ANALİZ

Muhalefet bu ahlaksız operasyonu durdurmalı


İktidar seçime çok az zaman kala Hazine’nin kapılarını ardına kadar açtı.
Halka hizmet adı altında 16 yıllık iktidar döneminde yapılmayanlar bir anda akla gelmiş gibi herkese ulufe dağıtılıyor.
Alelacele çıkarılan kanunlarla borçların faiz ve cezaları siliniyor, kalan borçlar uzun vadeye yayılarak yapılandırılıyor.
Yurtdışında hiç hesabını vermeden para getirmek bir kereye daha mahsus olmak üzere serbest bırakılıyor.
Konutlardaki KDV oranları ve harçlar düşürülüyor, kamu bankalarına talimatlarla konut almak isteyenlere verilecek kredilerin aylık faizlerinin yüzde 1’in altına çekiliyor.
Elbette bu olanaklardan on binlerce, yüz binlerce kişi yararlanacak. (Benim de yararlanacağım noktalar var bu arada.)
Muhtemelen bir çok kişi ya borçlarından “geçici olarak” kurtulacak, kimi konut sahibi olurken, yurtdışına para kaçıranlar da paralarını yaşadıkları ülkede değerlendirme şansı bulacak.
Hükümetin yaptığı yasadışı mı?
Hayır.
Ama ahlaki değil.
Bunun ötesinde yapılanların hepsi “seçim yasakları” kapsamında.
Çünkü artık seçim takvimi çalışmaya başladı. Bu nedenle seçime kadar hükümet etme durumunda olanlar vaatlerde bulunabilirler ama bunu hayata geçiremezler.
Dediğim gibi yasal engel olmayabilir, buna karşı eğer ahlaklılarsa siyaseti sırf iktidarda kalmak ve bunun nimetlerinden alabildiğine yararlanmak olarak görmüyorlarsa, biraz centilmenlik duygularına sahiplerse  bunu yapmazlar.
Nedeni basit; AKP iktidarın seçimlere 50 gün kala dağıttığı bu paralar, iktidarda olmayan ama iktidara gelmek isteyenlerin seçim vaatleri olabilir.
Adaylardan biri seçim vaadi olarak “Konut alımlarında KDV’ye ve harçları düşüreceğim, bankalarla özel anlaşmalar yaparak sadece konut kredisinde faizleri aylık yüzde 1’in altında tutacağım” diyebilir.
İktidarda olmayan bunu elbette yapamaz. Buna karşın seçime kadar iktidar koltuğunda oturanların ise böyle bir kabiliyetleri var.
Örneğin Meral Akşener iktidara gelmesi halinde kredi kartı borçlarını satın alacaklarını söyledi.
Akşener’in seçilmeden önce bunu yapabilmesi mümkün mü?
Elbette değil. Ama mevcut iktidar bunu yapabilir.
Yapar da ahlaki olur mu?
Muhalefet buradan hareketle bana göre Yüksek Seçim Kurulu’na gitmeli ve AKP’nin tamamı halkın cebinden çıkan son ekonomik operasyonları durdurmasını istemelidir.
Seçim sürece adil, eşit ve hakka hukuka uygun olacaksa YSK’nın duruma el koyması gerekir.
Diyeceksiniz ki “YSK bunu yapar mı?”
Haklısınız yapmaz tabii, ama muhalefet bu durumu kayda geçirmiş olur. Eğer seçim kazanılırsa bunlar hep lazım olacak.

FIKRA GİBİ

Yaşasın; ekonomi bakanımız dolardaki yükselişi tanımıyormuş


Ekonomi bakanı Nihat Zeybekci “döviz kurlarının oyuncağı oldu” adeta. Zeybekci göreve geldiğinden bu yana döviz fiyatlarındaki her yükselişten sonra aşağı yukarı hep aynı açıklamayı yaptı.
Dedi ki; “Bu suni artıştır, kabul edilemez, kimse telaşlanmasın, bırakın dokunmayın.”
Dolar 2.32 iken bunu söyleyen Zeybekci 2.45’te de, 2.80’de de, 3.50’de de, 3.90’da da, 4.20’de de bunu söyledi.
Şimdi de aynen şunu söylemiş; “Kurda yaşanan gelişmeler enflasyonla mücadelemizi de olumsuz etkiliyor ama tüm bu sorunlara rağmen şunu asla unutmamak lazım. Türkiye ekonomisi eski hastalıklarından aridir, asla eskiden yaşanan sıkıntıları yaşamayacağız. Şu anda ekonomimiz ihracat, istihdam, yatırımlar, turist sayısı ve makro ekonomik göstergeler itibarıyla oldukça sağlam adımlarla ilerliyor. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen kurda yaşanan artışı kabul etmiyorum.”
Nasıl sevindiğimi anlatamam. Herhalde milletçe sevinç içindeyizdir.
Ekonomi bakanı dolardaki artışı kabul etmiyor.
Bir de doları kaç lira olarak kabul ettiğini söylese daha da sevineceğiz.
Komedi ülkesi olduk resmen.

