İÇİŞLERİ BAKANI'NDAN ÇOK ‘GÜVENLİKÇİ’, MİT MÜSTEŞARI'NDAN ÇOK ‘İSTİHBARATÇILAR’…


KENDİ MAHALLELERİNDEKİ ÖMER TURAN, AYDIN ÜNAL GİBİ İSİMLERDEN RAHATSIZLAR...


1 - Karar Gazetesi’nden İbrahim Kiras’ın dünkü köşesinden son paragrafla başlayalım: “Ülkemizdeki seçimlere katılım oranının yüksekliği de demokrasiye olan inancımızın bir göstergesi olmaktan ziyade devleti yönetme yetkisinin ‘bizden olmayanların’ eline geçmesine engel olmaya yönelik bir refleksin ifadesi...” Neden Kiras’la başladım? Çünkü 31 Mart gecesinden bu yana iktidar medyasının bir bölümünde ‘Devlet bizden olmayanların eline geçti’ kampanyası yürütülüyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan 31 Mart gecesi balkon konuşmasına eşi Emine Erdoğan’la birlikte çıkmıştı. Erdoğan seçim sürecini ‘tek başına omuzladığı’ mesajını böyle vermişti. Bu durumun bir kısım medyada endişe yarattığı ulaşan bilgiler arasında.


İSYAN BAYRAĞINI ÇEKTİ

Oysa... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi halkın yüzde 53’ü Cumhur İttifakı’nı onayladı. Biraz daha ileriye gidersek...Cumhurbaşkanı’nın, Ankara’da eşi Emine Erdoğan’la çıktığı balkon konuşması da “Benim gayretimle bu oy alındı” mesajı iktidara yakın olduğunu iddia eden bazı gazetecilerde panik havası yarattı. Kaç gündür yazıyorum... ‘Kraldan çok kralcı’, İçişleri Bakanı’ndan çok ‘ulusal güvenlikçi’, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan bile daha fazla ‘istihbaratçı’ oldular. İsimlerini yazmaya gerek yok... Ancak...Kendi mahallelerinden gelen aykırı seslerden bile rahatsız oldukları ortada! Bunu nereden mi anlıyoruz? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski metin yazarı ve AKP eski Ankara Milletvekili Aydın Ünal, sosyal medyadaki “operasyoncu, şantajcı” dediği AKP’lilere ‘artık yeter’ bayrağını çekti!
Aydın Ünal’ın bir köşesi yok! Sadece sosyal medyadan yazabiliyor ve Yeni Şafak’taki köşesini 21 Ocak’ta şu satırlarla bırakmak zorunda kalmıştı: “Kaçıyor muyum? Evet, kaçıyorum... Dün hocaefendisinin dizinin dibindeyken... Bugün herkesten çok bağırıp bizi bile FETÖ’cü ilan eden densizlerin ithamına aldırmadan... Hiç kaçmadığımıza tarih şahittir. Kaçışımız düşmandan değil, ‘dost’ görünenden kaçıştır.”
Bu satırlar aslında dört ay önce iktidar medyasında kavganın net bir şekilde dışavurumuydu...Konu kapatılmıştı... Ancak... Bugün tekrar açıldı! Devam edelim...


‘Hezimet nedeni yüzsüz haşeratlar, dertleri ekran’


2 - Aydın Ünal, kişisel Twitter hesabından, “Pazartesiden itibaren artık her şeyi açık açık ve cesaretle konuşacağız” demişti ve başladı yazmaya: “Medya AK Parti adına konuşuyor algısına sahip, belli mecralardan yemlenen, operasyoncu, şantajcı çok sayıda ahlaksız figür türedi ve seçim sonucunun böyle çıkmasında epeyce etkili oldular. Bu figürler ve onları yemleyenlerle araya net bir çizgi çekmenin vaktidir...”
İlk gün paylaşımı böyle oldu Ünal’ın... Önceki gün ise şunları kaydetti: “AK Parti kazandığında rakibini ezmeyen, kaybettiğinde de milli iradeye hürmetle teslim olan ama aynı zamanda hakkını da sonuna kadar arayan bir partidir...”
Tayyip Erdoğan’ın en yakınındaki isim devam ediyordu yazmaya: “Ankara kaybedilmiş, İstanbul’da oylar sayılıyor ama birilerinin tek derdi ekranda görünebilmek. Koyun can derdinde, bunlar kareye girmek için Cumhurbaşkanı’nın, Binali Bey’in arkasında birbirini itekliyor, on takla atıyor. Hiç ders almayanlara ve almayacaklara yazıklar olsun… 31 Mart seçiminin zafer kısmı Bayburtlu Yusuf’lardan oluşan aziz AK Parti teşkilatınındır. Onlar şimdi perde ardına itildiler. Hezimet kısmı ise hâlâ şov peşinde koşan şu kifayetsiz muhterislerin, şu yüzsüz haşeratındır.”
Şimdi beklenen şu: Bir kısım medya tarafından Aydın Ünal FETÖ’cü ilan edilecek vs...


Ömer Turan’ı kim ya da kimler neden tehdit etti?


3 - Gelelim iktidar medyasındaki en “Reis’çi” gazeteciye...Ömer Turan...Seçimlerin ardından iktidar medyasındaki bazı isimlere sert eleştirilerde bulunan Turan dün de sosyal medya hesabından şu bilgiyi verdi: “İlk günden itibaren müthiş bir bilgi kirliliğine maruz kaldık. 30 sandık görevlisi gözaltına alındı, YSK seçimlerin tekrar sayılmasına karar verildi, falanca yerde 30 bin oy çalınmış, falanca yerde AK Parti’nin 3 bin oyunu sisteme girmemişler denildi. Bunların hepsi yalan çıktı.”
Turan, “Bu yalanları söyleyenler ya da bilmeyerek bu yalanların yayılmasına yardım edenler yalanların resmi mevkiler tarafından yalanlanmasından sonra bile özür dilemediler” dedi ve şöyle devam etti: “Bilgi kirliliğine devam ettiler. Yanlış bilgilerle AK Parti tabanını boşuna umutlandırdılar. Mahalle medyası ve trollerin söylediklerinin hemen hemen tamamı yalan çıktı. Bilgi kirliliğine katılmam için çok baskı yaptılar. Paylaşmayınca bana olan baskı daha da arttı. YSK’nın gerçek verilerini paylaşınca baskı inanılmaz boyutlara ulaştı. Resmen tehdit edildim.
Şimdi bu açıklamalardan da anlaşılıyor ki... ‘Bir kısım medya’ “Devleti kaybettik” korkusu yayarak kendi bekası için uğraşıyor! Ancak... Burada görev, bu bilgi kirliliğini yaratanlara dur demesi gerekenlerde... Geç kalmadan!