Tarım Bakanlığı, İzmir’in Dikili, Kınık ve Bayındır ilçelerinde Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgeleri (TDSOSB) kurulması çalışmalarına hız kazandırdı.

Dikili’deki oluşum tamamlanarak faaliyete başlama aşamasına geldi. Yönetim, ön katılım bedeli yatırmak suretiyle başvuru yapmak isteyen girişimcilere 15 Aralık 2020 tarihine kadar süre verdi.

3 milyon metrekarelik alan üzerine kurulan Dikili TDSOSB’nin proje sahasında yaklaşık 1 milyon 800 bin metrekarelik modern teknolojik sera alanı ve ihtisas sanayi tesisleri için 300 bin metrekarelik parsel ayrıldı.

Bölge içinde 50 sera parseli, 33 tarımsal sanayi parseli bulunuyor. Burası alanında Avrupa’nın en büyüğü olma özelliğini taşıyor. Tarım Bakanlığı TDSOSB için toplam 1 milyar liralık yatırım yapıldığını bildirdi.

Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Tevfik Türk

BÖLGE BÜYÜK ŞİRKETLERE AVANTAJ SAĞLIYOR


Söz konusu bölgede bütün altyapı hizmetleri TDSOSB yönetimi aracılığıyla yapılacak. Sanayi parseli talepleri en az 3 bin metrekare, üretici sera parseli talepleri en az 25 bin metrekare olmak zorunda.

Tesisler, jeotermal, güneş, rüzgar ve biyogaz gibi sürdürülebilir ve yenilebilir enerji kaynaklarına sahip olacak. Bölgede yer alacak şirketler Katma Değer Vergisi’nden de muaf tutulacak.

Dikili TDSOSB yeri

ORTAKLAR ARASINDA HALK YOK


Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin kurucu ortakları arasında Ege İhracatçılar Birliği, İzmir Ticaret Borsası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Odası, Bergama Ticaret Odası, İzmir Valiliği, Dikili Belediyesi var, halk yok. Büyük şirketlerle rekabet gücü olmayan çiftçinin ve üretici kooperatiflerinin alanda yer alabilmesi mümkün görünmüyor.

Ekonomik yapı ve sosyal dokunun en önemli dinamiklerinden olan çiftçiler TDİOSB’ler nedeniyle bir hayli kaygılı.

BAKKALIN YANINA HİPERMARKET KOYMAK GİBİ


Uygulamayı “çiftçinin kalbine hançer saplamak” diye nitelendiren Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Tevfik Türk, bu görüşünün sebeplerini şöyle açıklıyor:

- Zaten düşük faizli, Hazine garantili kredilerden tüzel kişiliği olanlar, yani büyük şirketler yararlanabilirken, küçük çiftçi faydalanamıyor. Bu bölgelerde vergi muafiyeti, altyapı, endüstriyel tarım teknolojisi gibi bütün teşvik ve ayrıcalıklar büyük sermayeye tanınıyor.

-Küçük çiftçi ve aile işletmelerinin bu bölgelerden yararlanabilmesi mümkün değil. Çünkü bölgede yer alabilmek için yaklaşık 9.5 milyon lira vermeniz gerekiyor. Hangi çiftçimiz 9.5 milyon lira verebilir? Üstelik bu şubat ayı fiyatı.

-Kooperatifler de burada yer alma gücüne sahip değil. Şu anda İzmir’de en güçlü olan Tire Süt Kooperatifi’nin bile bu bölgelere girme imkanı yok.

-Bu bölgeler, bakkalın yanına hipermarket koymaya benziyor. Zira küçük çiftçinin rekabet gücü kalmayacak. Fırsat eşitliği yok. Sonuçta alıcı küçük çiftçiyi değil, tonlarca üretim yapabilen büyük şirketlerin sağlayacağı avantajlı fiyatı olan ürünleri tercih edecektir. Çiftçi yüzde 100 olumsuz etkilenecek, ürünlerini pazarlamada büyük problemler yaşayacak.

ZENGİN DAHA ZENGİN, YOKSUL DAHA YOKSUL OLACAK


-Bu bölgelerin amacı şirket politikaları ve çıkarlarına yönelik. Tarımda ekilecek ürünleri, fiyat ve arz politikalarını şirketler planlıyor, devletin bir üretim planlaması yok.

-Örneğin, bu yıl patates ekimi yapılamayacak, ekenlerin ürünü tarlada kalacak. Çünkü şirketler pandemi nedeniyle 2020 yılında fazlasıyla patates stokladılar. Şimdi şirketler ihracatı kapattılar, 2021 yılı için patates alım sözleşmesi yapmıyorlar. Çünkü depolarında geçen yılın patatesleri var, bu yıl onları satacaklar. Bu örnekler çoğalacak.

-Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri nedeniyle büyük şirketler gücüne güç katacak, küçük üretici ezilecek. Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul olacak. Çiftçi çaresizliğe düştükçe evini, tarlasını ipotek ettirmek zorunda kalacak, hatta birçoğu iflas edecek.

-Halbuki, tarım piyasasının dinamiğini tutan, pazara sürekli mal vererek fiyat dengesini sağlayan küçük çiftçidir. Bu bölgeleri kurarken küçük üreticiyi unutmamak gerekirdi.