Sağlık Bakanlığı corona virüsü salgını ile ilgili tüm hekimlerin ve sağlık personelinin göreve hazır olmasını istedi. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, bu amaçla acil olmayan tüm ameliyatların ertelenmesini, acil durumu olmayan tüm hastaların aile hekimliklerine yönlendirilmesini ve yoğun bakım ünitelerinin olabildiğince boşaltılmasını istediği geçici tedbirlerin sıralandığı genelgeyi hastanelere gönderdi.

Peki hastanelerdeki yoğun bakım üniteleri ile ilgili son durum ne? Yatak sayısı yeterli mi? Bu süreçte yoğun bakımların ve acillerin nasıl organize olmaları gerekiyor? Türkiye'deki yoğun bakım üniteleriyle ilgili bilgiler veren Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Cinel, corona virüsü sürecine ilişkin önemli mesajlar verdi. Türkiye'deki hastanelerde 42 bini aşkın yoğun bakım yatağı olduğunu belirten Prof. Dr. Cinel, yenidoğan yoğun bakım ve pediatri yoğun bakım yatakları hariç 25 bin civarında erişkin yoğun bakım yatağının mevcut olduğunu söyledi.

İşte Prof. Dr. Cinel'den sürecin hem sağlık personeli hem de vatandaşlar açısından doğru ilerlemesini sağlayacak öneriler...

Türk Yoğun Bakım Derneği Prof. Dr. İsmail Cinel


*Yaşadığımız bu dönem bir pandeminin yaşandığı dönemdir. Bu salgın dönemlerinde sağlık çalışanları gerçekten bir nefer pozisyonunda. Her yer tatil olabilir ancak hastaneler olamaz. Bizim de Türkiye'de çok ciddi bir sağlık takımımız, adeta sağlık ordumuz var.

*İkinci olarak bu sağlık ordusunun öncelikle kendilerini korumaları gerekiyor. Nasıl ki uçaklarda önce kendi maskenizi sonra çocuğunuzun maskesini takın deniyorsa burada da öyle bir durum var. Bunun için de sağlık personelinin kişisel koruyucu ekipmanları sağlanmalı ve bu yaygınlaştırılmalıdır.

*Üçüncü olarak bu bir salgın olduğu için 'ayrılmış yoğun bakım ünitelerinin' varlığı çok önemli. Böylece bu yoğun bakımlarına sadece Corona virüsü ile ilişkili hasta grubunu alıyorsunuz. Bu durumda sağlık çalışanları da duruma ve hastaya daha iyi odaklanmış oluyor. Gruplandırma çok önemli ki bu sadece tıbben değil organizasyonel olarak da üstesinden gelinmesi gereken bir durum.

*COVID-19 nedeniyle hastalar sonuçta sepsis ve septik şok nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu anlamda vücudumuzun doğallığının korunması ve bağışıklık sistemimizin güçlendirilmesi çok önemli. El yıkamak çok önemli diyoruz yani sepsisten korunmak aslında bizim ellerimizde. Ayrıca el hijyenini sağlarken cildin bütünlüğünü korumak da çok önemli. Derimizde olaşabilecek bir çatlağa bile izin vermemiz lazım.



*Diğer önemli bir nokta da psikolojik faktörlerin yani moralin yüksek olması sağlık çalışanları için çok önemli. Tabi ki herkes için olduğu gibi özellikle bu dönemde sağlık çalışanlarında da psikolojik bütünlüğün korunması, depresyon ve tükenmişlik hissinin yaşanmaması gerekiyor. Çünkü ancak o zaman bağışıklık sistemimiz güçlü olur. Bunun için de halkımızın sağlık çalışanlarına yardımcı olması şart. Hasta yükünün azaltılması bu dönemde çok önem arz ediyor. Buradan yola çıkarak hayati önem arz etmeyen sağlık problemleri için hastanelere başvurular ertelenebilir ve bununla birlikte elektif olan müdahaleler ertelenebilir. Örneğin bazı hasta durumlarında bir katarakt ya da kalp ameliyatları dahi ertelenebiliyor. Üstelik böylece durumu acil olmayan hastalar kalabalık ortamlara da girmemiş olacak ve sağlık personeline gereksiz iş yükü artışı engellenmiş olacaktır.

*Tabi ki bu dönemde 'yoğun bakımların akılcı kullanımı' çok önemli. Biz Türk Yoğun Bakım Derneği olarak Akılcı Yoğun Bakım Kullanımı Sempozyumları'nda bunu anlatıyoruz ki tam da bu stratejileri uygulamamız gereken bir döneme girmiş bulunmaktayız. Böyle olduğunda yoğun bakım yataklarımız yeterli olacaktır.

*Hastane acilleriyle ilişkili olarak ihtiyacımız olan organizasyonel yaklaşım ise şu olmalı: Acillere yeni bir triyaj alanı oluşturulursa olası bir COVİD-19 hastasını diğerlerinden ayırabiliriz. Böylece o hastayı kalabalığın içine sokmamış oluruz. Şimdiden bazı hastanelerde 'enfeksiyon acil alanı' oluşturuldu. Bu uygulamada hasta diğer hastalardan tamamen ayrı bir yolla müdahale edilecek kısımlara götürülebiliyor. Hastanın ateşi, kuru öksürüğü, solunum sıkıntısı ve bir de öykü söz konusu ise Corona virüsü ile ilişkili soru işareti var demektir. Bu hastaların hastane içinde farklı koridorlardan geçirilerek radyolojiye, servise ve test yapılan alanlara götürülmesi gerekiyor. Test sonucu gelene kadar gruplar halinde korunmaları gerekiyor. Örneğin bu hastalar için tomografiden yararlanabiliyoruz. Öyle olunca da tomografi alanları dahi bu hastalar için ayrı olabilir. Çünkü vaka sayımız artabilir. Yoğun bakım yataklarının akılcı kullanımı sayesinde yüzde 30'a yakın yatak avantajı elde edebiliriz.

*Acillerde gerekli olacak tıbbi cihazlarımız yeterli. Gerekli organizasyonel değişikliklerle bu cihazların bir odada olması gerekiyor. Biz Türk Yoğun Bakım Derneği olarak yıllardır sepsis ve septik şok tedavisi anlatıyoruz, hemşirelerimizi eğitiyoruz. Böyle bir salgın karşısında da en uygun yöntemlerle bunları uygulayacağız.

*Ayrıca personel sayımız da yeterli durumda. Vatandaşın bu anlamda panik yapmaması gerekiyor. Bütün sorunlar organize olunarak çözülebilir. İtalya örneği bizim gardımızı almamıza ve gerekli önlemleri almamıza vesile oldu.

*'Bu Corona günlerinde' iyi moralin bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir nokta olduğunu ve gerçekten hep birlikte başarılı olacağımızı söylemek istiyorum. Halkımıza vurgu yapmak istediğim bir nokta var: Sağlık çalışanlarına ve özellikle de hekimlerimize güvenin ve onları çok sevin. 'Corona günleri'nde daha çok sevgi ve birliktelik diliyorum hepimize. Ayrıca iyi uyku, doğru beslenme, vitaminden zengin besinler almak ve stresten uzak durmak çok önemli olduğu için vatandaşlarımızın panik halinde olmadan sağlık çalışanlarının işlerini kolaylaştıracak şekilde davranmalarını diliyorum.