Gerçek nedir? Onlar ne yazıyorlar? Başbakan söylüyor. Tekrarlıyorlar. Bakan konuşuyor. Onaylıyorlar. Gerçek nedir? Onlar ne yazıyorlar?
Tek ağaç kesilmeyecek.
Tek ot yolunmayacak.
Yerin altına girilecek; “galeri açılacak“ ve bakır cevheri yer altından çıkarılacak. Murgul’a götürülecek orada işlenecek. Artvin’in doğası hiç mi hiç zarar görmeyecek. Başbakan bunları söylüyor. Orman Bakanı da onu onaylıyor. Papağanlar ile borazanlar da Başbakan ile Bakan ne diyorsa aynısını tekrarlıyor.
“Artvin sınavından” geçiyorlar.

*  *  *

Hiçbir şey sebepsiz değil.
Havuzu unutan.
Artvin’i anlayamaz.
Olanı biteni kavrayamaz.
Havuzu unutan.
Ahlaksızlığa ortak olur.
Başlangıcı şöyleydi: Bir bakan görevlendirmişti. Bakan da çok güvenilen, devlet ihaleleriyle beslenip büyütülen ve “Milletin anasını çok seven” bir işadamını görevlendirmişti. O işadamı, diğerlerini telefonda tek tek arayıp havuzun doldurulmasını organize etmişti.
Sakın ola unutmayın.
Havuz doldurma; bakan oğullarının döviz dolu kasaları ile para sayma makinelerinin suçüstü belgesi olarak geçtiği o ünlü 17-25 Aralık dava dosyalarında yer almıştı:
Sen havalimanını kaptın.
At havuza para.
Sen köprü ihalesini aldın.
At havuza para.
Sen rakı fabrikalarını yuttun.
At havuza para.
Sen tüneli götürdün.
At havuza para.
2 ayda havuzda 650 milyon dolar toplandı. Bu para daha önce devletin elindeki gazete ve TV’leri alıp da; o dönemin başbakanı (şimdiki cumhurbaşkanı) damadını yazar yapan işadamına aktarıldı. TV ve gazeteler, kağıt üzerinde, el değiştirdi. Gerçek sahipleri işte o ünlü “Alo Fatih...” geleneğinden gelen şimdiki Başbakan ile “Artvin’de bir tek ağaç kesilmeyecek. Galeri yapacağız” diyen şimdiki Bakan... Başbakan ile Bakan ne diyorsa havuz medyası onu doğru haber(!) diye satıyor.

*  *  *

Bir değil.
İki değil.
Üç değil.
Beş değil tam altı kez “Cerattepe’de maden ocağı açmak, Artvin’in bir daha yerine konulamaz doğasını öldürür” diye mahkeme kararı alındı. Üst mahkeme de bu kararı onayladı. İki yabancı şirket bırakıp gittiler. Artvin’de bugün “bakır madeni” diye ilan edilen ve daha sonra “altın çıkarma madenine” dönüşeceğine kesin gözüyle bakılan o ocak, işte bu havuza para koyan şirketlere sunuldu.
Hukuk hançerlendi.
Adaletin boynu vuruldu.
Altı mahkeme kararı var.
Yeniden ihale açtılar.
Havuzculara verdiler.
Hani bakan emriyle “havuz doldurup borazan medya oluşturma” ile görevlendirilmiş işadamına, öbürü “Dün gece uyuyamadım... İki hap aldım... Yine de anladım ki, bakan beni seviyor...” demişti ya...
İşte onlara verildi.
Adrese teslim şartname yazıldı.
Şike ihale açıldı.
Altı mahkeme kararına rağmen Artvin’deki maden önce “uyuyamadım...” diyen işadamına verildi, o da “rödovans” dümeniyle ocağın işletme hakkını havuz organizatörüne devretti.
Havuzu unutan!
Artvinliyi anlamaz!
Artvinliyi anlayamayan!
Haramzadeye ortak olur!