Boğaz’a bir köprü diktik. Bir köprüden 100 çeşit iktidar yağcılığı çıkardık.
Gurur abidesi!
Dünyanın harikası!
Türkiye’nin gerdanlığı!
Kendi kendine, özü özüne yağcılık zirve yaptı. Dün Pensilvanya’ya gidip Fethullah Gülen’in beyaz imam takkesini öpen dudakların sahibi kalemler, köprüyü fırsat sayıp iktidar tarafına çark ettiler. Köprü yağ çekme üzerinden gizli günah çıkarma aracı da oldu. Cumhurbaşkanı, “siz ki tankların önüne durmuş eli öpülesi bir milletsiniz, köprülerin en iyisine layıksınız” faslından halkı yağa boğdu.
Köprüyü diktik!
Kamyonlar molasız geçecek.
TIR’lar bekleme yapmayacak.
Fakat sonuç değişmedi.
Bir kamyon domates satıp bir cep telefonu almaya devam edeceğiz. Çünkü Türkiye ihraç malları içindeki “ileri teknoloji payını” 14 yıldır bir milim artıramadı, artıramıyor.

* * *

Sadece köprü, tünel, duble yol, şehirleri betona tapma mabedlerine çevirip rantı yüksek inşaat yapmakla Türkiye kalkınamadı. Tersine çok geride kaldı.
Singapur: Yüzde 49.
Çin: Yüzde 26.3.
Almanya: Yüzde 23.5.
Güney Kore: Yüzde 22.1.
ABD: Yüzde 20.6.
TÜRKİYE: Sadece yüzde 3.7.
Bu oranlar nedir diye sorarsanız söyleyeyim: İhraç edilen malın içindeki yüksek teknoloji payıdır ve Türkiye en geri yerdedir.

* * *

Akıl açıcı!
Propaganda bozucu!
Yağcılığa dur deyici!
Bir çarpıcı sonuç daha var. Ben dikkat çekeyim. Siz üzerinde düşünün: Köprü yapımı hiç gecikmedi. Uzay üssü yapımı ise gecikti. Füze rampası yapımı hiç başlamadı.
Neden böyle oldu?
Türkiye niçin füze yapımına başlayamadı, füze rampasını neden yapamadı, uçak ve füze yapımında kullanılan ara malları üretiminde bir çıt ileri adım atamadı da köprüleri ve bağlı otoyollarını hemen hiç gecikmeden yapıverdi?
Yağcılık lezzetli geldi.
Gerçekler acı veriyor.
Ben size gerçeği anlatayım.
Köprülerin yapıcısı:
Kore-Japon şirketleri.
Otoyolların yapıcısı:
İtalyan şirketleri.
Finansman sağlayıcı:
Türk şirketleri.
Köprülere ve otoyollara finansman bulacak Türk şirketlerine devlet “hasılat ve buna bağlı olarak araç geçiş garantisi” verdi.  Yani devlet ile Türk şirketi patronu arasında “yıllık ya da 5-10 yıllık; şu kadar araç geçecek-şu kadar hasılat yapılacak garantili” anlaşma imzalandı. O kadar araç geçmezse kalanı devlet hazinesi Türk şirketine ödeyecek. Türk şirketleri, bu mukaveleleri Türk bankaları üzerinden yabancı bankalara gösterip, köprü ve oto yolları yapacak paraları yüksek faizle dışarıdan buldular. Köprüyü yapacak Japon ya da Kore, otoyolu yapacak İtalyan şirketine bu paraları aktardılar. Köprü ve yollar hiç  gecikmeden bitiverdi. Yani; “gururumuz-dünya harikası- gerdanlığımız” diye yağcılık aracı haline getirilen köprüler aracılığıyla Türkiye, dış finansman kurtlarına (emperyalizme) soydurulmuş oldu.

* * *

Soyulan Türkiye!
Füze yapamadı.
Füze rampası dikemedi.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, “5 yıl önce 2011 yılında bizzat başbakanın (o yıl Tayyip Erdoğan’dı) temelini attığı Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’ne geçen  süre içinde tek bir çivi bile çakılmadığını” açıkladı. Sanayi Odası Başkanı’na inanırsan; “Dünyanın harikası köprüyü 3 yılda yapan Türkiye, 5 yılda Uzay Üssü yapımına tek bir çivi bile çakamaması bürokrasi yüzündenmiş! Oda başkanına bakarsan; darbecilerin merkez yaptığı Akıncı Üssü’nün arazisini de devlet onlara vermeliymiş ki, Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrikalar kuruluversin, yüksek teknolojik üretim diriliversin, ihraç mallarımız içindeki ileri teknoloji payı artıversin!

* * *

Köprüyü diktik.
Bir kamyon domates satıp bir cep telefonu almaya devam. Yabancının parasıyla, Japon ve İtalyan şirketiyle 3 yılda köprü dikerek Türkiye geleceğini kurmuyor, geleceğini yiyor.
Yağcılık rezil iş!
Yağcıda utanma yok.