OHAL'in ardından çıkarılan KHK tartışmaları sürüyor. Bu tartışmalardan birisi de akademide yaşanıyor. Nitekim, geçen hafta Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilen 674 sayılı KHK'nın 49'uncu maddesiyle öğretim elemanlarının kadroya alınması güçleşti. Öğretim Elemanları Sendikası (ÖGESEN) Genel Başkanı Vahdet Özkoçak, en düşük ihraç oranının araştırma görevlilerinde olduğunu belirterek, buna karşın bazı çalışanların istifa ettirtildiği, kadroya alınacaklara ise özel güvenlik formu verildiğini vurguladı.

EN DÜŞÜK İHRAÇ ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİNDEN


Özkoçak, “En büyük mağduriyet doğuran madde olan 674 KHK 49. madde de maalesef geçen hafta TBMM Genel Kurulu’ndan geçti. Biz #öyp50d olmasın dedikçe fısıltılar çoğalmaya başladı ve kulağı sağır edecek boyutlara ulaştı. ÖYP 50d uygulamasının KHK’da yer almasının hiçbir mantıklı gerekçesi yoktur. FETÖ'nün sızdığı iddia edilen ÖYP’de 13.170 araştırma görevlisinden ihraç olan sayısı sadece 154 oldu ve oran olarak yüzde 1,25 ile tüm kamu personeli içinde ihraç oranı en düşük sistem olarak ortaya çıktığı görülüyor. Durum böyle iken böyle bir kararı Bakanlar Kurulu'nu yanlış bilgilendirerek KHK’da yer almasına neden olanlar binlerce araştırma görevlisini haksız bir itham ile karşı karşıya bırakıp kazanılmış haklarının ellerinden alınmasına neden olmuşlardır” diye konuştu.

ogretmen_seminer

YÖK Başkanı Yekta Saraç'ın ilettiği gibi zorunlu hizmetin bitmesi ve senetlerin boşa düşmesi gibi bir durumun olmadığını kaydeden Özkoçak, “Bugün 35. madde ile görev yaptığı üniversiteden ilişik kesip, ÖYP kadrosundan da istifa etmek isteyen bir ÖYP’li araştırma görevlisi ne maaş alabildi ne de resmi görevden uzaklaşabildi. Demek oluyor ki Saraç’ın ilettiği gibi usta çırak ilişkisini bozma değil ama diğer dediği kaçınılmaz mağduriyet ile ÖYP’li araştırma görevlileri karşı karşıya kalıyor” dedi.

KİŞİYE ÖZEL UYGULAMALAR


KHK'nın 1 Eylül’de yayımlandığından beri savundukları ana temanın KHK'da ÖYP maddesinin yer almaması gerektiği ve FETÖ, PKK bağlantısı olanların bu maddeye gerek kalmadan kamudan uzaklaştırılabilmesi olduğunu kaydeden Özkoçak, şöyle devam etti: “Ancak geçen madde sonrası soruşturma acil yapılmalı ve masum olanlar derhal 33a ya geçirilmeli çağrısı yapmıştık. Matbu soruşturma evrağı ile 33a kadrosuna yeniden atanma olacağı artık biliniyor. Ancak bunu fakültelerde bölüm hatta anabilim dalı bazında kişiye özel uygulamak maalesef yakışık almadı. Öyle ki bir anabilim dalındaki tüm ÖYP araştırma görevlilerine matbu soruşturma evrakı verilmezken bir başka fakültede bazılarını verilip bazılarına verilmediği görülüyor. KHK’da asıl amaç FETÖ ve PKK temizliği değil midir?

Burada dekanlıklara, rektörlüklere verilen bu sınırsız ve keyfiliğe giden yetkiyi kötüye kullanmayacaklarının garantisi var mı? Kötüye kullanan akademisyen ve idari personel tespit edildiğinde cezai işlem uygulanacak mı? Hatta son KHK görüşmesinde CHP Bursa Milletvekili sayın Dr. Ceyhun İrgil de Başbakan Yardımcısı ve KHK’lara bakan Hükümet yetkilisi sayın Nurettin Canikli’den de sorgulama sonrası suçlamaya tabii olmayanların 33a kadrosuna geri dönmesi sözünü almışken uygulamaların bu kadar keyfi olması bizleri tedirgin ediyor.”

“YÖK DAHA CİDDİ DURMALI”


İstanbul Medeniyet ve Harran Üniversiteleri’nde yapılan keyfi uygulamalar hakkında sürekli şikayetlerin geldiğini, bu şikayetleri de YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Hasan Mandal'a ileterek çözüm aradıklarını anlatan Özkoçak, “Sağolsun hocamız ÖYP konusunda YÖK’te destek olan tek yetkilidir. Ancak bu iki üniversitede görev alanların katı tutumu sebebiyle mağduriyetler yaşanmaya devam ediyor. Özellikle bu gibi üniversiteler üzerinde YÖK daha ciddi durmalı, kendi yayınladığı yönergelere uymayanları uyarmalı ve gereken adımlar atılmalı. İddialar araştırılmalı kapanan ve FETÖ üssü olan üniversitelerde kadrosunu alanların devlet üniversitelerinde FETÖ temizliği adı altında masumların canını yakmalarının önüne geçmeli. Bu iddiaları bizde gündeme getiriyor TBMM de dile getiriyoruz” diye konuştu.

İHRAÇ YERİNE İSTİFA ETTİRİLİYORLAR


Bank Asya’da yüklü parası olan akademisyenin bir vesile ile görevine döndüğünü, buna karşılık AB projesinden 3 bin TL olan diğer bir öğretim elemanının işine son verilebildiğini anlatan Özkoçak, şöyle devam etti: “Ya da atama kriterleri hatalı olduğu gerekçesi ile bazı öğretim elemanları mahkemece aklandığı halde görevine dönemiyor. Daha da vahimi KHK ile ihraç yerine istifa ettirilerek olayı kapatma yöntemi uygulandığı söyleniyor. Bu yöntemleri uygulayan komisyonlar için ne tür işlemler yapılması düşünülüyor? Bu iddialar doğru ise kriptolar serbest demektir, bu durumda YÖK ne yapacak? KHK da olmaması gereken ÖYP’li öğretim elemanları halen yeni KHK da durumlarının düzeltilmesi bekleniyor. Biz inatla soruyoruz neden #öyp50d oldu? Kim kendini kurtarmak adına bunu yaptı? Binlerce ÖYP’li öğretim elemanı neden çaresizliğe terk edildi?

Bu ve benzeri sorunların üzerine gidilmezse Akademide başarısız darbe girişimi sonrası FETÖ ve kriptoları üzerinden hükümet eli ile darbe yaşanacağı görülüyor. Özellikle Başbakan Yardımcısı Sayın Nurettin Canikli’nin alanı olmayan akademi konusunda daha hassas olması, paydaşların fikirlerini alması ve telafisi mümkün olmayan sonuçları doğuracak KHK maddelerinden kaçınması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü çıkan bir KHK’nın düzeltilmesinin aylar aldığını ve masumların, devletine bağlı vatanseverlerin en ağır darbeyi aldığını hepimiz görmekteyiz. Yasamanın 'Evet' dediği 674 KHK 49.maddenin değişmemesi maalesef bizleri korkuttu ve atılan hatalı adımların Türkiye Cumhuriyeti’ne ağır sonuçlar doğurmasından korkuyoruz. Devletimize güvenimiz tamdır ve gereken adımların atılacağından şüphemiz yoktur.”