18 yıllık AKP döneminde Sayın Erdoğan sayesinde dilimize yeni bir kelime yerleşti, “KÜLLİYE”. İlk kez Atatürk Orman Çiftliği içerisine yapılan, 1150 odalı Cumhurbaşkanlığı konutu için kullanılmıştı bu sözcük. “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi”.

Konut,  çok geniş bir alana yayılmış, içerisinde bir cami ve müştemilatlardan oluşuyordu. Hatta daha sonra halk arasında da  Ak Saray olarak anılmaya başlanmıştı. Tabii ondan sonra, bu ve buna benzer yapılara külliye demek moda haline geldi.

Google amcaya sordum, bu kelime neyin nesi, nereden dilimize girmiş diye?

Külliye kelimesi Arapça’dan dilimize girmiş olup, anlamı ise bir caminin çevresinde camiyle birlikte yapılmış medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane gibi yapıların tümü olarak yazılmış. Yani anlamına bakacak olursak pek de doğru kullanılmıyor. Ama sanırım kelimenin bu kadar dillere pelesenk olmasının nedeni, anlamından ziyade sarayın kaçak bir yapılaşma olması.

Ankara Mimarlar Odası, Danıştay’a başvuruyor ve Danıştay’ın “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi” için hukuksuzluğunu teyit eden kararını gösteriyor. Hani kaçak saray acilen tahliye edilmelidir denilen. Peki sonuç? Külliye ile birlikte artık ülkedeki yasaların, güçlülerin lehine olacak şekilde uygulanmasına başlanılıyor.

Geçenlerde basında bir haber, “millet can, Diyanet külliye derdinde” !!!!! Tabii, nedir bu diye merak başlıyor ve şok!!

Diyanet, 2012’de Bodrum’da, İslam Kültür ve Medeniyeti Merkezi kurmak için çalışma başlatmış ama CHP’nin eskimeyen Milletvekili Sayın UMUT ORAN,  2016’da Bodrumlular’ın itirazı ve hukuki süreç nedeniyle hafriyat çalışmaları durdurulduğunu belirtip, inşaatın yeniden başlamasına tepki gösterdi. “Diyanet’in mahkeme kararını beklemeden böyle bir inşaata girişmesi doğru değil” diyerek inşaatın acil olarak durdurulmasını istedi. Peki durdu mu?

Muğla Milletvekili, meclis kürsüsünden Elazığ Harput’ta Diyanet tarafından yapılan “külliye”yi dile getirdi. Durdu mu?

Edirne’nin Keşan ilçesi Sazlıdere mevkiinde, BOTAŞ tarafından yapılması planlanan “Saroz FSRU Gemi iskelesi“ projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın olumlu ÇED raporu vermesinden sonra başlayan hafriyat ve inşaat çalışmaları için açılan davalar ve bilirkişi raporları sonuçlanmamasına hem de DİRİ GANOS fay hattı üzerinde olmasına rağmen, inşaat durdu mu?

Acı olan, bu ve buna benzer imara aykırı yapılanmalar için maden şirketlerine verilen, on binlerce ağacın kesildiği ve HES’ler için verilen onca durdurma kararlarına rağmen herhangi biri durdurulmadı.

Değerli Okurlar; Türkiye, demokratik bir hukuk devleti ise neden yargının verdiği kararlara uyulmuyor?  Kamuda yargı kararlarına uyulmamasının karşılığı görevden alınmadır. Örnek mi? Yargı kararını uygulamadığı gerekçesi ile geçmişte, İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu görevden alınmıştı diyeceğim ama kardeşim, sen neden söz ediyorsun, o günler geride kaldı, diyeceksiniz. Şimdi ülke, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile yönetiliyor. Anayasa Mahkemesi kararları bile yerel mahkemeler tarafından tanınmıyor! Yapmayın, etmeyin bu hukuk yarın hepimize lazım olacak!

Yüzyılın salgınının daha da arttırdığı derin ekonomik kriz sırasında, bu ve buna benzer hukuksuzluklarında üstüne eklendiği şu dönemdeki yaşananlara bakar mısınız?

Yurttaşın, ekonomide ki yangın nedeniyle kavrulduğu şu dönemde Diyanet Külliyesi de neyin nesi!. Zamanı mı? İnsanlar, market artıklarını toplarken, binlerce ticarethane kapanmış, günlük 39 liranın layık görüldüğü bir dönemde açlık intiharları yaşanırken, külliye nedir! Allah’tan korkun! Komşusu açken, tok yatan bizden değildir diyen bir peygamberin ümmeti değil miydik biz?

Sayın Erdoğan, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı nedeniyle acı reçete içeceğiz derken siz, Diyanet bunun dışında kaldığı için mi Bodrum Külliyesi’ni yargıya rağmen yapmaya devam ediyorsunuz? Anlaşılan, acı reçete sadece halk içinmiş.

Sayın AKP Genel Başkanı, sizler yıllarca yaşam ve inançlarınız doğrultusunda hep garip gureba dediniz. Onların içinden geldiğiniz için yoksulluğun ne demek olduğunu çok iyi bilirsiniz. O yüzden de gelin ilk olarak ülkedeki hukuksuzluğu düzeltelim, sonra da sizlerden başlayarak, bu israflara dur diyelim. Yüce dinimizde, israf, haramdır denmiyor mu? Sizin, halka tasarruf konusunda örnek olmanız gerekmez mi?

Dünyanın bile hayranlıkla baktığı turizm merkezinin ortasında Diyanet’in külliyesinin işi ne? Ülkede her şeyimiz tamdı da Bodrum’a yapılacak külliyemiz mi eksikti?!

SON SÖZ: ŞU DÜNYADA DOĞRUYU SÖYLEMEK KADAR ZOR; BOŞ KONUŞMAK KADAR KOLAY ŞEY YOKTUR. DOSTOYEVSKİ