Okurum Fehmi Ovalı yazıyor:

“Sayın Emin Bey, dünya liderimizin hediyeleri hayırlı olsun. Maskelerin ortasında Cumhurbaşkanlığı amblemi var mı?

Tıp Doktoruyum, 86 yaşındayım, KOAH hastasıyım. Karımla birlikte İzmir’e 50 kilometre uzaklıkta bir sayfiyede yaşıyoruz.

Bugüne kadar maske edinemedik. İki yasaklı komşu var, onlar da edinemedi.  Oysa önce biz 65 yaş tutuklularına gönderecekti.

Dünyanın dört bir tarafına gönderdi, bize yok.

Dışarı çıkamasak da eksik olmasın yasaksızlar kapıya kadar geliyor. Ekmek, yiyecek, pazar alışverişimizi yapıyorlar. Hiç değilse teşekkür için, ya da para ödemeler için konuşmalar oluyor. Oğlumuz Manisa’da oturuyor o da bir defa üç gün için izin alabildi.

Maske gelmedi ama yardım etme mesajları geliyor! Maske işi böyle.

Psikolojimiz dersen küfür tavan yaptı! Cezaevlerinde havalandırma var, avluda yürüme var. Bize evden burun çıkarmak bile yok. Jandarma kol geziyor. Derdini anlatmana imkan yok.

KOAH’ı biliyor musunuz bilmem. Tansiyon zaten ilaçla ayarlanmaya başlandı.

Dediğim gibi fitili çekilmiş bomba gibiyiz.

Evde tartışmayı hiç göze alamıyorum. Yazdıklarım şaka değil, yalan hiç değil.

Karı koca hareketsiz olduğumuz için kan sulandırıcı kullanmaya başladık.  Üstelik karımın koroner damarlarında üç stent var. Karımda böbrekte, bende ise bağırsakta kanama yaptı.

Benim Bilim Kurulu’na erişmem mümkün değil. Yönetim dersen bir maske gönderemedi. Bu şartlar altında yaşamaya çalışıyoruz...”

★★★

İzmir Karşıyaka’dan okurum Nedim Arin yazıyor:

“74 yaşındayım ve bu yasaklar nedeniyle birçok ihtiyacımı yakınlarım karşılıyor.

11 Nisan sabahı nereden gazete istemem gerektiğini sormak için İzmir - Karşıyaka Kaymakamlığı’nı aradım. İki ayrı telefonu da cevap vermiyor.

Acil bir durum olsa Kaymakamlık tatilde!..

Karşıyaka Belediyesi’ni aradım ‘Bakanlık belediyelerin gazete dağıtmasını yasakladı’ dediler.

Eve su servisi yapan firmayı aradım, biz dağıtmıyoruz dediler...

En son 155’i aradım, çıkan memur ‘Bugün sokağa çıkma yasağı var, gazeteler dağıtılmayacak. Bir gün de gazete okumayın, televizyon seyredin, oturun evinizde’ dedi.

Bir de polisten fırça yedim.

Kimseye gelip tarlamı sürün, tavuklarıma bakın, doğum günü pastası getirin demiyorum. Bir tek gazetemi istedim.

Hafta sonları  hiç değilse bakkallar ve gazete bayileri açık olsun. Bir ay oldu hafta sonları gazete okuyamıyorum...”

★★★

Namık Kemal Ocak yazıyor:

“Sayın Çölaşan sen kolonyanı almışsın ama biz 70 yaşı geçtik, halen bekliyoruz.

Sana iyi torpil yapmışlar! Saygılar.”

★★★

Arif Ceylan anlatıyor:

“Bu 65 yaş yasağı nedeniyle evde artık bunaldık. Biz karı koca iki SGK emeklisiyiz.

Elimize ayda toplam 7 bin lira dolaylarında emekli maaşı geçiyor ve bu paranın her kuruşunu düşünerek ve dikkatli harcamak zorundayız.

İyi ki kiramız yok. 

Şimdi biraz hava almak için dışarı çıksak, bunun bedeli 3.100 lira ceza ödemek.

Bizim bunlara verecek bir kuruşumuz bile yok.

Bütçe açıklarını vatandaşa kesilen cezalarla kapatmaya çalışıyorlar.

Bütün dünyaya maske hediye ediyorlar, biz Türk vatandaşlarına gelince hiçbir şey yok.

Kendileri krallar gibi yaşıyorlar, hiç değilse bizim sağlığımızı biraz düşünseler.

Bunları lütfen bir daha yazın.”

★★★

Evet sevgili okurlarım, sokağa çıkma yasağında piyangonun büyük ikramiyesi 65 yaş üzerinde olan kesime vurdu.

Bir ay geçti, onlar halen evlerinde tutuklu olarak yaşam savaşı veriyorlar.

Burada ve her ortamda yazdık söyledik...

Kardeşim bu insanlara haftada birkaç saat bile olsa sokağa çıkma özgürlüğü verin.

Yürüsünler...

Adım atsınlar...

Güneş yüzü görsünler...

O insanlar sıkıntıda.

Hareketsizlik nedeniyle sağlık sorunları başladı.

Evde hapis kalmak nedeniyle psikolojileri bozuldu.

Herhalde adam yerine konulmadıkları için maskeleri bile verilmedi.

Ülkeyi yöneten aymazlardan tık yok.

Bu yaşlı kesim 20 yaş altı grupla benzeşmez. Gençler de farklı sıkıntılar yaşıyorlar ama sokağa zaten istedikleri gibi çıkıp dolanıyorlar.

65 yaş üzeri ise çoğu devlet terbiyesi almış, oturaklı ve deneyimli insanlar. Onlar o kadar yürekli davranamıyor.

Bir çözüm bulun. Onları ezdirmeyin, hasta etmeyin.