Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Al Jazeera Arapça kanalına mülakat verdi. Libya'da son durumla ilgili değerlendirmelerde bulunan Akar, şöyle konuştu:

* Şimdi burada başlangıçtan itibaren böyle bazı şeyleri kestirip atmak mümkün değil. Orada tabi çok dinamik bir yapıdan bahsediyoruz, hem askeri anlamda hem siyasi anlamda hem de sosyal yapısı itibariyle. Bu konuda bizim asıl çıkış noktamız meşru hükümet, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan meşru hükümet, Serrac hükümeti.

* Dolayısıyla Serrac hükümetinin etrafında toplanmamız lazım. Bunun dışında bu darbeci Hafter’e yardım eden unsurların da bir şekilde, bu Abu Dabi Hükümetinin dâhil, Abu Dabi dâhil, Suudi Arabistan dâhil, Mısır dâhil, Rusya dâhil, Fransa dâhil ve diğer bazı ülkeler var, bunların bu yardımı mutlaka kesmesi lazım ki orada bir istikrar sağlanabilsin, ateşkes sağlanabilsin ve darbeci Hafter’i bir takım hedeflerinden vazgeçirebilsinler.

* Bu mümkün olduktan sonra, bu sağlandıktan sonra oradaki ateşkesin sağlanmasının ve ateşkesin devamının daha mümkün olacağını değerlendiriyoruz ve Sirte sorunu mutlaka çözülmeli, Cufra çözülmeli ve 2015 Suheyrat Anlaşması’nı da mutlaka biz göz önünde bulundurmamız lazım çözüm üretirken.

FOTO: SÖZCÜ


"ATEŞ OLSALAR CÜRMÜ KADAR YER YAKARLAR"

Bakan Akar, Abu Dabi'nin Libya'da izlediği tutumu sert bir dille eleştirerek "Abu Dabi tarafına sormak lazım, onların bu düşmanlık, bu kasıtları nereden geliyor, bu haset nereden geliyor, bu fitne fesat nereden geliyor" ifadelerini kullandı.

Bakan Akar, şunları söyledi:

* Bunlar ateş olsalar cürmü kadar yer yakarlar. Dolayısıyla bunların ister Suriye’de olsun, ister Irak’ta olsun bazı terörist grupları, teröristleri, PKK’yı, DEAŞ’ı, YPG’yi desteklemelerinin hiçbir kıymetiharbiyesi yok.

* Bu konuda bizim Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Silahlı Kuvvetlerimizi, siyasi veya diplomatik gücümüzle yapılması gereken neyse bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapacağız.

* Ve fakat bu Abu Dabi’nin Libya’da yaptıkları var, Suriye’de yaptıkları var. Bunların hepsinin kayıtları tutuluyor. Yeri ve zamanı geldiğinde bunların hepsinin hesabı görülür.

Akar, şöyle devam etti:

* Dünyada bildiğiniz gibi çok değişik akımlar var, çok değişik uygulamalar var. Bazı gruplar, bazı kişiler, bazı gruplar, bazı devletler, bazı devletlerin maşası olabiliyor, aracı olabiliyor. Politik anlamda, askeri anlamda onlar araç olarak kullanılabiliyor. Dolayısıyla bu Abu Dabi konusuna da bu şekilde bakmak lazım, kimlere hizmet ettiklerini anlamak lazım, onu değerlendirmek lazım.

* Aksi halde bizim herhangi bir şekilde fiziki temasımız yok, herhangi bir böyle bir tarihi geçmişimiz yok, olumsuz bir münasebetimiz yok. Bunların kimler adına iş yapıyorlar, onu araştırmak lazım, bakmak lazım. Onların niyetleri olumsuz olabilir, kötü olabilir ama bunların bize etkisinin son derece sınırlı ve kısıtlı olduğunu da hepimizin bilmesi lazım.

FOTO: SÖZCÜ


"NATO MÜTTEFİKİMİZE YAPABİLECEĞİMİZ BİR DESTEKTİ"

Fransızların Akdeniz'deki fırkateyninin Türk gemilerince taciz edildiği iddiasına bir kez daha yanıt veren Akar, o anları şu ifadelerle anlattı:

* NATO’da müttefikimiz olan Fransızlar tarafından Suriye’de de benzer bir takım girişimlerde bulundular,  tavırları var. Doğu Akdeniz’de benzer bazı ifadeleri oldu, açıklamaları oldu, bazı konularda girişimlerde bulundular. Benzer şekilde Libya’da da aynı şekilde girişimde bulundular. En son geldiğimiz noktada da Libya’daki politikalarının çöktüğünü görmekten dolayı kendilerince bir takım mazeretler uydurmak için böyle bir takım komplolara girdiler, kumpaslara girdiler, bu çok basit.

* Çünkü biz 10 Haziran’da bir yük gemimiz, içinde tamamen sağlık malzemesi olan, bizim Libya’daki askeri eğitim işbirliği ve danışmanlık yapan birliklerimizin ihtiyaçları için olan, yaşam malzemesi olan, bir takım giyim kuşam malzemesi, onların güvenlik malzemesi olan malzemeleri taşıyan bir gemi, 3 gemimiz savaş gemimiz tarafından korunmalı olarak, onların refakatinde ilerlediler, ilerliyorlardı.