BAŞIMDAN GEÇENLER

Para mı bitiyor metal yorgunluğu mu?


İstanbul’un toplu ulaşım sistemini her gün kullanıyorum biliyorsunuz.
Metro, metrobüs, otobüs ve deniz motorları ile zorunlu anlarda da taksilerde geçiyor günüm.
Bu nedenle bazı eksiklikleri ve aksamaları görme şansım oluyor.
Daha önce de yazdım bir kere daha tekrarlayayım, bu hizmetlerde teknik nedenlerle kalite düşüklüğü gözlüyorum.
Örneğin anons sistemleri, görüntülü durak uyarıları birçok otobüste aksıyor. Ya hiç yok ya da birbirine karışıyor.
Metro istasyonlarının bazılarında yürüyen merdiven ve yollar çok arızalanmaya başladı. Makinedir elbette arızalanır ama eskisi gibi çok çabuk tamir edilmiyor nedense.
Sanayi Mahallesi kuzey çıkışındaki yürüyen merdiven 10 gündür çalışmıyor. Önceki gün başında bir ekip vardı ama belli ki yapamadılar hâlâ çalışmıyor çünkü.
Bunlar neden oluyor?
Ya para tükendi ve teknik bakım masrafları için yeterli maddi kaynak yok ya da “metal yorgunluğu” her tarafa sirayet etti.
Bu arada Levent metrosu istasyonu Zincirlikuyu ana holünde günlerdir çok ciddi bir “çiş kokusu” var. Diğer hiçbir istasyonda böyle bir kokuya rastlamadım. Birkaç gündür de sürdüğünden paylaştım.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Doğu Perinçek bu kez kendisini de partisini de bitirdi


Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek cumhurbaşkanı adayı.
24 Haziran’da yapılacak seçimlerde Erdoğan, İnce, Akşener, Demirtaş ve Karamollaoğlu ile yarışacak.
Perinçek’in aday olabilmesi için 100 bin imza toplandı.
Bu imzaların büyük bölümünün CHP’liler tarafından atıldığı biliniyor.
İmzalar toplanırken hem bu köşeden hem de televizyon ekranlarından şunu sormuştum; “Vatan Partisi ikinci tura Perinçek dışında bir aday kalırsa kimi destekleyecek?”
Bu soruya önceki gün cevap geldi.
Perinçek’in yaptığı açıklamaya göre Vatan Partililer eğer ikinci tura kendi adayları kalmazsa ikinci turda AKP’ye destek verecek.
Doğu Perinçek gazetecilerin sorusu üzerine “Vatan Partisi için PKK ve FETÖ’nün yer aldığı ittifaklar yok. Vatan Partisi hiç bir şekilde Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ederek iktidar peşinde koşanlarla yan yana olmayacaktır. Buradan açıkça ilan ediyorum. Selahattin Demirtaş kim? PKK’nın adamı. Türkiye’ye yönelik ABD’nin silahlandırdığı PKK’nın adamı. Siz Türkiye’nin problemini getirip ülkenin iktidarı yapmaya çalışıyorsunuz. Türkiye’nin problemi onlar. Terör örgütünün liderleri, yasal uzantıları bunlar. Onu ziyaret edecek neyi sağlayacaksınız? Biz Atlantik projelerinin peşine takılanlara, PKK destekçilerine destek verenlere destek vermeyiz. FETÖ projelerine destek vermeyiz. Türkiye’nin geleceği Vatan  Partisi hükümetidir. Önümüzdeki dönemde bu seçeneklerin tümü ortadan kalkacak ve geriye sadece Vatan Partisi seçeneği kalacaktır” dedi.
Elbette her siyasi parti ne yapacağına kendisi karar verecektir.
Ama Vatan Partisi başkanı eğer cumhurbaşkanı adayı olabildiyse bunu “İkinci turda destek vermem” dediği muhaliflere borçlu.
Destek alırken hiç sesini çıkarmayıp sonra “Benim onlarla işim yok” demek en azından siyasi ahlaka sığmaz.
1 Kasım seçiminde halktan sadece 118 bin oy alan Perinçek’e bu kez bu kadar da oy çıkmayacağını ve hatta 100 bin oyu bile bulamayacağını söylemek çok da yanlış olmaz.
Şunu gözlüyorum ki, demokrasi için Perinçek’e de mutlaka destek olunması için çırpınanlar şu anda hayli öfkeli. Bunun kendi partisi içindekilere de sirayet ettiğini gördüğümü söylemeliyim.
Bana göre Perinçek bu defa hem kendisini hem de partisini bitirdi.
Çünkü “Ben olmazsam AKP olsun” mantığı ya çok büyük bir kibirin ya da akılsızlığın tescilidir.
İşte bu kibir veya akılsızlığın sonucu bir gelişme daha oldu dün. Vatan Partisi sizinle paylaştığı bu haberle ilgili bir “tekzip” yayınladı.
Muhtemelen kendi partilileri dahil pek çok kişi bu duruma isyan edince “herkesi salak yerine koyma” alışkanlığı burada da kendini gösterdi ve Vatan Partisi şu açıklamayı yaptı; “Cumhuriyet Gazetesi internet sitesinde yayınlanan ‘Doğu Perinçek, İkinci turda İnce’ye destek vermeyecek’ haberi gerçeği yansıtmamaktadır.
Doğu Perinçek, herhangi bir partinin ya da adayın adını vererek destekleyeceğiz veya desteklemeyeceğiz şeklinde bir açıklama yapmamıştır.
Perinçek, önce 2. turda birisini desteklemek gibi bir sorunu olmadığını, çünkü kendisinin ilk iki aday içinde olacağını belirtmiştir. Israrla sorulan sorular üzerine: ‘Vatan Partisi hiçbir şekilde Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ederek iktidar peşinde koşanlarla yan yana olmayacaktır. Biz Atlantik projelerinin peşine takılanlara, FETÖ projelerine ve PKK destekçilerine destek vermeyiz.’ şeklinde açıklama yapmıştır. Bu da Vatan Partisinin Türk milletine sunduğu programında yazmaktadır.”
Yani Perinçek’in söylediklerinde bir değişiklik yok. İsim vermeyince sanki Vatan Partisi’nin AKP’yi destekleyeceği gizlenmiş oluyor.
Kibir ve akılsızlığın bileşimi işte bir de böyle garabet oluşturuyor.
Yazık...

ŞAŞIRDIM

CHP’ye çakarken Bahçeli’yi gömdü


İktidar ciddi panikte. Artık bu cümle bir niyet belirtisi, bir tür muhalefet ya da algı yaratma çabası falan değil.
İktidar gerçekten çatırdıyor.
Bu da iktidar sözcülerine abuk sabuk laflar ettiriyor.
Bunun son örneğini, son günlerde sürekli gaflar yapan AKP Parti Sözcüsü Mahir Ünal sergiledi.
Ünal gazetecilerin sorularını yanıtlarken öyle bir şey söyledi ki, güya CHP’ye ve genel başkanına “çakacağım” derken ittifak yaptıkları MHP’nin genel başkanını adeta gömdü.
Bir gazeteci Ünal’a CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin “devri sabık yaratmayacağız” sözlerini nasıl yorumladıklarını sordu.
Ünal bu soruya “Seçimi kazanmış da seçim sonrasını mı düşünüyor. Muharrem İnce kendi partisinde verdiği genel başkanlık mücadelesini kazansın sonra diğerini düşünürüz” diye cevap verdikten sonra aynen şu cümleyi sarf etti; “Bir siyasi parti kendi genel başkanını cumhurbaşkanı adayı olarak göstermiyorsa demek ki iktidar olma amacı yoktur.”
Ünal hesapta CHP genel başkanını “aday olamadı, korktu” diye sıkıştıracağını düşündü muhakkak ama Devlet Bahçeli’nin aday olamadığı gibi baraj sorunu yaşamamak için seçimlere bile AKP’nin kuyruğuna takılarak girdiğini unuttu.
Tabii kimileri “acaba bu sözler sorun yaratır mı, Bahçeli ve MHP’liler alınır mı?” diye merak ediyorlar. Hiç sanmıyorum.

sozcu-banner-1