Vatanımızı düşman işgalinden kurtarıp, bu cennet topraklarda hür yaşamamızı sağlayan, bize Cumhuriyet gibi, eşsiz bir eser armağan eden Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının aziz hatıralarına yönelik alçakça saldırıların son bulduğu...

Polisimizin, askerimizin şehit edilmediği, terör kurbanlarının olmadığı...

Kimsenin ötekileştirilmediği, oy devşirme adına toplumun kutuplaştırılmadığı...

Çoğulcu demokratik parlamenter rejimin vazgeçilmezliğinin anlaşıldığı, tüm kurum ve kuruluşlarıyla güçlendirilerek varlığını sürdürdüğü...

İnançların, mezheplerin ve etnik kökenlerin siyasi amaçla kullanılmadığı...

Laikliğin özellikle eğitim anlayışında özenle korunduğu...

Kadınlarımızla çocuklarımızın şiddete ve cinsel saldırıya uğramadığı...

Teröre hiç bulaşmamış, yasalara saygılı insanlarımızın düşüncelerini açıklamaktan korkmadığı, anayasadan kaynaklanan  demokratik protesto hakkını kullanmanın suç sayılmadığı, siyasi iktidarı eleştiren sanatçıların düşünce ve görüşlerinin de iktidar mensuplarınca hoşgörüyle karşılandığı...

Köprülerimizin, otoyollarımızın, limanlarımızın, kamu iktisadi kuruluşlarımızın, kısacası ulusal varlıklarımızın satılmadığı...

Hukukun üstünlüğünün evrensel ölçüde sağlandığı, yargının bağımsızlığından ve kararlarından kimsenin kuşku duymadığı...

Basın özgürlüğünün geri geldiği, bazı yandaş ve yalaka kalemlerin “basın özgürlüğü (!)” kılıfı altında “haysiyet cellatlığı” yapmadığı...

Ülkeyi yönetenlerin coğrafyamızdaki tehditleri bertaraf etmenin tek yolunun Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine sıkı sıkıya sarılmaktan geçtiğini gördükleri...

Böylece emperyalizmin her türlü tuzağının boşa çıkarıldığı ve başımıza belalar açan yanlış dış politikaların geride kaldığı...

En büyük zenginliğimiz olan tarıma, çiftçi ve köylümüzün emeğine önem ve değer verildiği...

Türkiye’nin yeniden kendi kendine yeten sayılı ülkeler arasında yer alabilmesi için gereken her türlü adımın atılmaya başlandığı...

Yurttaşlarımızın ihmaller sonucu gerçekleşen katliam gibi kazalarda yitip gitmediği...

İnsan hayatının ve yaşam hakkının en yüce değerlerden sayıldığı...

Kimsenin aç ve açıkta kalmadığı, yoksulluğun sömürülmediği ve ulusal gelirimizin hakça paylaşıldığı...

Umutsuzluğun yerini umudun, karamsarlığın yerini iyimserliğin, nefretin yerini sevginin, öfkenin yerini hoşgörünün, kavganın yerini barışın  aldığı...

Tüm insanlarımızın başta küresel tehditler ve ekonomik sıkıntılar olmak üzere, güzel vatanımızı hedef alan tehlikelere karşı bir ve bütün olduğu...

2019’un, geride kalan yıla damgasını vuran kabus gibi olayların hiç yaşanmayacağı...

★★★

Bir yıl olmasını diliyor, huzurlu, mutlu ve güler yüzlü insanlarla dopdolu bir Türkiye hayal ediyorum!..