Prof. Dr. Elif Dağlı: “Küresel Erişkin Tütün Araştırması; Dünya Sağlık Örgütü, ABD Hastalık Kontrol Merkezi ve Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle tütün kullanım sıklığını ölçmek için yapılan bir araştırmadır. Söz konusu araştırma Türkiye’de 2008, 2012 ve 2016 tarihlerinde uygulanmıştır. Kamuoyu ve bilim dünyası tarafından üç yıl beklenen 2016 araştırmasının sonuçları ise nihayet açıklandı.” dedi.

Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, bu araştırmaların sonuçlarına değinerek, “Türkiye’de 2008 yılında erkeklerin yüzde 47.9’u, kadınların yüzde 15.2’si olmak üzere erişkin nüfusun yüzde 31.2’si tütün kullanmaktaydı. 2012 yılına gelindiğinde ise erkeklerin yüzde 41.5’I, kadınların yüzde 13.1’i, toplamda ise erişkin nüfusun yüzde 27.1’I tütün ürünü kullanıyordu. Yani 2008 – 2011 yılları arasında uygulanan etkili tütün kontrol politikaları sayesinde geçen zaman içerisinde erişkin tütün kullanma oranını geriletmişti. Hatta her gün düzenli olarak sigara içenlerin oranı erkeklerde yüzde 37.3’e, toplam erişkin nüfusta ise yüzde 23.8’e kadar düşürülmüştü. Söz konusu araştırma ne yazık ki 2012’den bu yana tütün kontrolünde gerilediğimizi kanıtlıyor. Araştırma verilerine göre erişkin nüfusta tütün kullanma oranı erkeklerde yüzde 44.1, kadınlarda yüzde 19.2, toplam erişkin nüfusta ise 31.6’dır.” dedi.



“2008’DEN BERİ SİGARAYA BAŞLAMA YAŞI 16-17”

Sağlığa Evet Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek ise 2016 itibarıyla Türkiye'de 19,2 milyon kişinin tütün ürünü kullandığını, araştırmanın işaret ettiği değerlerin hem 2012'de elde edilen başarıdan hem de 2008'deki durumdan daha kötü olduğunu belirtti.

Her gün düzenli sigara içenlerin oranının, araştırmaya göre arttığını dile getiren Doç. Dr. Elbek, şöyle devam etti:

"2012 yılında bu değerlerin sırasıyla yüzde 37,3 ve yüzde 23,8 olduğunu dikkate aldığımızda 2012'den sonra hem erkek hem de kadın cinsiyette anlamlı ölçüde sigara bağımlılığının artığı görülmektedir. Ortalama sigaraya başlama yaşında ise 2008 yılından sonra değişiklik olmamıştır. 2008-2016 arası dönemde yapılan bütün araştırmalarda 16-17 yaş arasında sigaraya başlandığı görülmektedir. Anlaşılan geçen 8 yıllık dönemde bu konuda da bir başarı sağlanamadığı görülmektedir.”

“KAPALI MEKAN SİGARA YASAKLARINA UYULMUYOR”

Verileri yeni açıklanan araştırma, tütün kullanımın artış nedenlerine de ışık tutmakta olduğuna dikkat çeken Sağlığa Evet Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Füsun Yıldız, “Bu bağlamda yasa gereği kapalı alanda tütün dumanına maruziyet önlenmiş olmasına rağmen 2016 yılında 1.6 milyon kişinin iş yerinde, 2.8 milyon kişinin restoranda, 7.2 milyon kişinin kafe, kahvehane, çayhane gibi ikram işletmelerinde tütün dumanına maruz kaldığı saptanmıştır. Yani Türkiye genelinde var olan tütün kontrol kanunu hükümleri uygulanmamaktadır. Bununla birlikte araştırma sonuçları, sigara içenlerin aylık ortalama 269.4 TL harcadığını ve kullanan nüfusun yüzde 8.4’ünün de vergi pulu olmayan sigaralar kullandığını, yani yasa dışı ürün kullanım oranına dikkat çekmektedir. Benzer biçimde yine kanun hükümlerinin tütün reklamlarını tamamen yasaklamasına rağmen araştırmaya katılanların yüzde 16.2’sinin dükkanlar dışında tütün reklamına maruz kaldığı görülmektedir. Veriler, reklam konusunda da mevzuat hükümlerinin sık biçimde ihlal edildiğine işaret etmektedir.” diye belirtti.

“KAZANAN TÜTÜN ŞİRKETLERİ OLMAMALI”

Sağlığa Evet Derneği olarak araştırma sonuçlarını büyük bir üzüntüyle karşıladıklarını ifade eden Prof. Dr. Dağlı, ayrıca şunları söyledi:

"Ancak şaşırmıyoruz. Çünkü bu alanda yetkin olan sivil toplum örgütleri olarak son yıllarda her fırsatta Türkiye'nin tütün kontrol mücadelesinden vazgeçtiğini ve bu vazgeçişin yurttaşlar için ölüm ve hastalık anlamına geldiğini vurguluyorduk. Ne acı ki sözlerimiz, Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı ve ABD Hastalık Kontrol Merkezinin ortak araştırmasıyla da doğrulanmıştır. Şimdi bir kez daha bu mücadeleye yeniden ve dünden daha kötü bir noktadan başlamak zorundayız. Kamu otoritesi, tütün kontrol mücadelesinde yetkin ve bilimsel liyakatle çalışan ve her zaman doğrudan yana taraf olan sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmayı ve mücadele etmeyi kabul etmelidir. Aksi halde kazanan tütün şirketleri olacaktır."