AKP dışında bütün siyasi partilerin karşı çıktığı “İç Güvenlik Paketi’’ olarak bilinen yasa tasarısı, seçim öncesi meydana gelebilecek olaylardan çok “çözüm süreci sonrası’’ örneğin Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasıyla başlayacak yeni süreçte ülkenin değişik yörelerinde meydana gelebilecek toplumsal olaylara karşı sert önlemler getirilmesini amaçlıyor. Önlemler, Güneydoğu’dan çok Batı illerini ilgilendiriyor.
Bugün Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde önemli bir duruşma var. “Gezi olayları’’ sırasında Ankara’da yaşanan olaylarla ilgili Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu tanıklık yapacak. Yargılananlar ise “sağlık yardımı’’nda bulunan doktorlar... Kıpırdayan her canlıya, içinde kimyasal maddeler de bulunan su sıkıldığı, biber gazının, gaz bombalarının birbirine karıştığı, insanların ölümle burun buruna geldiği dakikalarda doktorların görev yapması da engellenmişti.

İşte yasaya o yüzden karşılar

O doktorlar bugün yine yargı önünde... “Niçin o gençlere yardımcı oldunuz? Niçin onlara sağlık yardımında bulundunuz?’’ diye soruluyor. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da “Ben olayların tanığıyım’’ dedi. Mülkiyeliler Birliği’ne sığınanların etrafı sarıldığında Feyzioğlu, “Öldürecek misiniz?’’ diye tepki gösteriyor, onlarla mücadele ederken başka bir polis grubu ise o an duran polis grubuna durdukları için saldırıyordu.
Gaz, kimyasal karışımlı su sıkılırken o gençler korunmak için yüzlerini, gözlerini kapatıyorlardı. İşte, TBMM’de tartışılan yüzün kapatılmasının ağır cezalar gerektiği günlere böyle gelindi. Yani gaz, su sıkılırken kendini korumaya çalışıp yüzünü-gözünü kapatanlara hapis cezaları getiriliyor.
O gün, Gezi olayları sırasında gençleri “düşman’’ görüp üzerine acımasızca saldırmalarını emredenler, şimdi bunu yaygınlaştırıyor. İşte, kavganın nedeni de bu... Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun bugün yapacağı tanıklık, bir yerde tarihe tanıklık niteliği de taşıyor.

Halkın otobüsü alındı saraya verildi

TBMM’de, oy sayısı üstünlüğüne güvenip istediği yasayı çıkarmaya çalışan AKP’lilerin bu tutumu, belediyelerde de geçerli... Örneğin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde AKP’nin 99, CHP’nin 23, MHP’nin ise 15 üyesi var. Muhalefet ne yaparsa yapsın, ne kadar direnirse dirensin, Melih Gökçek istediği kararı çıkarmayı başarıyor.
Maliyetiyle, harcamalarıyla dudak ısırtan Cumhurbaşkanlığı Sarayı, parasız kalmış olacak ki, belediyeden yardım istemiş. “Bize 4 otobüs verin’’ denilmiş. Melih Gökçek de “hay hay’’ demiş ve sarayın otobüs talebini Belediye Meclisi’ne getirmiş. Vatandaşın otobüsü kısılırken, birçok hatta otobüs sıkıntısı çekilirken, 4 otobüsün saraya tahsis edilmesine CHP’li üyeler yine şiddetle karşı çıktı. Ama değişen bir şey olmadı, 4 belediye otobüsü saraya tahsis edildi.
CHP Grup Başkanvekili Doğan Yılmazkaya, “Evet, otobüs tahsis edildi’’ diyor ve bize şunları anlatıyor:
“Bugün, Ankara’da birçok semtten otobüsler çekildiği için ulaşımda büyük sorunlar yaşanıyor. Eğer belediyenin otobüs fazlalığı varsa bunlarla mahallelerin eksikliği giderilsin. Sarayın parası mı yok da, halkın otobüsüne el koyuyorlar. Parasal değeri önemli değil, oraya yaranmak için otobüs veriyorlar.’’

Gökçek’in, Osmanlıspor’una kıyak

Büyükşehir belediyesinin yıllık hafriyat geliri 360 milyon liradan fazla... Belediye bu işi kendisine bağlı ANFA şirketine 29 yıllığına verdi. Peki ANFA ne yaptı? O da, bunu Gökçek destekli Osmanlıspor’a devretti. Osmanlıspor ne yapmış? Onlar da bir başkasına devretmiş. İşte CHP Grubu, bunun hesabını sorduğu zaman “Eğer belediye, spor kulüplerine destek olacaksa olalım. Ama bunu yalnız Osmanlıspor’a değil, Ankaragücü, Gençlerbirliği ve diğerlerine de yapalım’’ diyor. CHP Grup Başkanvekili Doğan Yılmazkaya ve arkadaşları ne yaparsa yapsınlar sonuç değişmiyor.
Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (ASKİ) bütçesi 1,5 ay önce kabul edilmişti. Geçen hafta ASKİ bütçesine 628 milyon lira daha eklendi. Yani ek bütçe yapıldı. Gökçek, getirilen ek bütçeyi niçin getirdiklerini açıklamıyor, sadece daha önce bazı şeyleri bütçeye eklemeyi unuttuklarını belirtiyor. CHP Grubu, ek bütçenin altında başka amaçlar bulunduğunu düşünüyor. Yapacakları, bu paranın nereler için harcanacağını izlemek olacak.

Yargı kararı dinlemiyor

Atatürk Orman Çiftliği, devlet eliyle talan edildi. 1 milyar 250 milyon liralık harcamayla yaptırılmakta olan Ankapark için Danıştay durdurma kararı vermişti. Buna rağmen inşaatlar devam ediyor. Yapımların yolunu açma yöntemi ise plan değişikliği oluyor. Plan değişikliği, CHP’li üyelerin ret oyu vermesi sonucu değiştirmiyor. Gökçek, bu projeyi bitirince Ankara’ya 10 milyon turist bekliyormuş. CHP’liler ise “Turist eğlenceye değil, kültürel dokuya gelir. Gelin Ankara kalesini canlandıralım’’ diyor. Ama Gökçek bunu hiç duymuyor bile...
Ankara, yalnız TBMM’de değil, Büyükşehir Belediyesi’nde de gerilimli... “Ben yaptım oldu’’ anlayışı Ankara’ya hiç yakışmıyor.