Merkez Bankası’nın (MB) döviz rezervleri hızla eriyor. Kasadaki altın ve döviz rezervleri; ne 12 aylık cari açığı ne de vadesi gelen dış borcu fonlayabilir düzeyde. ABD Merkez Bankası eski Başkanı Alan Greenspan’e atfen Greenspan-Guidotti kuralına göre, bir ülkenin döviz rezervleri (Türkiye’nin brüt rezervi 110.7 milyar dolar) kısa vadeli dış borçları (Türkiye’nin bir yıl içinde ödemesi gereken borcu 181.8 milyar dolar) kadar olmalı. Bu oran, dış finansman sağlanamazsa, MB’nin buna direniş gösterecek yeteri kadar korumasının olup olmadığını gösteriyor.

10 YILIN EN KÖTÜ DÖNEMİ

Türkiye, rezerv yeterliliğinde son 10 yılın en kötü dönemini yaşıyor. Keza ülkenin kısa vadeli dış borcu brüt rezervlerinin 1.6 katına ulaşmış durumda. Bu oran, ekonomik krizin derinleştiği ve 12 yılın ardından Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kapısını çalan Arjantin’de bile 1.2 kat fazla. Gelinen bu noktada, akıllara bugüne kadar hep MB’nin rezervleri ile övünen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 2010-2013 yıllarında Başbakanlık döneminde sıkça ifade ettiği ‘delikli kuruşa muhtaç edilen bir ülke durumundaydık’ sözleri geliyor. Ekonomistler, dış finansman sağlanmazsa Merkez Bankası’nın mevcut rezervlerinin ekonomiye kalkan olamaya yetmeyeceğine dikkat çekiyor. Merkez Bankası’nın 11 Mayıs haftası itibarıyla, altın dahil brüt rezervleri 110.7 milyar dolara geriledi. Öte yandan, Türkiye’nin 453 milyar dolar dış borcu bulunuyor ve bunun 181.8 milyar dolarının önümüzdeki yıl mart ayına kadar ödenmesi gerekiyor. Ayrıca, halen 55.3 milyar dolar düzeyinde bulunan bir de cari açık var. Yani yıllık döviz ihtiyacımız 236.8 milyar dolar. Merkez Bankası’nın kasasındaki para ise altını dahil edildiğinde 110.7 milyar dolar. Dolayısıyla ülkenin rezervleri yıllık döviz ihtiyacını karşılayamaz düzeyde. Mevcut rezervlerle ülkenin sadece 5-6 aylık ithalat ihtiyacı karşılanabiliyor.

21szt07a_ist_izm_ant_trb_ank_adn-copy

KASADAKİ DELİK BÜYÜYOR

Türkiye’nin 2002 yılında 27.8 milyar dolar brüt döviz rezervine karşılık, bir yıldan az olan dış borcu 16.4 milyar dolardı. Yani 2002’de her 100 dolarlık kısa vadeli dış borç için TCMB kasasında 169 dolar bulunuyordu. Yıllar itibarıyla Merkez Bankası rezervleri hızla arttı, ancak borçlar da katlanarak arttı. Geçen yılın ocak ayında her 100 dolar kısa vadeli dış borç için kasada 108 dolar bulunuyordu. Bugün ise her 100 dolarlık kısa vadeli dış borç için kasada sadece 60 dolar var.

Merkez’in parası 22.9 milyar dolar


Merkez Bankası verilerine göre kurumun 11 Mayıs haftasında 110.7 milyar dolarlık döviz rezervi bulunuyor. Fakat bunun 25.8 milyar doları altın. Ancak, paranın çoğu TCMB tarafından kullanılabilir değil. Kasadaki dövizlerin sahipleri arasında, yurtdışında çalışan işçiler, uluslararası kuruluşlar, yurtdışı bankalar, kamu kuruluşları ve yurtiçi bankalar bulunuyor. Tüm bu aktörlere ait döviz rezervleri çıkarıldığında Merkez Bankası’nın kasasındaki net döviz rezervinin (her an kullanılmaya hazır) 22.9 milyar dolar seviyesine kadar gerilediği görülüyor.

Rezerv erozyonu cari açığı aştı


Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, cari açıkta bugün görülen en belirgin sorunun finansman için yeterli kaynağın gelmemesi olduğunu belirterek rezervlerle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Sıcak para cari açığı finanse etmeyince rezervlerden yemeye başladık. Mart ayı cari açığı 4 milyar 812 milyon dolar olarak gerçekleşti. Böylelikle 12 aylık cari açık da 55.3 milyar dolara yükselmiş oldu. Cari açık ancak MB rezervlerinden 4 milyar 836 milyon dolarlık satışla kapatılabildi. Çok nadir görülen bir durum yaşandı, açıktan daha fazla rezerv harcandı. Rezervlerdeki erozyon, cari açığı aştı. Döviz rezervleri acil ihtiyaçlar için kullanılır. Ama devamlı olarak rezervleri yiyerek cari açığı kapatamayız.”