Ne güzel ülkeydi burası...
Ne güzel ülkeydi kardeşim.
Masum.
Saf, temiz.
Hayallerimiz vardı.
Umutlarımız.

*

Siyah beyaz filmlerimiz vardı.

*

Annem elimizden tutardı, ağabeyimle benim... İzmir’in imbatı vantilatör gibi ufak ufak üfürürken, Kahramanlar’daki açık hava sinemasına giderdik, yürüyerek... Babam gazoz filan alırdı, eğer uslu durursak... Küçücük sinemada bi kamyon dolusu çiğdem yenirdi, çıt çıt çıt çıt... Hastasıdır İzmirliler çiğdemin... Hani şu sizin ayçekirdeği ya da kısaca çekirdek dediğiniz çiğdeme... Ve, ışıklar sönerdi.

*

Ayşecik vardı.
Ömercik.
Sezercik.
Masum, saf, umut dolu Türkiye’nin, vicdanı olan çocuklar.

*

O efsane replik mesela...
“Anneciğim, melek yüzlü anneciğim, hasta olma sen anneciğim, ben büyüyünce doktor olucam, sana ilaç getiricem anneciğim.”

*

Burnumuzun direği sızlardı.
Cızz ederdi yüreğimiz.
Kağıt mendiller yoktu o zamanlar, babam elini arka cebine atardı, ütülenmiş, derli toplu katlanmış bembeyaz mendilini çıkarır, anama uzatırdı hafifçe... Valide zaten hıçkırmaktan perişan.

*

Ben en çok Sezercik’i severdim.
Kendisi açken bile elindeki lahmacunu sokak köpeğine yediren yufka yürekli yaşıtımı... Veremli annesine bir tas çorba bulabilmek için şeker satan kahramanımı... Alamadığı balonlara iç çekerek bakan hüzünlü arkadaşımı...
En çok onu severdim.
Aman ne kızardım o pis pis sırıtan gaddar üvey babasına, size anlatamam.

*

Sonra aniden...
Akıp geçiverdi yıllar.
Göz açıp kapayıncaya kadar.

*

Dün okuyorum gazeteleri... Otomobilini durdurmak isteyen polisle çatışmış, aksiyon filmlerini andıran kovalamacada cayır cayır kurşun yakılmış, önce izini kaybettirmiş, sonra yakayı ele vermiş, meğer uyuşturucu kaçakçılığından aranıyormuş, evine yapılan baskında kokain, tabanca, kalaşnikof bulunmuş, yargılanmış, beş sene hapis cezası almış, operasyonla tutuklanmış, cezaevine konulmuş.

*

Sezercik büyümüş...
Polat Alemdarcık olmuş!

*

Halbuki...
Ne güzel ülkeydi burası.
Masum, saf, temiz.
Hayallerimiz vardı.
Umutlarımız.
Siyah beyaz filmlerimiz vardı.

*

Ve, her şeyi bi kenara bıraktım bugün.
Elimde kağıt mendil...
Belki de “her şey”in cevabı olan soruyu yazmaya karar verdim.

*

Ne oldu bize kardeşim?
30 yıl içinde böyle...
Ne oldu bize?