En büyük suç kanıtı Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 20 Aralık 2011 tarihinde verilen, 22 Aralık’ta Ankara’ya ulaştırılan 5 no.lu CD’ydi. Bu CD’ye dayanarak “28 Şubat Soruşturması” kapsamında ilk gözaltı ve tutuklamalar 12 Nisan 2012 tarihinde başladı. Sanıkların bir kısmı 14 ay tutuklu kaldı. 102’si asker, 1’i YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz davanın sanıklarıydı. 4 yıldır sonuçlanmayan davanın 19 Nisan’da yeni duruşması yapılacak. Dava devam ederken emekli Orgeneral Teoman Koman, emekli Albaylar Esen Şahan, Salih Eryiğit ve Mehmet Haşimoğlu vefat etti.
Savcılık, kendilerine ulaşan CD ile ilgili 9 Şubat 2012 tarihinde üç bilirkişi tayin etti. 6 bin 350 sayfalık dijital dosya 4 gün içinde incelendi ve 13 Şubat 2012 tarihinde savcılığa verildi. O raporu düzenleyenlerden Ü.T., Fethullah Gülen cemaati bağlantısı nedeniyle halen yurtdışında bulunuyor. Jet hızıyla hazırlanan rapor, kumpası da ortaya koyuyordu.

YILLARCA VERİLMEDİ

Askerler, sanık olmalarına neden olan 5 no.lu CD’nin kopyasını ancak 8 Ocak 2015 tarihinde elde edebildi. Bu kopya, Adli Bilişim Uzmanı Tuncay Beşikçi tarafından incelenip raporlaştırıldı. Savcılığın görevlendirdiği bilirkişinin 4 günde incelediği CD, 24 Şubat 2015 tarihinde Tuncay Beşikçi’ye teslim edildi. CD’nin adli bilişim incelemesi 2 ay 10 gün sürdü. Raporda şöyle deniliyordu:
“5 no.lu CD, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) 134, diğer yönetmelik ve uluslararası standartlara aykırı olarak, hukuki delil niteliği oluşturacak ve mahkemelerce kabul edilebilir şekilde elde edilmemiştir. Olay yeri incelemesi yapılıp, 5 no.lu CD’nin bulunduğu ortamdaki diğer dijital delillerle incelenip delil bütünlüğünü sağlayacak şekilde tutanak altına alınmamıştır. CD oluşturulduğu bilgisayarın imaj kopyasının olmaması nedeniyle delil olarak kullanılamaz. Özellikle CD’nin oluşturulduğu bilgisayarın imaj kopyası olmaması nedeniyle mevcut delil olarak kabul edilen imaj kopyanın, imaj kopyası durumunda olan CD’de yer alan dosyaların üst veri yoluna ait tarih ve saat bilgilerinin doğru olduğu kabul edilemez.”
Raporda, bu CD’nin delil olarak kullanılamayacağına ilişkin daha birçok gerekçe de yer alıyordu.

YENİ RAPOR MAHKEMEDE

Bu saptamalardan sonra Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi 7 Eylül 2015 tarihinde ODTÜ üyelerinden oluşan bir bilirkişi heyeti görevlendirdi. Onlar da raporu 7 ay süren bilimsel çalışma sonucunda tamamladı ve mahkemeye teslim etti. İşte o raporun sonuç bölümü:
- 5 no.lu CD, adli bilişim tekniği açısından uygun olarak elde edilmedi ve CD’nin genel bütünlüğü şüpheli.
- CD’nin oluşturulduğu bilgisayar tespit edilemedi.
- CD, üçüncü kişilerce kaynağı bilinmeyen bir yöntemle temin edilmiş ve cumhuriyet savcılığına teslim edilmiştir.
- Yıllarca CD’nin imajı ve HASH değeri alınmamış, sanıklara/avukatlarına verilmemiş.
- CD ister yeniden/üstüne yazdırılabilir olsun isterse yeniden/üstüne yazdırılamaz özellikte olsun içeriği iz bırakmadan değiştirilebilir ve bir başka CD’ye de içeriği değiştirilmiş bilgilerin kolaylıkla kaydedilebilir olduğu anlaşılmıştır.
- Söz konusu CD’nin Genelkurmay Başkanlığı’na ait olup olmadığı, ilgli CD’nin oluşturulduğu bilgisayarın Genelkurmay Başkanlığı’nda bulunması ve CD’ye ait yaratıma bilgilerinin bilgisayar ile (özel log değerlerinin) eşleşmesi durumunda mümkün olabilecektir.
- Delil zinciri bütünlüğü bozulmuştur.
- Dijital deliller, tek başına hüküm kurmaya yeterli delil oluşturamaz.
- Dijital dosyaların üst veri bilgileri çok basit yöntemler ve profesyoneller tarafından özel programlarla iz bırakmadan değiştirilebilir.
- Üst veri bilgilerinin değiştirilmesini önleyecek bir güvenlik yöntemi bulunmuyor.
- Taranmış word/metin dosyalarında manipülasyon yapılması kolaydır. Bu nedenle belgelerin orijinali ile karşılaştırılmadığı sürece doğru kabul edilemez.
- CD içerisinde yer alan iki adet dosyanın yazıldığı program henüz piyasaya sürülmemişken/yokken yazılmış olamayacağından delil bütünlüğü bozulmuştur.
- CD, adli bilişim açısından güvenilir değildir. Bu haliyle CD’nin delil niteliği bulunmamaktadır.
“Ergenekon”, “Balyoz”, “Odatv”, “Poyrazköy” derken, 28 Şubat Davası’nın da başından beri sahte belgeler ve dijital verilere dayalı olarak yürütüldüğü biliniyordu. ODTÜ öğretim üyelerinin bu raporu bu nedenle hiç yadırganmadı. Bir kumpas davası daha çöktü. Bu davanın sanıkları şimdi bir dönemin hesabını da sormaya hazırlanıyor...