Gittik gömlekçiye...
Kendinden çizgili beğendim, kolu düğmeli...
Hakikaten çok güzel durdu...
“Bunun bir büyüğü var mı, ben üç numara giyerim... Kendime isteyecek kadar karaktersiz değilim” dedim...
Aldık...

*

Oradan karşı mağazaya...
Ceket 46 beden indirdiler...
Omuzları çekti biraz...
“Kendime isteyecek kadar karaktersiz değilim” dedim, 48’ini getirdiler...
Tam oturdu...

*

Pantolon baktık...
Tezgahtar “Nerede giyeceksiniz” dedi, “Ceketin altına” dedim...
Tezgahtar “Zaten bizde genelde ceket üstte, pantolon altta oluyor... Ceket üstü pantolon yok” diyerek açık gri verdi...
Tam oldu...
“Kendime isteyecek kadar karaktersiz değilim” dedim...
Paketledi...

*

Ayakkabı...
Sordu kız, kaç numara giyiyorsunuz...
“45 numara... Kendime isteyecek kadar karaktersiz değilim... Yumuşak deriden olsun, giyimi rahat olanları severim...” dedim...
İlk denemede tam oldu...
Kahve, bağcıklı...

*

Karnım acıktı, çarşıda gez gez...
Muhterem karıma “Acıktım, kendime isteyecek kadar karaktersiz değilim” dedim...
Dönerciye oturduk...
Bir buçuk döner....
Turşu, salata, bulgur pilavı...
Garson geldi:
“Fıstıklı, biraz da Hint cevizli künefe var mı?... Kendim için isteyecek kadar karaktersiz değilim... Yanında dondurma da olsun” dedim...

*

Kahve içelim dedik, geçtik bahçeye...
“Nasıl olsun?” dedi garson kız...
“Benimki orta şekerli, sıcak olacak, kendim için isteyecek kadar karaktersiz değilim” dedikten sonra uyardım da:
“Yanına lokum da koyar mısınız rica etsem... Varsa Afyon kaymaklı olsun... Kendime isteyecek kadar karaktersiz değilim...”