Kan çekiyor demek ki...
“Ecdadımız Osmanlı” derken, sonları hakikaten Osmanlı gibi...

*

Hezimet...
Refüze...
Her cephede yenilgi...

*

Rus ordusu bu kez güneyde...
“Mahmut” diye bağır, üç Rus askeri başını kaldırır...

*

Balkanlar yerine güneyden büyük göç dalgası...
Suriye’deki Türkmenler, 1’inci Dünya Savaşı’nın Balkan Türkleri gibi, beklediler gelen giden yok, koyunlarını ineklerini alıp geldiler...

*

Yunanistan fırsatı yakaladı, Ege’deki boş adalara yerleşti...

*

Kürt ayaklanmaları...
Kaymakam kaçıp geldi, ha 1915, ha 2015...

*

Alman subaylarının getirip yerleştirdikleri bataryaların yerine, tetiği Amerikalı, İspanyol ve Hollandalı subayların elindeki füze sistemlerini koy...

*

Meclis-i Mebusan aynen bildiğiniz gibi...

*

Ve mütareke basını...
Ali Kemaller, Refi Cevatlar, Said Mollalar, Sabri Efendiler... Dün ya da bugün değişmiyor... Alemdar Gazetesi, Peyam-ı Sabah, Vakit...
Ali Kemal şöyle diyordu mesela:
“İki paralık Mustafa Kemal’in izinden gidecek değiliz...”
Asıl önemlisi; mütareke basını ülkenin içindeki yangını milletten gizlerken, sesini yükselten her yurtsever “vatan haini” idi...
O zaman da inanıyordun salak...

*

Eee “saray”ın eksikti, tamamdır...

*

En azından gidişleri Osmanlı gibi...
Bir Mustafa Kemal lazım sadece bize...

*

Faruk Demir söylüyor şu an radyoda:
“Bulutlar treninden, dağlar kokundan
Sarhoştur sevdiğim Mahsuni bundan
Bir daha gel, gel Samsun’dan
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost...”