Finanbank’tan BMC’ye Digitürk’ten Banvit’e Abank’tan Boyner’e Boğaz’daki yalılardan Marmaris’teki otellere kadar, memleketi Katar’a peşkeş çektiler, kimse merak etmedi, 80 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’ni 300 bin nüfuslu Katar’ın dükkanı haline getirdiler, kimse merak etmedi, memleketi yönetenler nerdeyse Ankara’dan çok Katar’a gidiyor, kimse merak etmiyor, kendi memleketindeki darbeden haberi olmayan genelkurmay tee Katar’da askeri üs kuruyor, kimse merak etmiyor, Suudi Arabistan filan Katar’la ilişkiyi kesti, herkes meraktan ölecek, neler oluyor?

*

Anlatayım neler olduğunu.

*

Almanya’nın gururu Bayern Münih’in yönetim kurulu başkanı efsane futbolcu Rummenigge, kulüpler birliği toplantısı için Katar’a gider, dönüşte Münih havalimanına iner.
“Gümrüğe beyan edeceğiniz mal var mı?” diye sorarlar, “yok” der.
Alman polisleri, bizim havalimanı polisleri gibi sırıta sırıta hatıra fotoğrafı çektirelim mi abi demezler, “bavulu aç” derler.
Vay efendim, ben Rummenigge’yim, milli efsaneyim filan, istersen cumhurbaşkanı ol, hikaye, “bavulu aç” derler.
İki tane Rolex çıkar.
50’şer bin eurodan iki Rolex.
Şırrak...
Kaçakçılıktan gözaltına alınır!
İçişleri bakanını arayayım, futbol federasyonu başkanını arayayım da beni kurtarsınlar diyemez, demeye kalkarsa biliyor ki, tutuklanır.
Augsburg gümrük dairesinin başvurusuyla Landshut mahkemesinde yargılanır.
Adalet bakanını arayayım da şu savcıya hakime telefon etsin beni kurtarsın diyemez, demeye kalkarsa biliyor ki, bakanı da tutuklarlar.
Deliller incelenir.
140 gün hapis cezası verilir.
“İstersen gir içeri 140 gün yat, istersen paraya çevirelim” derler.
“Para cezası olarak ödeyeyim” der.
“Hay hay” derler, “kaç para maaş alıyorsun, günlük gelirin kaç paraya denk geliyor?” diye sorarlar.
Günlük gelirini 1785 euro olarak beyan eder.
1785 euroyu 140’la çarparlar.
250 bin euroyu geçirirler efsaneye!

*

Saatler 100 bin euro.
Cezası 250 bin euro.

*

(Gelirin ne kadar yüksekse, cezan da o kadar yüksek oluyor. Hırsız zenginse, fakir hırsıza nazaran daha ağır bedel ödüyor. Alman sistemi, yolsuzlukta bile sosyal adaleti sağlıyor. Kaçırılan malın değeriyle ilgilenmiyor, kaçıranın malının değerine bakıyor, ona göre ceza kesiyor. Mesela, günlük geliri iki katı olsaydı, aynı kaçakçılık için 250 değil 500 bin euro geçireceklerdi Rummenigge’ye!)

*

Neyse, 250 bini öder, “artık gidebilir miyim?” diye izin ister.
“Dur hele bakalım” derler.
“Sen bu saatleri kaç paraya satın aldın?” diye sorarlar.
Faturayı göstermesini isterler.
E fatura yok.
“Hediye edildi” der.
“Şeyh verdi” der.

*

E iyi yapmış derler.
Almanya özgür bir ülke.
Kimsenin kimseye ne hediye ettiğiyle ilgilenmiyorlar, istersen Kaşıkçı Elması’nı hediye et, kimse niye hediye ettin demiyor. Ama... 20 bin eurodan pahalı hediyeye yüzde 30 vergi ödemek zorundasın.
Ödemeyeni oyuyorlar, hepsi bu.

*

Bi 30 bin euro da burdan geçirirler milli efsaneye!

*

Onu da öder, “artık gidebilir miyim?” diye izin ister.
“Dur hele bakalım” derler.
Almanya’da 90 günden fazla hapis cezası alırsan “sabıkalı” oluyorsun, paraya çevirdim falan nafile, istersen hayırsever Rıza Sarraf gibi altına çevir, gene olmuyor, sabıkanı sıfırlayamıyorsun.

*

Milli efsanenin sicil kaydına sabıkası işlenir.
Saatler kendisine teslim edilir.
“Buyrun, artık güle güle takın, iyi günlerde olsun” denir.

*

Katar’dan alınan alt tarafı iki hediye kol saati, 280 bin euroya, kaçakçılık sabıkasına ve ömrü boyunca taşıyacağı utanca malolur!

*

Dolayısıyla... Katar’da neler olup bittiği, kimin kime ne verdiği, Almanya gibi ciddi ülkelerin sorunudur.

*

Bizim kafa yormamıza hiç gerek yoktur.
Katar olmazsa, Kuveyt olur, Kuveyt olmazsa, Suudi olur, nasıl olsa memleketi peşkeş çekecek başka bi Arap bulunur.

*

Bizde bu milli şuur (!) varken, bize Arap mı yok Allah aşkına.