Cengiz ALDEMİR/ Sozcu.com.tr

Günlerdir Ermeni’lerin, Türkmen’lerin, Sünni’lerin ve Alevi’lerin birlikte yaşadığı, denize 1 km uzaklıkta olan Suriye'nin Kesebir kasabasında El Nusra terör örgütü ile devlet güçlerinin çatışmaları hala devam ediyor.

Daha önce İslami Cephe'ye bağlı birliklerle El Nusra Cephesi'nin "Enfal" adı altında Keseb'e düzenlediği operasyonlarda, muhaliflerin Keseb Sınır Kapısı'nın büyük bölümünde denetimi ele geçirdikleri bildirilmiş, taraflar arasındaki şiddetli çatışmalar Anadolu Ajansı (AA) ekibince görüntülenmişti.

Konunun bilinmeyen yönlerini paylaşan CHP Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, 21 Mart Cuma günü, 05.30 sularında Yayladağı ilçesinin sınırına sıfır noktasında bulunan Suriye’nin KESEB Kasabasında yoğun çatışmalar ve Yayladağı ilçesinde de yoğun bir hareketlilik olduğu bilgisini aldıklarını ifade etti. CHP'li Ediboğlu, Defne İlçe Belediye Başkan Adayı İbrahim Yaman ve çok sayıda partili ile bölgeye hareket ettiklerini söyleyerek şöyle konuştu :

SELEFİ TERÖRİSTLERİN SALDIRI HABERLERİ

"Suriye’nin Türkiye sınırındaki Keseb kasabasına, Arap Basın-Yayın ve Sosyal Medya kaynaklarına göre, yaklaşık 30 tabur ve tugaydan oluşan büyük bir grup selefi teröristin saldırı dalgası başlattığı haberlerini bu arada takip ettik.

Öte yandan, sınır kapımıza 2 km. kala güvenlik kuvvetleri can güvenliğimiz yok gerekçesiyle yolumuzu kesti. 45 dakika süren tartışma, kaymakam, vali, askeri yetkililer ile görüşmeler ve yoğun ısrarımız ve kararlılığımız sonucu önümüzdeki barikat kaldırıldı.

Yanımıza aldığımız kameraman ile sınıra gittiğimizde, hemen 50 metre ileride bulunan Suriye sınır kapısının muhalif gruplarca kuşatılarak ateş altına alındığına ve orada bulunan Suriye askerlerinin de sınır kapısını korumaya çalıştığına tanık olduk. Bulunduğumuz noktaya mermi sektiği için orada uzun süre duramadık ve çatışmaların yoğun yaşandığı diğer bir yere, sınır kapısının 2 km. batısında bulunan ve muhaliflerce kuşatma altındaki Suriye Sınır Karakolunu yakından izlemek üzere, tam karşı yamaçta bulunan Gözlekçiler Köyü, Çandır Köyü ve Teknecik Karakoluna gittik. Orada da önümüz askerler tarafından kesildi ve tartışmalar ve ısrarımız sonucu bölgeye girdik.

KENDİ SINIRLARINI KORUYAMAYAN AKP

Kendi vatanımızda ve kendi topraklarımızda can güvenliğiniz yok, sağlayamayız diye, gerek polislerden gerekse de askeri yetkililerden ve kaymakamdan aldığımız uyarılar canımızı acıttı. Kendi sınırlarını koru(ya)mayan AKP İktidarının bölgedeki yöneticilerinin acizliği ve her sorumuza ’’yukarıdan talimat böyle’’ diyerek geçiştirmeleri olayın bir başka can sıkıcı yanıydı.

Oralarda gördüğümüz en çarpıcı manzara ise; bize, bölgede yaşayan köylülere ve T.C. vatandaşlarına yasak olan her şeyin Suriyeli Teröristlere serbest olmasıydı. Bizi sokmak istemedikleri yerler bir yana, sadece askerlerin kullanabildiği alanlarda bile Suriye plakalı araçlar içlerinde silahlı teröristler ile cirit atıyorlardı.

BİNLERCE TERÖRİST TÜRKİYE'DEN SINIRI GEÇEREK SALDIRI BAŞLATMIŞLAR

Köylülerden aldığımız bilgilere göre de, en az 5 ayrı noktadan aynı anda binlerce silahlı terörist Türkiye topraklarından sınırı geçerek saldırıyı başlatmışlardı. Halen Yayladağına; Altınözü’nden, Antakya’dan, Reyhanlı’dan, Osmaniye’den ve diğer başka bölgelerden teröristlerin taşınarak iç savaşa dahil edildikleri de herkesin tanık olduğu ve engel olunamayan bir gerçek. Bir başka gerçek te bu teröristlerin çoğunun Arapça bilmediği, yani başka ülke vatandaşı olduklarıdır.

Görüntülediğimiz ve önemli olduğunu düşündüğümüz bir konu da Gözlekçiler Köyü ile Kayapınar Bölüğü arasındaki ’’Askeri Hat Yolu’’ndan onlarca Suriye Plakalı aracın sürekli terörist taşıdığı ve teröristlerin askeri bölgeyi çok rahat kullandıkları ve kendi topraklarımızdan Suriye Karakoluna mermi yağdırdıklarıdır.

