Yarım asırlık meslek yaşamımda bir benzerine tanık olmadığım, tehdit, baskı, iftira ve yalan dolu dehşetengiz seçim kampanyasını en çarpıcı biçimde anlatan yorumu, sosyal medya fenomeni Atilla Taş Twitter’da yaptı:
“Muhalefet partilerine öyle suçlamalar yöneltildi ki, gören de ülkemizi işgale gelen düşmanlar, bizimle savaşmak yerine, seçime girmeyi tercih etmiş ve her nasılsa bu izni de almış sanır!..”

★★★

Dün İzmir’de taksiye bindim.
Taksici nereye gideceğimi sormadan “Abicim nedir bu gerginlik, savaşa mı gidiyoruz Allah aşkına?.. Alt tarafı sandıkta yerel yöneticileri seçeceğiz. Televizyonlarda edilen hakaretleri dinlerken ben insanlığımdan utanıyorum. Yeter artık be! Bu çile bitse de kurtulsak” dedi!
30-35 yaşlarındaki sürücü öylesine doluydu ki, gideceğim yeri ancak nefeslenmek için ara verdiğinde söyleyebildim!..
Tamam abi” deyip soluk soluğa konuşmaya devam etti:
4-5 yıl öncesine kadar haftada 3 gün işe çıktığımda kazancım bana yetiyor, kalan günlerde de bir arkadaşım çalışıyordu. İkimiz de geçinip gidiyorduk. Üstelik o tarihlerde içkim de sigaram da vardı. Onları bıraktığım gibi, haftanın 7 günü çalışıyorum, yine de geçinemiyorum!.. Ben buna bakarım abi, bıraksınlar palavrayı!..

★★★

Arabadan indiğimde, kendimi yolculuk yapmış gibi değil de ekonomi kitabı okumuş gibi hissediyordum!..
İzmirli taksici olayların ve yaşadığımız sıkıntıların ardındaki tüm gerçeklerin farkındaydı.
Günlerdir kiminle konuşsam, böyle yakınmalar dinliyor, ayrıştırma ve kutuplaştırma yetmiyormuş gibi, kampanya boyunca dillerden düşmeyen tehdit söylemlerinin insanları çok gerdiğini, hatta bunalttığını görüyorum.

★★★

Hafta başında bir semt pazarında yolumu kesen yaşlıca bir kadın elindeki boş fileyi göstererek:
Yürüme zorluğum var. Buna rağmen bir saattir dolaşıyorum ama henüz bir şey alabilmiş değilim! Çünkü her şey ateş pahası...” diyordu.

★★★

Seyrettiğim en çarpıcı görüntülerden biri de Millet İttifakı için CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Ekrem İmamoğlu’nu semt ziyaretinde karşılayan bir grup başörtülü kadının feryat edercesine “Kurtar bizi başkan” diye bağırmalarıydı.

★★★

Vatandaş bağırıyor, haykırıyor, sıkıntısını dile getirip yaşananlara tepkisini dile getiriyor.
Dürüst ve cesur bilim insanları ise sakin bir dille doğruları söylemeye ve iktidarı uyarmaya devam ediyorlar. Örneğin İktisat Uzmanı Mahfi Eğilmez “Yapılabilecek en vahim hata, hatanın sende olduğunu kabul etmemektir. Bu durumda sonsuza kadar hata yapmaya devam edersin” diyerek sorumluları hatalarından ders almaya davet ediyor.
Bunu hiçbir beklenti içinde olmaksızın, sadece yurt sevgisiyle yapıyor.
Çünkü o da başka Türkiye olmadığını biliyor!..