Türkiye sessizce ve yavaşça kuşatıldı; Rusya tarafından.
Açın haritayı bir bakın;
Kuzeyde denizden Ukrayna ile komşuyduk. Karadeniz’in karşı kıyısında Türkiye’ye en yakın kara parçası Kırım Yarımadası idi; Ruslar işgal etti.
Kuzeydoğuda Gürcistan komşumuz; Gürcistan’ın iki özerk bölgesini, yani topraklarının yarısını Rusya yuttu.
Doğuda Ermenistan ile sınır komşusuyuz; “Stratejik ittifak/ ortak savunma konsepti” sayesinde ülkede Rus askeri üssünden geçilmiyor. Erivan hükümeti, Ruslara sormadan nefes bile alamaz hale geldi.
Güneydoğuda komşumuz İran, daha önce hiç yapmadığını yaptı; Suriye’de ortak harekat yapmak için bir havaalanını Rus askeri uçaklarına açtı.
Güneyde en uzun sınıra sahip olduğumuz Suriye’de durum malum; Esad yönetimi bugün hââ ayaktaysa, bunu Rusya’ya borçlu. Suriye iç savaşı öncesinde Ruslar’ın bu ülkedeki askeri varlığı sınırlıydı. Şimdi neredeyse, Esad ordusunun “baş tedarikçisi” konumundalar. Hava, deniz, kara üsleri kurdular.
Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin bölücü terör örgütü PKK’nın uzantısı dediği PYD-YPG kontrolündeki bölgelerde sınırlı bir Rus askeri varlığı vardı. Son olarak, AKP hükümetinin “Menbiç’e gireriz” tehdidi üzerine, PYD-YPG bu kentin kontrolünü Rus-Esad askerlerine bıraktı. Halep’in kontrolü de zaten Rus-Esad güçlerinde.
Güneyde Kıbrıs’ın Rum Kesimi’nin Rusya’ya olan ekonomik bağını, ülke ekonomisinin Rus offshore hesapları ile manipüle edildiğini sağır sultan bile duydu.
Batıda, AB’nin yeni üyelerinden Bulgaristan’da bile Rus etkisi kendini göstermeye başladı; Bulgaristan’da geçen kasım ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden, Ruslar’a çok yakın bir aday, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Rumen Radev galip çıktı.
Türkiye’nin komşuları arasında, Rus etkisinin en az olduğu ülke Yunanistan. Ama Yunanistan’la da AKP döneminde ilişkiler malum; Bir yandan Ege’deki 18 aidiyeti tartışmalı adaya Yunan bayrağı dikilmesine sessiz kalınan ama Kardak’ı uzaktan izlemek için Genelkurmay Başkanı ve tüm Kuvvet komutanları ile seyrüsefer yapılıp fotoğraf çektirilen bir politika. (Kardak’taki son gelişme konusunda ayrıntıya girip, kimseyi “rahatsız’’ etmet istemeyiz elbette...)
Kısacası, Türkiye sessiz sedasız, birbirinden tamamen farklı gibi görünen gelişmeler sonunda, Rusya tarafından “sarılmış” durumda.
Ama sorun sadece “dışarıdan sarılmak” değil.
İşin bir de “içeri” kısmı var;
Türkiye’nin yıllardan beri süregelen “enerji kaynaklarını çeşitlendirmek” politikası vardı: Gelişmekte olan büyük ekonomisi ile, enerji açı Türkiye, kaynaklarını çeşitlendirerek tek bir ülkeye bağlı kalmamanın peşinden koştu yıllarca.
Peki son dönemde izlenen politikalarla gelinen durum ne?
Türkiye’nin doğalgaz konusundaki en büyük tedarikçisi Rusya, ikinci büyük tedarikçi ise, Rusya’nın en büyük müttefiklerinden İran.
“Enerji kaynaklarını çeşitlendirmek” bahanesiyle Türkiye ilk nükleer santralini kurmaya başladı; İhale Rusya’ya verildi.
Türkiye “enerji geçiş yolu” olacak diyerek, birbiri ardına boru hattı projeleri gündeme geldi; AKP döneminde ortaya atılan boru hattı projelerinin çoğu Rusya kaynaklı, bir şekilde Rusya ile ilişkili.
Tüm bunları alt alta koyduktan sonra;
Rusya uçağının düşürülmesi;
Rus Büyükelçisi’nin öldürülmesi;
Rus savaş uçaklarının 3 Mehmetçiği şehit etmesini bir daha düşünün;
Yaşanan bu olayların sonunda AKP hükümetinin nasıl politika değiştirip, savrulduğunu hatırlayın.
“Yerli ve milli” adı altında, “üst akla” kafa tutulurken;
Diğer yanda başka “üst akılların” neler çevirdiğini de görmek gerek...

Akla takılan sorular...


Son dönemde meydana gelen bazı gelişmeler akıllara da bazı sorular getirdi;
*Mesela; Kuzey Irak’taki Kürdistan bölgesel yönetimi Başkanı Mesud Barzani Türkiye’ye geldi diye, hem İstanbul’da, hem Ankara’da göndere Kürdistan bayrağı çekildi. Başbakan Binali Yıldırım bu durumu, “Irak anayasasına göre, Kuzey Kürdistan Bölgesel Yönetimi, özerk bir yapıdır. Parlamentosu vardır. Başbakan’ı bakanları vardır. Ayrı bayrağı vardır ve dünyada da bu şekilde tanınır” diye açıkladı.
ABD de anayasa uyarınca eyaletlerden oluşuyor. Her eyaletin de kendi bayrağı var. Mesela Teksas eyaletinin seçilmiş valisi Türkiye’ye gelse, göndere Teksaslıların “yalnız yıldız-lone star” diyerek andıkları Teksas bayrağı mı çekilecek bundan sonra? (Teksas örneği daha önce Dışişleri Bakanlığı döneminde Ahmet Davutoğlu tarafından da kullanılmıştı bu arada. Davutoğlu, Erbil’e yaptığı ziyarete muhalefetten gelen “AKP, Kürdistan’ı tanıdı” tepkilerine “ABD’de Teksas’a gidersek, orayı mı tanımış olacağız?” diyerek karşılık vermişti.)
Ya da Almanya’da federal yapının bir parçası olan Bavyera’dan parlamento başkanı gelse? Alman bayrağının yanısıra Bavyera bayrağı mı dalgalanacak Türkiye’de?
*Almanya örneği verdik, ikinci soruya da oradan devam edelim; Almanya’nın Türk siyasetçilere kampanya izni vermemesi üzerine, iş Alman yetkilileri “terör yardım ve yatakçılığıyla” suçlamaya kadar vardı. Türkiye’de 3 milyondan fazla Suriyeli var. Suriye’de çatışmaların sona erdirilmesiyle birlikte normalleşmeye, seçimlerle geçilecek. Hadi Esad demeyelim; Ama herhangi bir Suriyeli siyasetçi, Türkiye’ye gelip, Suriyelilere yönelik seçim kampanyası yapmaya kalkarsa? Türkiye buna hazır mı?

ANKARA FISILTISI

Barzani geldi; tanker geçişi başladı


Iraklı Kürt lideri Mesud Barzani’nin Türkiye ziyareti, göndere çekilen Kürdistan bayrağının gölgesinde kaldı.
Oysa Barzani’nin ziyaretiyle birlikte, sınırda çok önemli bir gelişme de yaşandı.
Çok uzun süredir durmuş olan, Kuzey Irak’tan tankerlerle Türkiye’ye petrol taşımacılığı yeniden başladı.
Kürtler, aylardır bölgeden çıkarılan petrolü Kerkük-Yumurtalık boru hattı ile Türkiye’ye gönderiyorlardı. Ancak ne olduysa oldu; birden bire yine tankerlerle taşımacılık başlayıverdi. Kuzey Irak’taki Shaikan sahasından günde 30 bin varil petrol, Türkiye’ye tankerlerle gönderilmeye başlandı. Bu, günde 150 ila 200 tankerin sınırdan geçmesi anlamına geliyor.
Tankerle taşımacılık, aradaki komisyonlar/aracı şirketler nedeniyle, boru hattı ile petrol taşınmasından çok daha maliyetli.
Nitekim Kuzey Irak’taki Barzani hükümetinin Enerji Bakanı Aşti Havrami’nin, aracılar/komisyonlar yüzünden daha maliyetli olan tankerlerle petrol ihracatına hiç sıcak bakmadığı biliniyordu.
Üstelik tankerlerle petrol taşımacılığı ancak hükümetlerin izniyle yapılıyor.
Daha önce bu izni tekelinde bulunduran Çalık Enerji, bu piyasadan çıkmıştı.
Ankara enerji kulislerinde en çok sorulan soru şu;
Ne oldu da yeniden tanker taşımacılığı başladı? Hangi şirkete/şirketlere taşımacılık izni verildi?