2011 yılı...

Kitabın adı:

“AKP Neden Kazanır? CHP Neden Kaybeder?”

Reklamcı  ve siyaset kampanyacısı yazar Ateş İlyas Başsoy, dokuz yıl önce AKP’nin neden hep kazandığını anlatmıştı ve kitabındaki şu ayrıntı önemliydi: Kitabın yayımlandığı yıl, 2011’de, CHP’nin adayı Mustafa Akaydın’ın kazanmasındaki en önemli isim olan Başsoy ve kampanyası herkesin dikkatini çekmişti. Hatta... Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan dahi “Çok ama çok anormal bir durum” demişti Antalya’yı açık farkla kaybetmelerine!

2019 yılı...

CHP’nin 31 Mart yerel seçimlerinin kampanyasını da Ateş İlyas Başsoy yönetti. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya vs... Herkes gördü! Halka dokunan kazanıyor...

İki kitap... Birisi temmuzda basıldı: Seveceksen Radikal Sev... Diğeri Kasım ayında: Hepimiz Aynı Belediye Otobüsündeyiz...

Gırgır, Avni, Hıbır, Pişmiş Kelle dergilerinde yazıları ve öyküleri yayımlanan... Çeşitli ajanslarda reklam yazarlığı ve yaratıcı yönetmenlik yapan Başsoy’un tespitlerine bakalım...


AKP’yi yenebilmenin tek yolu: DOKUNMAK


Diyalojik İletişim... Kavramın sahibi Rus filozof Mihail Bahtin... Sade bir anlatımla... Konuşmacıyla dinleyicinin dili arasındaki etkileşim! Yani... Diyalog... İki kişi arasındaki ilişki... Ateş İlyas Başsoy da CHP’ye yaptığı sunumlarda Rus Bahtin’in “Sözcükler kiralıktır” sözünü kullandığını anlatıyor...

Tespit 1: CHP, yaptığı muhalefet tarzının en çok iktidara yaradığını yıllarca göremedi. (Seveceksen Radikal Sev... Sayfa 57)

Tespit 2: AKP’yi yenmenin tek yolu var: Diyalojik İletişim’i mümkün olduğunca yaymak. 31 Mart seçimleri, işte bu makas değişiminin sonucu. Bizim yeni liderlere, farklı balkonlarda nutuklar atacak yeni Tanrılara ihtiyacımız yok. Bizim hindi gibi kabarmadan, insan gibi konuşacak arkadaşlara ihtiyacımız var. (Seveceksen Radikal Sev... Sayfa 57)

Sonuç: Hatırlayın... Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Zeydan Karalar, Vahap Seçer, Muhittin Böcek ve Tunç Soyer... CHP’nin adayları hep sokaktaydı, pazardaydı, camideydi, marketteydi... Dokundular... İletişim kurdular! “Konuşmacıyla (aday) dinleyicinin (halk) dili arasındaki etkileşim!” somutlaştı... AKP bu yüzden kaybetti...

55 saniyede kazanılan seçim!


2002’den bu yana televizyonlarda AKP’nin ‘insanları derinden etkileyen reklamları’nı izledik! Hakkını verelim! Halka dokunan, milyonları birleştiren reklamlar... 17 yıl sonra bu durum değişti...

Bir belediye otobüsü ve soru şu:

Pardon! Geçen seçim hangi partiye oy verdiniz? (Kucağında bebeğiyle yanıt veren) Aysel Hanım A partisine oy verdi geçen seçim... (Ayakta bekleyen yolcu) Ümit Bey B partisine... (Cam kenarında oturan kadın) Nimet Hanım C partisine verdi oyunu... Sözün özü... Hangi siyasi görüşten olursak olalım... Hepimiz aynı belediye otobüsündeyiz... (Gülen bir kız çocuğu) Dertlere derman beş yıllık bir yolculuk için sizi de bekleriz...



“... 2019’un soğuk bir kış gecesinde Türk televizyonlarında bir reklam yayınlandı. Film ilk anından itibaren herkese AKP’nin reklamı gibi geldi, milyonlarca AKP’li reklamın sonunda ampul logosunu görmeye hazırlanıyordu. Aynı şekilde milyonlarca CHP’li de ‘yeni bir AKP reklamı’ diye izlemeye başladı. Ama reklam CHP logosuyla bitti... Hayatım boyunca yaptığım hiçbir reklam böyle bir kırılma etkisi yaratmadı. Bu reklam yayınlandığı gece AKP’nin beyin takımı ‘Bu seçim, eski seçimlere benzemeyecek’ diye düşünmeye başladı. ‘Hepimiz aynı belediye otobüsündeyiz’ yirmi yıldır söylediğim her şeyin özeti gibiydi. Bu kitapta yüz sayfada anlatmaya çalıştığım düşünceyi, filmin anlatması için 55 saniye yetmişti.” (Hepimiz Aynı Belediye Otobüsündeyiz/Sayfa 65)

Bu reklam neden bu kadar etkili oldu?

Yanıtını Başsoy şöyle veriyor: “... Ne yaparsa yapsınlar, bizi ne kadar düşmanlaştırmaya çalışırlarsa çalışsınlar, sırça köşklerinde ne planlarsa planlasınlar... Biz bu ülkenin emekçileriyiz... Bu ülkenin çocuklarıyız. AKP’lisi, CHP’lisi, HDP’lisi, MHP’lisi, hepsi sabahları aynı belediye otobüsüne doluşup, okuluna, işine gider. İşçiler, emekçiler bir olduklarının farkına varırsa, her şey değişir. Belediye otobüsünde omuz omuzaysak, sokakta niye kavga ediyoruz?” (Hepimiz Aynı Belediye Otobüsündeyiz/Sayfa 66)

SONUÇ: İki kitabı da arka arkaya okuyun ve ‘Hepimiz Aynı Belediye Otobüsündeyiz’in 404 ve 405’inci sayfalarında ‘Gerçek siyaset’ ile yüzleşin!