Biz insanlar, bazı temel hak ve özgürlüklere sahibiz.

Yaşama hakkı bunların başında gelir.

Özgürlük ve güvenlik hakkımız var ayrıca.

Adil yargılama, örgütlenme, protesto gibi haklarımız da vardır.

(Diğer evrensel haklarımızı Türkiye’nin de imza attığı Anayasamızın üzerinde görülen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde bulabilirsiniz).

Bugün bütün bu haklar kadar önemli gördüğüm başka bir temel haktan söz edeceğim: BÜTÇE HAKKI

★★★

Devlet için kuralları, askeri, polisi, bürokrasisi, ne kadar olmazsa olmaz ise millet için “bütçe hakkı” da o kadar olmazsa olmazdır.

Peki nedir bütçe hakkı?

En basit ifadesiyle kamunun (devletin) gelir ve giderlerinin halkın seçtiği parlamentolar tarafından belirlenme ve denetlenmesi hakkıdır.

Devletin nasıl vergi toplama, ceza kesme hakkı varsa, milletin de devletin topladığı paraların nereye ne kadar harcandığını bilme hakkı vardır.

Bu evrensel ilkeyi hukukçular “temsilsiz vergi yoktur” diye özetliyor.

Devletin gelir ve giderleri konusunda yetkinin kime ait olduğu 1215 tarihli Magna Carta’dan beri tartışılmış ve kesin karara bağlanmış bir konudur.

İngilizler 1689 tarihli Haklar Bildirgesi’nde, Amerikalılar Birleşik Devletler’i, Fransızlar Cumhuriyeti kurarken ilk bu ilkeyi kabul etmişler.

Bütçe hakkı bizde de aynı şekilde işlemektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde her yıl yapılan bütçe görüşmeleri, bütçe hakkımızın bir sonucudur.

Bütçe hakkı sayesinde biz insanlar, (TBMM üzerinden) devletimizin yaptığı/yapacağı bütün harcamaları, toplanan vergilerle diğer gelirleri öğrenme ve bunlar hakkında bilgilenme fırsatı yakalarız. (Gelişmiş demokrasilerde bilgilenmeyle yetinilmez, halk parlamentolar aracılığıyla bütçe üzerinde söz sahibi de olabilir ama biz ne yazık ki henüz o aşamaya gelemedik).

★★★

Bütün bunları, Türkiye Varlık Fonu ile ilgili bir tartışma nedeniyle yazdım.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de gündeme getirmişti.

6741 sayılı, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi AŞ.’nin kuruluşuna ilişkin kanunun “denetim” maddesinde açık bir şekilde TVF ve TVF bünyesinde kurulacak fonlar ile şirketlerin bir önceki yıla ait mali tablolarının ve raporların her yıl Ekim ayında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda değerlendirileceği yazıyor. Bu kanun gereği TVF’nin 2019 yılına ait mali tablo ve denetimlere ilişkin raporların Ekim 2020’de TBMM’ye sunması gerekiyormuş.

Ancak Aralık ayının ortasına geldik ortada hâlâ sunulmuş bir rapor yokmuş.

Biz Ankara gazetecileri, “son tarih” kavramının hele hele söz konusu olan Bütçe ise ne kadar önemli olduğunu biliriz.

Madem bu fon ülkenin bütün kıymetli kamu varlıklarını çatısı altına topladı ve o varlıklarla ilgili tasarruflarda bulunuyor. Madem bu fon bu ülkenin kanunlarına göre kurulmuş. O zaman millete o tasarruflar ve mali sonuçları hakkında bilgi vermek zorunda değil midir?

2018 tablo ve raporlarına baktım. Onlar da 6-7 ay gecikmeli sunulmuş.

★★★

“Onu yaptık, şunu yaptık” diye övünen yöneticilere “babanın parasıyla mı yaptın” diye sorabilmek, hiçbir şey yapmayan yöneticilere “vergilerimiz nereye gitti” diyebilmek bütçe hakkımızın bize verdiği bir haktır.

Bu hakkın kullanılamadığı bir yerde demokrasiden söz etmek mümkün değildir.

“Derebeylik” ile “demokrasi” arasındaki fark tam da budur.

Derebeyler vergi toplar, hesap vermez. Demokratik ülkelerin seçilmiş yöneticileri ise vergi verenlere (temsilcileri aracılığıyla) hesap verir.

TVF bu demokratik bir sistemin bir parçasıysa, ki parçasıdır, TBMM’ye ve temsil ettiği millete saygısını göstermeli, zamanında hesap vermelidir.

Bu kadar net, bu kadar basit!