- Nereden bulaştı bu virüs size, havacılık aşkınız nasıl başladı?
Ben lise son sınıfa geçerken Hava Harp Okulu’na ilk kez kız öğrencileri de almaya başlamışlardı. 1992 yılı, İstanbul’da okuyordum o dönemde. Bunu öğrenir öğrenmez karar verdim Hava Harp Okulu’na girmeye.
FARKLI DAVRANMAK GİBİ BİR ŞANS YOK
- Zor muydu sizin için eğitim hayatı? Onca erkeğin arasında, o kadar erkek egemen bir ortamda kadın olarak bulunmak...
İçine girdiğiniz ortamın bir amacı, hedefi, gereği var. O yüzden çok fazla cinsiyetiniz ön plana çıkmıyordu. Limitlerimiz genellikle aynıydı, zaten ayrı davranmak gibi bir şansınız olmaz. Zor muydu? Herkes için ne kadar zorsa o kadar zordu, yani kadın olmanın getirdiği ekstra bir şey çok fazla yoktu.
- Size nasıl davranıyorlardı? Yani özel bir zarafetle, incinmesin, kırılmasın diye mi yoksa böyle kanka-bacı gibi mi?
Her iki şekilde de olan vardı. Siz taşıdığınız vücudun çok fazla farkında olmuyorsunuz ama ilk başta size kız gibi, evdeki kız kardeşi, annesi gibi yaklaşan da oluyor. Ama sizi tanıyıp beraber birçok şeyi yaptıktan sonra artık çok farkına bile varmıyorlar!
Türk Yıldızları ailesinde son bir yılı filo komutanlığı olmak üzere üç yıl görev yapan Yarbay Şenol Çetin, filo komutanlığı görevini, 4 Numara Gösteri Pilotu olarak görev yapan Hava Pilot Binbaşı Esra Özatay’a devretti.- Kaç yıl bitti Hava Kuvvetleri’nde?
21 yıl önce katıldım Hava Kuvvetleri’ne.
- Kaç yaşında olduğunuzu sorsam?
38 diyelim! Evliyim, iki çocuğum var.
- Kim bakıyor onlara?
Büyüdüler artık, biri 9, diğeri ise 7 yaşında. Ben baktım 3 yaşına kadar her ikisine de. Şimdi okula gidiyorlar.
- Türk Yıldızları içinde, yani bu takımda uçan ilk kadın sizsiniz...
Evet, Türk Yıldızları’ndaki ilk kadın benim. Ben filoya atanalı 2 sene oldu. Ama muharip F5’lerle de görevlere uçuyordum.
- Bu işin sizi en çok heyecanlandıran, en çok zevk veren tarafı nedir peki?
Nasıl tanımlayayım bilemiyorum... Uçuş kısmı zaten o tarif edilemez bir şey! Yakın kol uçmak, diğer uçaklarla beraber aynı şeyleri yapmak. Uçtuğunuz uçağı kullanmak bile ayrı bir keyif. Büyük resme baktığınızda da temsil ettiğiniz şey çok önemli ve de çok kıymetli. Verdiğiniz cesaret, verdiğiniz güven duygusu çok önemli. Çok şanslıyız hem sevdiğimiz işi yapıyoruz, hem de bu işi yaparken birçok insana örnek oluyoruz... Bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz.
- Canınızı sıkan, sizi endişelendiren tarafı var mı peki yaptığınız işin?
Her kaza olduğunda, her bilinmez bir şey yaşadığımızda, işler yolunda gitmediğinde gerçekten çok demoralize oluyoruz ama yine de durup düşündüğünüz zaman; daha iyi olacak diyerek motive ediyoruz kendimizi... İyinin üst sınırı yoktur zaten... Daha iyi olmak için daha fazla çaba gösteriyoruz.

- Şans getirdiğine inandığınız bir uğurunuz, duanız filan var mı uçmadan önce?
Sadece sabahları oğullarımı bir öpüp koklamak bana yeteri kadar güç veriyor.
- İki tane küçük çocuğunuz var. Peki onların hiç ağlayıp “anne gitme, uçma” filan dedikleri oluyor mu?
Yok, çok fazla olmuyor. Bir ara sadece mesai ağırlaştığı zaman onları biraz hırpalıyorum... “Aman geç yatmayın, sabah servisi kaçırmayın” diye komutlar veriyorum. O zamanlar arada bir “keşke asker olmasaydın anne!” dedikleri oluyor...
- Bu filodaki tek kadınsınız... Peki kendinizi bir asker gibi mi, bir kadın gibi mi, bir kadın asker gibi mi hissediyorsunuz?
Bu iş artık bizim yaşam tarzımız oldu. Uçmak, pilotluk, askerlik bizim yaşam tarzımız... Askeriz, ne diyeyim!