BU SALDIRILARA AKP'NİN AÇIK DESTEĞİ

Karakol ve sınır kapısının yoğun çatışmalar sonucu birkaç defa el değiştirdiği bilgilerine ulaştık. Terörist grupların ilk saldırılarından sonra sosyal medya aracılığı ile yaptıkları açıklama ise bir hayli ürkütücüdür. Suriye Alevileri ile Hatay Alevilerinin irtibatını kestik demişlerdir. Bu saldırılara AKP’nin açık desteği, mülki idarecilerin tutumu, güvenlik kuvvetlerinin yardımı ve Yayladağı Sınır Kapımızın anlamsız bir şekilde bir yıldan beri kapalı tutulması Hükümetin de aynı niyeti taşıdığı düşünülebilir.

Çatışmalar 5 gündür devam ediyor. Ölü ve yaralı sayısının bir hayli fazla olduğunu biliyoruz. Teröristlerin Keseb yakınlarındaki Alevi köylerine Grad Füzeleriyle saldırdıkları bilgisi uluslararası medyada yer aldı. Suriye savaş uçaklarının teröristlere müdahalesini önleme görevini ise bizim savaş uçaklarımız yapmaktadır. Hatay halkı Suriye’deki yangının bize sıçrama tehlikesi nedeniyle tedirgindir. Gözlekçiler Köyü güvenlik nedeniyle boşaltılmış ancak Yayladağı’nın her tarafında şu anda silahlı teröristler cirit atmaktadır.

ABD DESTEKÇİLERİNİ TEDİRGİN ETTİ

Aslında bütün bu yaşananları analiz edecek olursak; Suriye’de yürütülen ve dördüncü yılına giren vekalet savaşında son günlerde Suriye ordusunun Suriye-Lübnan sınırının nerdeyse tamamını kontrolüne alması, Irak sınırında Irak ordusunun cihadçı çetelere giriş-çıkışı kapatması ve Ürdün sınır geçişinde yüzlerce çete mensubunun tuzağa düşürülerek öldürülmeleri sonucunda sıkışan; son olarak Yabrud, stratejik El Husun kalesi ve civarının bu çetelerden geri alınması, ABD ve destekçilerini çok tedirgin etti.

Tüm bu stratejik bölgelerden kovulan ve adeta bozguna uğrayan çete ve destekçileri bunun üzerine, Türkiye’de bulunan militanlarını ve kamplarda eli silah tutan bütün adamlarını Yayladağı sınırında aktif hale getirerek, buradan Keseb’e büyük bir saldırı başlattı.

KESEB birlikte yaşama örneği bir kasabadır, Ermeni’ler, Türkmen’ler, Sünni’ler ve Alevi’lerin birlikte kardeşçe yaşadığı bir sayfiye yeridir. Denize uzaklığı 1 km.dir.

Keseb’e ve Lazkiye’ye özellikle Alevi ve Ermeni’lere yönelik daha öncede denendiği şekilde planlı saldırılar yapılmıştı. Aslında aralarında ihtilaf ve çatışmaların da olduğu bir çok gurup birleşerek Ağustos 2013’te Lazkiye kırsalına saldırı başlatmış ve 190 köylünün öldürüldüğü büyük “Alevi katliamını” gerçekleştirmişti. Ancak “Sahil Cephesi” adlı bütün muhalif grupların ittifakından oluşan ve büyük bir katliamı hedef alan bu saldırıların hepsi geri püskürtülmüştü.

KATLİAM PROVASI DENEMEYE KOYULDULAR

Bir kez daha ve bu sefer daha iyi teçhiz edilmiş ve daha fazla sayıda çete mensubu son günlerde yaşadıkları büyük hezimetlerden sonra, sıkışmışlıklarını aşma ve moral bulma adına bir kez daha katliam provasını denemeye koydular. 21 Mart sabahı başlayan bu yeni saldırı dalgasında bu kez Türkiye’nin ve özellikle Kel dağında konuşlu olan Nato birliklerinin doğrudan yönlendirmesi ve aleni rehberliği ortaya çıktı. Binlerce silahlı muhalif, Türkiye’nin Yayladağı sınır kapısından ve yol geçen hanına dönmüş sınırımızdan girerek, Keseb kasabası girişindeki kontrol noktalarına saldırı başlattılar.

SİLAHLAR TÜRKİYE'DEN GİRİYOR

Bir diğer talihsiz gelişme ise, Türkiye’nin Yayladağı sınırında bulunan ve Gözlekçiler köyünden de gözlemlenen bütün bu çetecilerin ve ağır silah yüklü onlarca Docka silahı monte edilmis araçların sınırdan geçişi oldu. Yine aynı saatlerde Kilis-Suriye sınırından bir başka hareketliliğin gözlendiğini Genç Bakış muhabirleri haberinden anlıyoruz. Muhabirin bildirdiğine göre bu sefer Docka uçaksavar ile modifiye edilmiş kamyonetler sınırdan geçiş yaptı. Bir saat içinde 2 tank ve 30 kadar TIR aracının sınırdan girdiğini belirtti. Bu TIR’ların üzerinde amblem veya şirket ismi bulunmaması dikkat çekti denildi.

