Tehdit müthiş!
1960’lı yıllardan bu yana çok sayıda yerel ve genel seçime tanık oldum, böyle bir tehdit görmedim.
Türkiye Cumhuriyeti tari­hinde, hiçbir Cumhurbaşka­nı, siyasi bir partinin liderini hapisle tehdit etmemişti.
Partili Cumhurbaşkanı, İYİ Parti lideri Meral Akşe­ner’e çatarak:
“Birileri şu an ceza­evinde süre dolduru­yor. Aynı yola sen de düşebilirsin. Neden? Cumhurbaşkanı’na iftira atamazsın! Hanımefen­dinin kaçacak deliği de yok. Çünkü o milletvekili değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak!” dedi.
Bu davranış doğru mu? Hâkimler de insan... Onun bu sözleri nedeniyle etki altında kalmazlar mı?
Sevgili okurlar... Ben bu olayı neden yadırgadım? Sayın Partili Cumhurbaş­kanı, muhalefet için ağzına geleni söylüyor “Çöp, çukur, çamur, illet, zillet” diyor, bu açık hakaretler suç olmuyor, onlar cevap verince “Cum­hurbaşkanı’na hakaret suçu” oluyor.
Siyaset dünyamıza eşitlik değil, eşitsizlik hâkim... Nasıl bir hukuk bu?
Meral Akşener, “Hodri meydan! Haksızlık karşı­sında susan dilsiz şeytan­dır!” diye meydan okudu, ortalık daha da kızıştı! Kavga büyüyor!



Muğla ve ilçelerinde CHP hâkimiyeti var. Fakat bu defa mücadele çetin!
AKP gözünü Muğla ve Bodrum’a dikti...
İktidar, bölünmüşlükten yararlanarak bu bölgeyi ele geçirmek amacında...
Muğla’nın ilçesi Bodrum, Türkiye’nin dünyaya açılan aydınlık kapısı...
Uygarlık, tarih, sanat, güneş, deniz, magazin... Her şey var Bodrum’da...
AKP iktidarı tüm çabalarına rağmen Muğla ve Bodrum’da borusunu öttüremiyor.
İlk defa bu yerel seçimlerde umutlandı... Neden?
Çünkü, CHP’nin bölünmüşlüğünden faydalanmak istiyor!

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bodrum’a geldi, AKP seçim bürosunu ziyaret etti. Ardından yaptığı konuşmada “Cumhurbaşkanı olarak biz de Muğla’ya ve Bodrum’a gereken hizmeti getirelim istiyoruz.” dedi.
Bodrumlular bu sözlere tav olacak insanlar değil tabii ki...
Erdoğan’dan bir hafta önce Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu Bodrum’daydı. O da çok dil döktü, Muğla’yı ve ilçelerini almak için birçok vaatte bulundu ama...
Erdoğan’ın 300 odalık yazlık sarayının yapıldığı Okluk Koyu ve çevresinde, saray ve yolları için 50 bin ağaç kesildiğinden bahsedemedi tabii ki...

★★★

Doğanın tahrip edilmesine karşı çıkan ve davalar açarak hukuk mücadelesini sürdüren Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, Gökova Körfezi’ni daha fazla yağmalatmamak için direniyor.
AKP, yeniden başkan adayı olan Dr. Osman Gürün’ü yenmek için tüm imkânlarını seferber etti.
Betona, ranta ve yağmaya direnen Dr. Osman Gürün’ün karşısında AKP adayının hiç şansı yoktu fakat... Biri eski CHP’li (Mehmet Kocadon) diğeri eski İYİ Parti’li (Behçet Saatcı) ortaya çıkınca oyların bölünme tehlikesi arttı.
Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ile Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, yeniden aday yapılmadıkları için kızarak partilerinden istifa edip Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday oldular.
İkisinin de kazanma şansı yok. Bunu kendileri de biliyor ama amaçları CHP’nin oylarını bölüp intikam almak!
Oylar bölününce ne olur? Aradan AKP adayı fırlayabilir. Hesap bu sanırım! Onlara verilecek her oy AKP’ye verilmiş gibi olacak!
Muğla ve ilçelerinde halk aydın, akıllı, ufku geniş, dünya görüşü doğru insanlardır. Bu halk, iki adayın intikam duygularına âlet olmaz sanıyorum.
Aksi halde o cennet bölge AKP’nin eline geçerse, büyük bir ihtimalle birkaç yıl içinde yağmalanır ve cehennem olmasa bile cennetlikten istifa eder!

Gerçek Kıbrıslı Türk!


Zaman zaman Kuzey Kıbrıs yönetimini eleştiriyorum. Bu nedenle bana kızan, küfürlü mesajlar gönderen Kıbrıslılar oluyor.
Gerçek Kıbrıslı Türk, başı dik, onurlu ve gururludur.
Kuzey Kıbrıs Diyalog Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar, benim eleştirilerime benzer bir yazı kaleme alarak gazetesinde yayınladı.
Reşat Akar “Bir Rum gazetecinin cesaretle ortaya koyduklarını bizler de gür bir sesle tekrarlamalı ve haklarımızı elde edinceye kadar mücadelemizi sürdürmeliyiz. Geçmişte yaşadığımız acıları unutmayalım” diyor.
Haklıdır. Her vatansever Kıbrıslı Türk böyle düşünüyor. Fakat maalesef Rumların kucağına oturmak isteyenler de var! Yazık!

TEBESSÜM

Sarhoşa üç yol var!


Aşırı içkili bir adam otomobiliyle giderken trafik polisi durdurur:
“Sizin sağ far yanmıyor, sağ tarafta bir karakol var, hadi oraya gidelim” der.
Sarhoş sürücü itiraz eder:
“Benim sol far da yanmıyor sola gidelim.” diye tutturur.
Polis uyarır:
“Tamam sol tarafa gidelim ama orada cezaevi var.”
Sarhoş kurtulmak için:
“Yahu şimdi fark ettim. Benim ön farlar da yanmıyor. Düz gidelim!” diye ısrar eder.
Bıkan polis:
“Tamam” der “Artık benim sizi götürmeme gerek kalmadı. Siz kendiniz gidersiniz.”
“Peki, orada ne var?”
“MEZARLIK!”

GÜNÜN SÖZÜ


Seni sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin!