CHP’Lİ MUHARREM ERKEK’TEN FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI İÇİN TARİHİ ÇIKIŞ VE ÖNERİ:

Geçen hafta, Fenerbahçe ve 20 yıl kulübü yönetmiş başkanı Aziz Yıldırım’la ilgili yeniden yargılama davasını takip ederken CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’le sohbet ettik. Erkek “Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Askeri Casusluk, Şike kumpasları ele geçirilen yargı aracılığıyla tarihe mal olmuş en önemli ihanet süreçleridir. Gereği yapılmalıdır” dedi. 

Peki gereği nasıl yapılacak?

Erkek’in yanıtı önemli: “MİT TIR’ları Davası’nın hakim ve savcıları hükümeti devirmeyi teşebbüsten, devlet sırlarını açığa çıkarmaktan ve başka suçlardan yargılanıyorlar. Oysa kumpas davalarının hakim ve savcıları sadece FETÖ üyeliğinden yargılanıyor. Neden? İnsanları suçsuz yere cezaevlerinde yatırdılar. Hürriyeti tahdit suçu işlediler. Sahte delilleri kabul ettiler. Duruşmalarda hukuka aykırı tavırlar sergilediler. Ve bu kumpasları tek başlarına yapmadılar. Bizatihi, bu yargılamaların, kumpasların yargılanması lazım!”

Muharrem Erkek

Adliye  dışında kimlerle görüştü?


CHP’li Muharrem Erkek’e göre kritik eşik 2010. Nasıl mı? Dinleyelim: “İktidar, 2010 Anayasa değişikliği ve referandumla, yine bu yapıyla birlikte amaçlarına ulaşabilmek için Anayasa’yı araç olarak kullandı. Elbirliğiyle yargı büyük oranda ele geçirildi. Özel Yetkili Mahkemeler, FETÖ’cü hakim ve savcılarla dolduruldu. Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Askeri Casusluk, Şike adlarıyla anılan kumpas davaları FETÖ’nün en önemli kadrolarıyla birlikte yürütüldü. Gizli tanık uygulamaları, isimsiz, imzasız ihbarlar, dışarıda üretilen sahte deliller bu kumpas davalarına dayanak yapıldı. Ülkenin demokrasiye bağlı, yurtsever, Atatürkçü subayları ve aydınları cezaevlerine kondu; cezaevlerinde ölenler, yaşamlarına son verenler, aileleriyle birlikte giderilmesi imkansız mağduriyetlere sürüklenen binlerce insan...”

TEK TEK ÖZÜR DİLEYİN

Erkek’e göre bu davalar bitmedi: “Bu davalarda yargılanan insanlar, yaşamlarını yitirenlerin aileleri, hepsinden tek tek özür dilenmesi, itibarlarının iade edilmesi, bu dosyalarda görev yapan FETÖ’cü polis, hakim ve savcıların, adliye dışında kimlerle hareket ettiğinin tamamıyla ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bu davaların aydınlanması ve FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması için bahsettiğimiz atamaları yapan, davaları destekleyen hükümetin hukuki, siyasi ve vicdani olarak hesap vermesi gerekmektedir. Suçsuz bir insanın bırakın cezaevlerinde yıllarca kalmasını, sanık olarak yargılanması bile başlı başına ağır bir cezadır.”

Atatürkçüler tasfiye olmasaydı...


Peki iktidar “Fetullahçı Glaido” ile mücadele ediyor mu?

CHP’li Erkek şu tespitleri yaptı:

“İktidar FETÖ ile mücadele ettiğini söylüyor. Suçun şahsiliği esastır. Ama Bank Asya’nın önünden geçenler tutuklanırken, kimler büyükelçi, hatta bakan yapıldı görüyoruz. Dayısı olanlar, FETÖ borsasında gücü bulunanlar bir yanda, FETÖ ve darbeyle hiçbir iltisakı olmayan KHK’lı akademisyenler, askeri öğrenciler, garibanlar bir yanda. Neden? Muhalefetin ısrarlı taleplerine rağmen MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı yani 15 Temmuz gecesinin iki kilit ismi komisyona getirilmedi, konuşturulmadı. Peki, neden kaçırıldılar? Bakın, FETÖ ile birlikte TSK’dan tasfiye ettikleri demokrasiye bağlı, yurtsever, Atatürkçü subaylar ordu içerisinde kalsaydı 15 Temmuz Darbe girişimi olmazdı! Bu kadar net...”

2004’E DİKKAT EDİN

Muharrem Erkek, “Erdoğan sıklıkla ne diyor: “’Örgütün kendini pervasızca ilk belli ettiği yer 17-25 yargı-emniyet darbesidir.’ Peki, bu doğru mu? 2004 yılına gidelim” dedi ve ekledi: “O yıl yapılan MGK toplantısında Gülen Cemaati’nin gerçek yüzünü ve amacını MİT ve Genelkurmay tüm çıplaklığıyla Hükümet’in önüne koydu. Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın talimatıyla bu karar sümenaltı edildi. Karar, Gülen Cemaati’nin devleti ele geçirmek amacıyla kadrolaştığını, cemaatin bu çalışmalarının yurtiçinde ve yurtdışında engellenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını öngörüyordu. 2004 yılında yani 17/25 Aralık 2013’ten çok önce cemaatin gerçek yüzü Erdoğan iktidarına gösterilmişti. Ancak aynı menzile doğru birlikte yürüdükleri için gerekli tedbirleri bilinçli olarak almadılar.