Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’nde göstere göstere gelen patlamada ilk belirlemelere göre 31 vatandaşımız hayatını kaybetti. Açıkçası bunlar bizim için sürpriz olmadı. Çünkü böyle bir eylemin yapılabileceğini 1 Temmuz’da, 13 Temmuz’da bu köşede ısrarla vurgulamış, “Önlem alın” uyarısında bulunmuştuk. Eğer önlemler alınmazsa “Şu olacaklara hazır olun” demiştik.
Gerçek olan durum şu: Önce, Irak sınırı için “kevgire döndü” deniliyordu. Buna Suriye sınırımız da eklendi. Denetimsiz, kontrolsüz birileri giriyor-çıkıyor, sınırlarımızı korumakla görevli olanlar da bu duruma seyirci kalıyor.

BU ÜLKENİN VATANDAŞLARI

Sınır ötesine geçen Türk vatandaşları da IŞİD ya da PKK için savaşıyorlar. Cenazeleri ülkemize getirildiğinde de belli çevreler onları “şehit” sayıyor. Sınır ötesine savaşmak için geçilmekle kalınmıyor. Teröristlere Türkiye üzerinden mühimmat, silah ve gıda ikmali de yine aynı örgütler aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Yani terör örgütleri, yeterli önlem alınmadığı için topraklarımızı lojistik merkezi olarak kullanıyor.
Terör örgütü PKK’lıların silahlarıyla Güneydoğu’da rahatça dolaşmalarına seyirci kalınıyor. Onlar yöre halkı üzerinde “baskı aracı” olarak sağda-solda dolaşıyor, propaganda yapıyor, eli silah tutan gençleri sınır ötesindeki çatışmalara götürüyor. Terör örgütü IŞİD’e de yine Türkiye üzerinden önemli katılımlar oluyor. Yani, başka bir ülke toprağında bu ülkenin vatandaşları ölüyor, öldürülüyor.

NEREDEN GİDİYORLAR?

1 Temmuz’da bu köşede, örgütlerin kanlı eylemler yapabileceğini şöyle aktarmıştık:
“PKK ve yandaşlarının 6-7 Ekim’de gerçekleştirdikleri kalkışmaya benzer bir girişimi başlatacakları beklenen bir durum. Yalnız onlar değil IŞİD’in de bazı bölgelerimizde her an kanlı eylemlere girişebileceği değerlendiriliyor. O yüzden, istihbarat birimleri ’muhalifleri’, ’hayali örgütleri’ değil, gerçek örgütlerle bağlantılı olanları izlemeli.
Dinci örgütler arasında işbirliği ’cihat bölgesi’ olarak adlandırdıkları Afganistan’da, Bosna’da, Çeçenistan’da, Irak’ta başlamıştı. O yüzden her ülkede, o örgüt adına eylem yapmaya hazır hücreler bulunuyor. IŞİD’e Türkiye’den katılımlar daha çok Gerede, Karamürsel, Yalova, Bursa, Adapazarı, Bolu, Ankara ve Adıyaman’dan oluyor. Bu örgüte ilgi duyanların oranı da yüzde 6 civarında.”
Genelkurmay İstihbarat eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin’le de konuşmuştum. Pekin o gün şu uyarılarda bulunmuştu:
“Hem PKK’nın hem de IŞİD’in bombalı, kanlı eylemlerine hazırlıklı olmalıyız. Türkiye, Esad’a karşı mücadele eden Fetih Ordusu ve IŞİD’i desteklemekten vazgeçerse Suriye ile ilişkiler normalleşmeye başlar.”

TERÖR ÖRGÜTLERİ KONFEDERASYONU

13 Temmuz 2015’te bu köşe, “Önemli uyarı: Kara bela Türkiye’yi sarıyor” başlığını taşıyordu.İslam ülkelerindeki terörü MHP Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın eski genel sekreteri olarak yakından izliyor. Sohbetimizde İhsanoğlu şu uyarıda bulunmuştu:
“Bugün radikalizm yani aşırıcılıkla birlikte şiddette de büyük bir artış görülüyor. Şiddetin artışı, tedhiş, terör hareketlerinin evrensel boyut alması, herkesin farklı bir şekilde düşünmesini zorluyor. Günümüzdeki olaylar Hasan Sabbah misali bir eylem değil bunlar bir çeşit ’Terörist Gruplar Konfederasyonu’dur. Bu konfederasyonun başındaki adamlar çok zekice hareket ediyorlar, bir nevi korku imparatorluğunu kurmuş bulunuyorlar.
...Türkiye her şeyden önce bu örgütlere uzak ve soğuk durmalı. Bunların Türkiye’ye sızmalarına, ülkemizde de bunlara katılımlara karşı alınacak önlemler etkili bir biçimde uygulanmalı. Türkiye’de, bir IŞİD potansiyeli fikriyatı var. Bu vatandaşlarımız arasında giderek yaygınlaşıyor. Bunların oranı yüzde 1 bile olsa çok önemli bir sayıya ulaşıyorlar. Benim değerlendirmeme ve aldığım bilgilere göre bu tahmin edilenden daha yüksek bir sayıya ulaşıyor.
Suriye’de, Irak’ta yaşanan gelişmeler bizi şüphesiz derinden etkiliyor. Suriye’nin parçalanması, Irak’ın bütünlüğünü bozup bağımsız devletler kurulması ülkemiz için de önemli sorunları beraberinde getirecek. Bunlarla uluslararası düzeyde mücadele yapılmadığı takdirde, uzun vadede çok tahripkar olacaklar, ülkelerin parçalanması sonucunu getireceklerdir. Ortadoğu da haritalar değiştirilmek isteniyor.
Bakmayın siz bu örgütlerin dini kullanmalarına. Din bunlar için bir bahane. Dinin haram kıldığı ne varsa, bunlar hepsini sözde din adına yapıyorlar. Dine en büyük ihanet, zarar bunlardan, radikal hareketlerden geliyor.”
Daha iyi günlerimiz... Bu politikalar devam ettikçe yeni patlamalar her an beklenmeli...