PARALI ASKERLER ( ÇEÇEN, ARNAVUT, SUUD ) KÖKENLİ

Sosyal paylaşım sitelerinde yer alan bir başka iddia da, bu sefer paralı askerlerin Hatay’a akın ettiği yönünde. “Çatışmaların yaşanmasından iki gün önce Körfez ülkelerinden gelen bir uçağın Hatay havaalanına indiği, Uçağın içindekilerin tamamıyla haki renk üniformalı ve kağıtla kollarına tutuşturulmuş armalarıyla görüldüğü ve Hatay Birlik midibüslerine bindirilip, Suriye sınırına taşındıkları” bilgisidir. Paralı askerlerin içinde çok sayıda Çeçen, Arnavut ve Suud kökenli selefilerin olduğu iddia edildi.

Arapça kaynaklarda Keseb saldırısının geri püskürtülmesi sonucunda onlarca Çeçen, Arnavut ve Suud kökenli cihadçıların öldürüldüğü bilgisi belki de bunun kanıtı sayılabilir. Ayrıca çatışmalarda yaralanan onlarca yaralının ambulanslarla Türkiye getirildiği biliniyor. Yayladağı, Harbiye ve Antakya halkının büyük bir tedirginlikle tanık olduğu yaralı taşıma trafiği, bugüne kadar hala devam ediyor. Yayladağı hastanesinin dolup taşması üzerine yaralıların, Hatay’ın çeşitli hastanelerine taşındığı bilgisi mevcut. Birçok Suriyeli kaynak, öldürülen ve yaralanan silahlı grupların içinde Çeçence ve Türkçe konuşanların çokluğundan söz ediyor. Cihatçılar içinde Arapça’dan sonra en çok konuşulan dilin Türkçe ve Çeçence olması dikkat çekiyor. Asia Haber Ajansı da, bu sabah itibariyle çatışmada ölen çok sayıda Çeçen’e ait bazı fotoğraflar yayımladı.

KARA SINIRLARIMIZ YOL GEÇEN HANI

Sosyal paylaşım sitelerinde 22 Mart akşam saatlerinde yapılan paylaşımlara göre, Türkiye Suriye sınırında, Türkiye’ye ait bir İnsansız Hava Aracı (İHA) düşürüldü. Türk savaş uçakları ve İHA’ların silahlı gruplara koordinatlar vermek için uçuşlar yaptığı ama, yerden fırlatılan bir füzeyle Suriye ordusu tarafında bir İHA’nın düşürüldüğü, diğer uçakların geri dönüş yaparak Türkiye sınırlarına doğru uzaklaştıkları yazıldı. Arap sosyal medya paylaşımlarına göre Türkiye İHA’sı, Suriye’nin Keseb kasabası üzerinde düşürüldü. Sınırdan 1.5 km içeride Suriye toprakları üzerinde düşürülmesi, uluslararası hukuk açısında bir sorun oluşturacağı için gizlendiği iddia edildi.

TSK’nın Suriye savaş uçağını Türk hava sahasını ihlal ettiği ve Türk toprakları üzerinde düşürdüğünü açıklaması Arap medyasında kabul görmedi. Hava sahamızı korumada bu kadar hassas olan ordumuzun, kara sınırlarımızın kevgire dönüp, yol geçen hanına dönüşmesine seyirci kalması izaha muhtaçtır.

AKP'NİN SURİYE POLİTİKASI TÜRKİYE'Yİ BATAKLIĞIN İÇİNE ÇEKMEKTEDİR

Bağımsız kaynak olarak gösterilen ve 23 Mart akşamı haber sitesi Cıty’e düşen açıklamaya göre, Türkiye, Suriye ordusunun ateşinden kaçan yabancı cihatçıların Türkiye sınırından girişini önlüyor ve onları savaşmaya zorluyor. Yoruma göre, savaşı tamamen kaybetme noktasına gelen paralı cihatçıların Türkiye toprakları üzerinden tekrar bir saldırı başlatmak üzere Yayladağı’na kaydırılması, cihatçıların talebi değil, Türkiye ve Suudi’lerin ısrarı ve Kel Dağı’ndaki NATO unsurlarının isteğiyle olmuştur. Bir kuşkuyu dile getiren yorumlara göre, Türkiye, artık tehlikeli gördüğü ve kurtulmak istediği cihatçı grupları ölüme göndermek üzere başından atmak istiyor. Tüm bu gelişmelerin yanında Suriye Tartus’ta bulunan Rus savaş gemilerinin savaş pozisyonu aldığı haberleri uluslararası basında yerini aldı.

Her ne olursa olsun AKP hükümetinin ve Dışişleri politikasının karar vericilerinin izlediği Suriye politikası Türkiye’yi sonu gelmez bir macera ve bataklığın içine çekmektedir. Acilen bu yanlıştan dönülmek zorundadır. Bu tutum hem Türkiye’nin hem de bölge ülkelerinin yararınadır."