Çevreci enerji sınıfında yer alan biyokütle elektrik santralleri, amacı dışında kullanılarak doğaya zehir saçıyor. Yapılan düzenlemede biyokütle santrallerinde belediye, orman, tarım ve lastik atıkları yakılabiliyor. Biyokütle lisansı olduğu için de bu santrallerde herhangi bir karbonmonoksit salım sınırı ve kontrolü olmuyor. Normalde organik maddelerden çeşitli yollarla elde edilen bir enerji olan biyokütlede, yeni düzenleme ile her çeşitten atık yakılabiliyor.

KÖMÜRDEN BETER

Bu santrallerin kömür santrallerinden dahi daha fazla uçucu organik bileşen yaydığını söyleyen Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ, düzenlemenin mutlaka düzeltilmesi gerektiğini vurguladı. Belli bir zümreye çıkar sağlayan bir düzenleme olduğunu vurgulayan Özdağ, “Bu kanun teklifi; 21 elektrik dağıtım şirketine, YEKDEM kapsamındaki 460’tan fazla hidroelektrik, 126 adet biyokütle elektrik santrali olmak üzere bin 700 elektrik üretim şirketine ve enerji madenciliği yapan şirketlere özel bir düzenlemedir” dedi.

Belediye atığı gibi ucu açık bir kavramın düzenlemeye konmasının çok yanlış olduğunu ifade eden Özdağ, toplanan çöplerde organik maddelerle birlikte her türlü zararlı atığın bulunduğunu, bunların ayrıştırılmadan biyokütle tesisinde yakılarak kullanılmasının zehirli gaz salımına neden olduğunu kaydetti. Lastik atıkların da biyokütle düzenlemesinde yer almasının kabul edilebilir bir yanının olmadığını belirten Özdağ, petrolden üretilen lastiklerin de organik olmadığını ve yakıldığında çevreye zehirli gaz saçıldığını aktardı.

LASTİKLER YAKILIYOR

Özdağ, biyokütlenin tanımının 2016 yılında, “İthal edilmemek kaydıyla; kentsel atıkların yanı sıra bitkisel yağ atıkları, tarımsal hasat atıkları dâhil olmak üzere tarım ve orman ürünlerinden ve bu ürünler ile atık lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan yan ürünlerden elde edilen kaynakları ve sanayi atık çamurları ile arıtma çamurlarını” şeklinde değişikliğe uğratıldığını dile getirdi.

Mehmet Özdağ


[custom_content title="Garanti alım desteği artırılınca santral sayısı da bir anda arttı" desc="Yapılan bu değişiklikten önce 2004 yılından 2016 yılına kadar 52 adet ve 300.63 megavat kurulu kapasitede olan biyokütle santrallerinin sayısının, bu tarihten sonra 188 adete ve 1267.86 megavat kurulu kapasiteye yükseldiğini söyleyen Mehmet Özdağ, bu santrallere desteğin yüksek olduğunu belirtti. Özdağ, “YEKDEM alım garantileri hidrolik ve rüzgar kaynakları için kilovatsaat başına 7.3 dolar/sent, jeotermal kaynağı için 10.5 dolar/sent, güneş ve biyokütle kaynakları için 13.3 dolar/sent fiyatlarla 10 yıl satın alma garantisi, üretim tesislerinde yerli aksam kullanımı için de ayrıca 5 yıl süreyle ek teşvikler veriliyor. Buradaki destekler de sanayicinin ve vatandaşın faturasının kabarmasına neden oluyor” dedi.">