Tarih: 16 Nisan 1980.
Ahmet Saner 21 yaşındaydı...
Hakkı Kolgu 21 yaşındaydı...
Kadir Tandoğan 22 yaşındaydı...
“Markist-Leninist Silahlı Propaganda Birliği” (MLSPB) adlı örgüte mensuptular.
İstanbul Etiler’de “CIA ajanları” diye ABD’li subay Sam Novello ile Ali Sabri Baytar’ı öldürdüler.
Motosikletle kaçarken yakalandılar.
Yaralı Hakkı Kolgu hastanede bakımsızlıktan yaşamını kaybetti.
Kadir Tandoğan ve Ahmet Saner için yargılama süreci hızlı başladı. Alelacele bir iddianame hazırlandı.
Tarih: 13 Ekim 1980.
12 Eylül 1980 askeri darbe hukuku uygulanıyordu.
Yani, “asmayalım da besleyelim mi” dönemi.
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 3 Numaralı Askeri Mahkemesi idam kararı verdi.
İdam kararı sadece üç celsede çıktı!..
Kurban Bayramı arifesiydi...
Tarih: 2 Nisan 1981.
Askeri Yargıtay, Kadir Tandoğan ateş etmediği için kararı bozdu. Aynı gün Askeri Yargıtay Başsavcılığı itirazda bulundu. Ve...
Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararı oy çokluğuyla onadı.
Ne oluyordu? Kimler hemen darağacının kurulmasını istiyordu?
O günlerde... Ankara’ya bir ABD heyeti geldi. Başlarında ABD eski Ankara Büyükelçisi Robert Commer vardı.
Commer CIA ajanıydı. Vietnam’da neler yaptığı herkes tarafından iyi biliniyordu. Bu nedenle ODTÜ’yü ziyareti sırasında 6 Ocak 1969’da makam otomobili Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil, Taylan Özgür ve arkadaşları tarafından yakılmıştı.
Yıllar sonra Commer Ankara’da ne arıyordu?
Sözde George Town Stratejik Araştırmalar Merkezi adına gelmişti ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantıda Sovyetler Birliği’nin bölgede kargaşa yaratarak yayılmak istediğine dikkat çekmişti. Basına verdiği demeçte şöyle diyordu: “Türk Ordusu demokrasiye inanıyor!”
Ve... CIA ajanı Commer’in başkentten ayrılmasından hemen sonra...

CIA intikamı


Tarih: 23 Haziran 1981.
12 Eylül darbesinin oluşturduğu TBMM Danışma Meclisi Kadir Tandoğan ve Ahmet Saner hakkında verilen idam kararını oy çokluğuyla kabul etti.
Karar ertesi gün Resmi Gazete’de yayınlandı.
Bu kadar hızlı yargılama usul ve esas yönünden çok büyük hatalar barındırıyordu.
Dinleyen kim?
Avukat Nebi Barlas idamın kimler tarafından istendiğini öğrenmişti. Öldürülen Amerikalı subay Sam Novello’nun görev yaptığı Tophane’deki CIA merkezinin kapısını çaldı. Çocukların ölümünü durdurmaya çalışıyordu.
Kapıdaki görevliler “Av. Nebi Barlas” adını duyunca kapıyı yüzüne kapattılar.
Bu arada dosyayla ilgili...
İade-i muhakeme talebi yapılmıştı....
Tashih-i karar talebi yapılmıştı...
Ama.. Umursamıyorlardı.
Cuntanın okyanus ötesine sözü vardı...
Tarih: 24 Haziran 1981
Paşakapısı Cezaevi Avlusu.
Saat: 03.30.
Ahmet Saner marş söyleyerek idam sehpasına çıktı.
Bağırdı: “Kahrolsun Emperyalizm. Kahrolsun Faşizm. Yaşasın Mücadelemiz.”
Son sözleri oldu bu...
Saat: 03.55.
Kadir Tandoğan avluya getirildi.
Bağırdı: “Yaşasın Türkiye Halklarının Kurtuluş Mücadelesi. Kahrolsun Oligarşik Diktalar.”
Bunlar son sözleri oldu...
İkisi de sehpayı kendileri tekmeledi.
Yıllar sonra...
Ahmet Saner’in yazdığı mektup ortaya çıktı. Şöyle diyordu:
“Şunu bilin ki dünyaya bir daha gelirsem aynı mücadeleleri, aynı şeyleri bir daha yaparım. Amerikan emperyalizmine ve onun uşaklarına karşı mücadele verdim. Verdiğim mücadele doğru bir mücadeleydi. Bundan dolayı üzüntü duymuyorum...”
Ya bugün?...
Bugün yoldaşları ne yapıyor?
Ahmet Saner’in, Kadir Tandoğan’ın örgütü MLSPB “Devrim Cephesi”, Ekim 2014’ten beri Kuzey Suriye’de emperyalist Amerikan’ın desteğiyle CIA ajanlarıyla kolkola “Rojava Devrimi” yapıyor!
Neyse...
Yazımın konusu bunlar değil...

Kişilik sınavı


12 Eylül’ün darbe mahkemeleri, yiğit avukatlar ortaya çıkardı.
Bunlardan biri, Nebi Barlas idi.
“Aslanların Avukatı” deniyordu.
2 bin 480 müvekkili olmuştu.
Bunlardan 807’si hakkında idam talep edilmişti.
O zorlu-zorba 12 Eylül günlerinde...
Kızları-oğulları hapiste olanlar...
Evlatlarını işkence tezgahlarında yitirenler...
Kaybedilen çocuklarını arayanlar...
Avukat Nebi Barlas’ın Dünya Han’daki bürosu önünde kuyruk oluyordu.
Mesele sadece...
Mesleğinizi iyi yapmanız değildir; insanın kişiliği zor günlerde ortaya çıkar; bu güç/karanlık dönemlerde cesur olmak da gerekir; adam gibi adam olmak gerekir.
O, yurtseverlerin “Nebi Abi”sidir. Tehditlere pabuç bırakmaz; gözüpektir...
Fedakardır. “Ücret nedir” diyenlere “ben paradan söz ediyor muyum” der.
Şövalye ruhlu yürek adamıdır Nebi Barlas...
Avukatlık anıtıdır.
Disiplinli, çalışkan ve bilgili bir Harbiyeli’dir.
1963 Harp Okulu ayaklanmasına katıldığı için 4 yıl 2 ay cezaevinde yatmıştır.
Yani... İsyan edenin de, hapiste yatanın da ruh halini iyi bilir.
Hafızasının güçlülüğü meşhurdur; tüm müvekkillerini adını bugün bile ezbere sayar!
Ecevit’in milletvekilliği teklifini elinin ucuyla itekler; kariyerist değildir.
Kendini hâlâ Atatürk’ün Askeri sayar.
Uzatmayayım...
Geçen ay bir kitap çıktı:
“Nebi Barlas Kitabı: Adalet Savaşçısı” (Gökkuşağı Kitabevi)
Okumanızı tavsiye ederim.
Unutmayınız ki...
Kişi, yaptığıyla değer kazanır.
Nebi Barlas ile tanışmadım.
Ama... Yaptıklarını bilen bir gazeteci olarak onu iyi tanıdığımı söyleyebilirim...
Evet... Tüm adalet savaşçılarının örnek alacağı başı dik hukuk neferidir Nebi Barlas...
75 yıldır o başı kimse eğememiştir.
Ne diyeyim...
Aşk olsun ağabey...
Bin selam olsun...