler şunlar:
“Ohh! Öldüm ama hayat pahalılığından, soygunculardan, iktidarın zulmünden, siyasilerin yalanlarından ve patronların şerrinden kurtuldum!”

Te­bes­süm

Paralar nasıl uçtu?
Genç kız mahkemede hâkime derdini anlatıyordu:
“Sayın Yargıç... Bu adam utanmazca paramı çaldı!”
“Neredeydi bakayım paran?”
Kız, göğsünün derinliğini göstererek:
“Buradaydı efendim...” dedi.
“Peki, siz nerede oturuyordunuz?”
“Sinemada film seyrediyorduk. Önce omzuma sarıldı, sonra saçlarımı okşadı,  boynumu sevdi, yavaş yavaş aşağı indi... Tam bu sırada paramın uçtuğunu fark ettim.”
“Peki kızım, neden elini uzattığı zaman hemen bağırmadın?”
“Paramı çalmak istediğini nereden bilecektim hâkim bey?”

Gü­nün Sö­zü

Eşkıya, ya paranızı, ya canınızı alır ama siyasiler, ikisini birden alıyor!