Titanik...
Asrın gemisiydi.
Batması imkansız deniyordu.
105 sene önce, bugün...
Buzdağına çarptı.
Battı.

*

Bismillah, daha ilk seferiydi.
Ne kontes kurtulabildi...
Ne ambardaki işçi.

*

2224 yolcu bilet almıştı.
2223 yolcu vardı.
Çünkü...
Besim Ömer yetişememişti.

*

İngiltere’nin Southampton limanından demir alan Titanik, Fransa’nın Cherbourg limanından son yolcularını toplayıp, New York’a gidecekti. O sırada Paris’te bulunan Besim Ömer, New York’taki tıp kongresine katılmak üzere Titanik’ten bilet almıştı. Trene bindi, Paris’le Cherbourg arası taş çatlasın dört saat sürüyordu, ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı, hava berbattı, aşırı yağmur vardı, toprak kaymaları oldu, güzergahtaki heyelanlar yüzünden tren sık sık durmak zorunda kaldı, 16 saat gecikmeyle varabildi. Besim Ömer limana geldiğinde, Titanik gideli dört saat olmuştu.

*

Besim Ömer, hekimdi, askeri tıbbiye mezunuydu, kadın hastalıkları uzmanıydı, profesördü ve Osmanlı paşasıydı. İstanbul’un ilk kadın doğum kliniğini açmak istedi, Abdülhamid rejimi tarafından reddedildi. Kadın dediğin evinde doğururdu, ev dışında doğuranlar, doğursa doğursa gayrimeşru çocuk doğururdu, zina evi mi açılacaktı, genel kanı buydu. Ömer Besim paşa yılmadı, başına gelecekleri göze aldı, kliniği gizlice açtı. E öğrenildi tabii... Derhal gavur ilan edildi, evi taşlandı, kliniğe “piçhane” sıfatı takıldı, saray öfkelendi, paşa rütbesi geri alındı! Küsmedi, bilimsel çalışmalarına devam etti, tıp literatürümüzün ilk prematüre bebek kitabını yayımladı, Çanakkale savaşında cephede görev yaptı, Darülfünun’a rektör oldu, İstiklal savaşına katıldı, Cumhuriyet ilan edilince, tıp fakültesine ilk kız öğrencileri kaydetti, Türkiye’nin ilk kadın hekimlerinin yetişmesine önayak oldu, tıbbi yayıncılığı başlatan kişi oldu, hemşirelik, ebelik mesleklerini kurumsallaştırdı, hastabakıcılık teşkilatını kurdu, halk sağlığı, koruyucu hekimlik kavramlarını benimsetti, Verem Savaş Derneği’nde Çocuk Esirgeme Kurumu’nda Kızılay’da yöneticilik yaptı, uluslararası Kızılhaç kongresinde Kızılay’ın bugünkü amblemini kabul ettirdi, Atatürk’ün ricasını kırmayarak siyasete girdi, 1935’te milletvekili oldu, iki dönem seçildi, en yaşlı üye sıfatıyla TBMM’nin açılış oturumunu yönetti.

*

105 sene önce bugün...
Ölmüş olabilirdi.

*

Paşa rütbesi geri alınmış merhum hekim’den ibaret kalırdı.
Çanakkale’den itibaren hayatını sürdürmemiş, memlekete muhteşem katkılarını yapmamış olurdu.
Sadece ailesi için değil, Türkiye Cumhuriyeti için de büyük kayıp olurdu.

*

Hani binali bey habire “kaptanın tek olması lazım, iki kaptan gemiyi batırır” filan diyor ya...
Tek kaptanı olan Titanik’in battığı gün, hatırlatayım bari dedim.

*

Titanik’ten kurtulan Türk...
Tek kaptanlı gemiye binmeyen Türk’tü!