* Sabah olduğunda bizim, Fransız gemisinin, daha sonra olaya karışan Fransız gemisinin talebi üzerine bizim oradaki akaryakıt gemimiz tarafından Fransız gemisinin ikmali yapıldı. Ya bu bir dostluk nişanesi olarak, bir işbirliği nişanesi olarak NATO müttefikimize yapabileceğimiz bir destekti ve bunu gerçekleştirdik biz.

FOTO: SÖZCÜ


"FRANSIZ SAVAŞ GEMİSİ BİZİM KONVOYUN İÇİNE DALDI"

* Daha sonra Fransız gemisi tarafından da benzer sorgulama yapıldı, benzer cevaplar verildi, İtalya’ya ve Yunanistan’a verdiğimiz cevaplar verildi fakat daha sonra anlaşılmadık bir şekilde saatte 20 knot deniz mili hızla bir Fransız savaş gemisi bizim konvoyun içine daldı.

* Çok tehlikeli manevralar yaptılar, bu manevralardan sonra kendi yaptıkları hataları, kendi yaptıkları yanlışları düzeltmek için Türk gemisinin kendilerine silah doğrulttuğunu, yani kilit dedikleri, tracking dedikleri bir pozisyon aldıklarını söylediler. Fakat bu geldiğimiz noktada teknoloji o kadar gelişmiş durumdaki, o radarın, o geminin hangi dakikada, hangi saniyede, saatte değil, hangi dakikada, hangi saniyede nasıl bir durumda olduğunu görebilmek, öğrenmek mümkün.

* Hem bizim karadaki karargâhlarımızda hem de gemide yapılan incelemeler sonucunda bütün bilgileri belgeleri topladık ve bizim ne yapıp ne yapmadığımızı, bütün tamamını NATO askeri ve sivil makamlarına teslim ettik. Dolayısıyla şu anda mesele NATO’da bulunmaktadır. Bütün yapılan, elimizdeki bütün bilgiler açık.

"FRANSIZ DOSTLARIMIZDAN BİR ÖZÜR BEKLİYORUZ"

İlave bilgileri de vermeye hazır olduklarını ifade eden Akar, şöyle konuştu:

* NATO makamlarına söyledik. Çok açık ve net bir şekilde bizim gemilerimiz orada denizcilik yasalarına, denizcilik usullerine, denizcilik kurallarına tamamen uygun hareket ettiler. Hiçbir şekilde Fransız gemisine düşmanca tavır içinde olmadılar.

* Sadece ve sadece Fransız gemisine 20 knot süratle yaptığı manevrada herhangi bir kaza bela olmasın diye gözlem şeklinde tedbir aldılar, kendilerini korudular, durum bundan ibaret. Biz şu anda geldiğimiz noktada Fransız dostlarımızdan bir özür bekliyoruz.

FOTO: SÖZCÜ


"SORUNLARIN BARIŞÇIL YOLLARDAN ÇÖZÜLMESİNDEN YANAYIZ"

"Biz her zaman Ege’deki, Doğu Akdeniz’deki ve Kıbrıs’taki tüm sorunların barışçıl yol ve yöntemle çözülmesinden yanayız" diyen Akar, şunları söyledi:

* Bu konuda iyi komşuluk ilişkilerini, uluslararası hukuku esas alıyoruz, karşılıklı diyaloğu esas alıyoruz. Fakat diğer taraftan da biz Kıbrıs dâhil Mavi Vatanımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizden de herhangi bir şekilde vazgeçmeyeceğimizi, bunları, oradaki hakkımızı, hukukumuzu, alaka ve menfaatlerimizi korumakta azimli ve kararlı olduğumuzu ve burada muktedir olduğumuzu mütaeddit defalar söyledik.

* Bu bir tehdit değil, durumun tespiti, bunu söylüyoruz ve biz diyoruz ki bir an önce görüşmelere, konuşmalara başlayalım ve bir an önce problemlerimizi görüşmeler yoluyla, barışçıl yol ve yöntemlerle medeni bir şekilde çözelim.

"TÜRKLER VE ARAPLAR ET VE TIRNAK GİBİ"

Arap dünyasına mesajlar veren Akar, şöyle konuştu:

* Şimdi birazcık aklı olan, birazcık vicdanı olan şu bizim yaptığımız izahlardan da çok açık bir şekilde anlaşılacağı üzere yaptığımız faaliyetlerin tamamen bir sebebi olduğunu, hukuki temeli olduğunu, askeri gerekçesi olduğunu, güvenlik meselesi olduğunu, bunun dışında herhangi bir şekilde egemenlik davası, işgal davası olmadığını çok açık bir şekilde görmeleri lazım, görülmesi lazım.

* Türkler ve Araplar bir elin parmakları gibi et ve tırnak gibi biz kardeşiz, bunun da ispatı bugüne kadar ki ortak, karşıt gruplara karşı, karşı güçlere karşı yaptığımız tarih içindeki mücadeledir. Bu mücadelenin de en önemli örneği hem Arap coğrafyasında hem Türkiye’de çeşitli yerlerdeki şehitliklerimize baktığımız zaman orada yatan şehitlerimiz, geçekten bu çok önemli ve çok anlamlı birer semboldür bizim işbirliğimizi, geçmişimizi göstermek bakımından.

* Dolayısıyla biz bu Türk Arap kardeşliğinin önemli olduğunu burada vurgulamak istiyorum. Bu vesile ile bizi burada izleyenleri sevgi ve saygıyla bir kez daha selamlıyorum ve tüm İslam âlemine de Arap kardeşlerime de yaklaşan bu bayram nedeniyle tebriklerimi sunmak istiyorum.